Nüfusumuzun özellikleri nelerdir?

Nüfus insan

Nüfusumuzun özellikleri nelerdir?

Bir devletin en önemli görevleri; vatandaşlarının huzur ve güvenliğini sağlamak, ülkeyi ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan kalkındırmaktır. Bunun için devlet, sahip olduğu güç kaynaklarını bilmek zorundadır. Doğru ve planlı kullanıldığı takdirde nüfus, bu güç kaynaklarından birisidir.

Nüfus, nitelikli insan gücü ve kullanılan teknolojinin yeterli olması durumunda üretimi artırır. İyi eğitilmiş bir nüfus kalkınmaya en büyük desteği sağlar. Bu nedenle devletimiz sahip olduğu nüfusu ve bu nüfusun özelliklerini bilmek ve buna göre planlama yapmak zorundadır.

Ülkesindeki nüfus artış oranlarından ve nüfusun dağılışından habersiz olan bir devlet önemli bir güç kaynağını kullanmamış olur. Bu durum, ülkeyi ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarla karşı karşıya getirir. Örneğin işsizlik sorununun bir sebebi de nüfusu doğru ve planlı bir biçimde kullanamamaktır.

Nüfus Artış Oranı nedir?

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yaşanan savaşlar nüfusun artmasına engel olmuştur. Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve nihayet Kurtuluş Savaşı’nda çok sayıda nüfus kaybı yaşanmıştır. 1927 yılında erkek nüfusun kadın nüfusundan az olması bu durumu göstermektedir. Savaş yıllarında kaybettiğimiz nüfusun özellikle yetişkin erkek nüfus olması ülkenin ekonomik açıdan da zayıflamasına neden olmuştur.

TÜİK’in yapmış olduğu araştırmaya göre 2050 yılında, nüfusumuzun 93 476 000, 2075 yılında ise 89 172 000 olması öngörülmüştür. Her ne kadar 2075 yılında nüfusumuzun gerilemesi tahmin edilse de uzun yıllar boyunca artacağı görülmektedir. Ülkemizde nüfusun artış göstermesinin temel sebebi doğum oranlarının ölüm oranlarından yüksek olmasıdır. Bunun en önemli sebebi ise sağlık hizmetlerinin ve ekonomik refah seviyesinin artmasıdır.

Nüfustaki artışın planlı olması için çeşitli dönemlerde hükûmetlerce aile planlaması yapılmıştır. Bu planlamalarla çok çocuk sahibi olmanın önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bu durum nüfus artış hızında azalmaya neden olmuştur.

İstatistik; geçmişi anlamanın, bugünü yönetmenin ve geleceği planlamanın anahtarıdır.

I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk milleti birçok açıdan büyük kayıplar verdi. Bu kayıplara rağmen bu millet dili, dini, vatanı vb. kutsal değerler uğruna büyük bir savaş verdi. Vatanseverlik ve vatanseverlik sadece olağanüstü durumlarla ilişkili değildir. Nitelikli, eğitimli, dürüst, görevlerini ve sorumluluklarını eksiksiz yerine getiren vatandaşlar da iyi bir vatanseverdir.

Devletimiz Anayasa’nın ve yasaların kendisine yüklemiş olduğu görev ve sorumluluklar çerçevesinde eğitime büyük önem verdi. Devletin hedefi nitelikli ve etkin vatandaş yetiştirmektir ancak sadece okuryazar vatandaş yetiştirmek yeterli olmayacaktır.

Okuryazarlık Oranı nedir?

Ülkemizde yapılan nüfus sayımlarında sadece nüfusumuzun ne kadar olduğunun tespiti yapılmamaktadır. Nüfusu sayarken kişilerin okuryazar olup olmadıkları da tespit edilmektedir. Çünkü eğitim; sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan gelişmenin ön şartlarından biridir. Günümüzde artık bir ülkenin nüfusunun sayıca fazla olmasının çok önemli olmadığı kabul edilmektedir. Nitelik olarak büyük, yani insanlarının yaşam standartları, sağlıkları, eğitimleri, gelir düzeyleri, hayat kaliteleri yüksek olan bir nüfus Türkiye için kuşkusuz daha önemlidir. Ülkemizde cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren okullaşma oranı artmıştır. Temel eğitim yasayla zorunlu yapılmış, öğretmen ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmıştır. Örgün eğitimin yanı sıra yaygın eğitime ağırlık verilmiştir. Sonuç olarak okuryazarlık oranı yükselmiştir.

Kır-Kent Nüfusu

Nüfus sayımlarında nüfusumuzun nerelerde yaşadığı sorusuna da cevap aranmış, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren nüfusumuzun büyük çoğunluğunun kırsalda (köy ve beldelerde) yaşadığı ortaya çıkmıştır. Daha sonraki sayımlarda ise kent (il ve ilçe) nüfusunun artış gösterdiği görülmüştür.

Kent nüfusunun her geçen yıl artış göstermesinde ve kır nüfusunu geçmiş olmasında birçok sebep aranmalıdır. Sanayileşme ve ticaretin artması, tarımda makineleşme, toprakların miras yoluyla bölünmesi bu sebeplerden bazılarıdır. Sanayileşme ve ticaretin şehirlerde görülmesi nüfusun buralarda yoğunlaşmasını sağlamıştır. Bu yoğunluk tüm şehirler için aynı olmamıştır. Özellikle büyük şehirlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. Bu durum çeşitli sorunları da beraberinde getirmiştir. Hiç şüphesiz ki gecekondulaşma bunlardan sadece biridir. Son yıllarda köy nüfusu azalmaktadır. Tarım sektöründe çalışan nüfus sayısı azalmaktadır. Köyden kente doğru göç devam etmektedir. Kentlerin nüfus yoğunluğu artmaktadır. Özellikle büyük şehirlerde gecekondulaşma görülmektedir.

Kırsal kesimde mi yoksa kentte mi yaşamak istersiniz?

Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı nasıldır?

Nüfusun yaş gruplarına göre tespitinin yapılması, nüfus yapısı hakkında önemli bilgilere ulaşmamızı sağlar. Bu bilgiler nüfusun doğum, çocuk, genç ve yaşlılık oranları ile yaşam süresi oranlarıdır. Bu bilgiler sayesinde geleceğe dair eğitim ve sağlık planlaması yapmak, olası işsizliğe çözüm bulmak mümkün olacaktır. Nüfusun yaş gruplarına göre tespiti yapılırken 0-14 yaş arası çocuk, 15-64 yaş arası yetişkin (çalışan veya üretici), 65 yaş ve daha yukarısı ise yaşlı nüfus olarak belirlenmiştir.

15-64 yaş grubu oranı diğerlerine göre yüksektir. Bu oran ülkemiz nüfusunun genç ve dinamik bir nüfus olduğunu gösterir. 65 yaş üstü nüfus oranının yükselmesi yaşam süresinin arttığını gösterir. Ancak ileride yaşlı nüfusun ihtiyacı olan sağlık ve bakım hizmetleri iyi planlanmalıdır.

Çalışan Nüfus

Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini tespit etmenin yollarından biri de çalışan nüfusun hangi ekonomik faaliyetlerde yoğunlaştığını bilmekten geçer. Eğer çalışan nüfus sanayi ve hizmet sektörlerinde yoğunlaşmışsa o ülkenin gelişmiş olduğundan söz edilir. Çalışan nüfus tarım sektöründe yoğunlaşmışsa o ülkenin geri kalmış ya da az gelişmiş bir ülke olduğundan söz edilir.

Ülkemizdeki çalışan nüfusun yaklaşık yarısı hizmet sektöründe çalışırken tarım sektöründe çalışanlar üçüncü sırayı almıştır. Bu durum tarım sektörünün giderek gerilediğini, hizmet ve sanayi sektörünün arttığını göstermektedir. Ülkemizde çalışan nüfusun sektörlere göre dağılım oranları her ilde aynı değildir. Marmara Bölgesi’ndeki illerde sanayi ve hizmet sektörünün tarım sektörüne göre daha fazla olduğu görülmektedir. Bölgenin ithalat-ihracat, pazarlama ve yatırım açısından uygunluğu, turizm potansiyelinin olması, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kalitesi bu durumun nedenleri arasında gösterilebilir.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren tarım sektöründe çalışan nüfus fazladır. Günümüzde ise hizmet ve sanayi sektörü gittikçe artmakta, bu durum ülkemizin gelişmekte olan ülkelerden biri olduğunu göstermektedir. Çalışan nüfus tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinden herhangi birinde istihdam edilmektedir.

Tarım sektörü: Et üretimi, süt üretimi, tarla ürünleri üretimi, sebze ürünleri üretimi, çay üretimi, örtü altı üretimi, organik bitkisel üretim, organik hayvansal üretim, organik arıcılık, orman ürünleri üretimi, kümes hayvancılığı, arıcılık, ipek böcekçiliği, su ürünleri üretimi.

Sanayi sektörü: Madencilik ve taş ocakçılığı, imalat, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı, su temini, kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri, inşaat, toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı, ulaştırma ve depolama.

Hizmet sektörü: Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri, bilgi ve iletişim, finans ve sigorta faaliyetleri, gayrimenkul faaliyetleri, mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler, idari ve destek hizmet faaliyetleri, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri, kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor, diğer hizmet faaliyetleri.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir