Duygusal Özelliklerimiz Nelerdir?

Zaman içinde farklı duygular yaşarız. Bazen güler, bazen ağlar, bazen de bir olaydan dolayı korkarız. Yaşadığımız bu duygular çevremizdeki kişileri de etkiler.
Birinci sınıfa başlarken bazı öğrenciler oldukça mutsuzdur. Okula gitmekten, arkadaşlarıyla oynamaktan korkuyorlardır. Fakat zaman içinde bu fikirleri değişir. Okula giderken istekli ve mutlu olurlar. Bizlerin de zaman içinde herhangi bir konu hakkında duyguları değişebilir. Yaşadığımız olaylar fikrimizi ve duygularımızı değiştirebilir. Bu durumlar doğaldır ve normaldir. Bunu bilmeliyiz ve bu durumları kabullenmeliyiz.
Duygu nedir? Duygu ne demektir?
Duygu bir olay, bir nesne ya da bir kişi karşısında iç dünyamızda oluşan izlenimdir. Bu izlenimler bizim duygusal özelliklerimizi belirler.
Duygusal özellik nedir?
Sevdiğimiz ve sevmediğimiz davranışlar karşısında, bizi mutlu eden ve üzen olaylar karşısında ve olaylar karşısında verdiğimiz tepkiler bizim duygusal özelliklerimizi gösterir.
Duygusal özelliklerimiz bizi diğer insanlardan ayıran en önemli özelliklerimizdir. Diğer insanlarla ilişkimizi daha çok bu özelliklerimiz belirler. Duygusal özelliklerimiz tercihlerimizi de belirler. Kalabalıktan hoşlanmıyorsak kalabalık yerlere gitmemeyi tercih ederiz. Kavga etmekten hoşlanmıyorsak bizi kavganın içine çekecek ortamlardan uzak dururuz.
Duygular mimiklere yansıdığında karşımızdaki kişiler tarafından fark edilir. Duygusal özelliklere merhametli, hassas, iyi niyetli, kinci, kötü niyetli, fesat, kıskanç örnek verilebilir. Duygusal duruma göre ağlamak, gülmek, kızmak, sinirlenmek gibi tepkiler verilir. Bu özellikler kişiyi zaman içerisinde tanıdıkça fark edilebilir.
Duygular mantığın işlemesini önleyen hisler olduğu için bazen kararlarımızı ve davranışlarımızı olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Bazı kişiler işleri gereği duygularını ikinci plana atarak karar vermek durumundadırlar. Bir doktor işini yaparken duygularından etkilenmemeyi öğrenir. Bir öğretmen öğrencisine duygularını bir tarafa bırakarak tarafsız olarak not vermelidir.
Duygularımız davranışlarımızı nasıl etkiler?
Duygu, olaylar, nesneler ya da kişiler karşısında hissettiklerimizdir. Hislerimizin yüzümüze yansımasıdır. Yorgunluk, öfke, mutluluk, endişe, korku gibi birçok duyguyu gün boyu yaşarız. Bizi birey olarak diğer insanlardan farklı yapan duygularımızdır. Duygular, kişinin ruhsal durumu hakkında bilgi verir.
Düşüncelerimizin dili konuşma ve yazmadır. Duyguların dili de beden dilidir. Kişinin beden durumu, yüz ifadesi, jest ve mimikleri duygularını yansıtır. Olumlu duygular içinde olduğumuz zaman; neşe, sevinç, mutluluk gibi duyguları hissederiz.
Yeni bir ayakkabı alınması, yaptığımız bir çalışmanın beğenilmesi ya da uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla karşılaşmak bizi mutlu eder. Bu durumlarda heyecanlanır, güleriz hatta mutluluktan ağlayabiliriz.
Olumsuz duygular içinde olduğumuz zaman; öfke, kızgınlık, üzüntü, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşarız.
Her insan duygularını farklı şekillerde ifade eder. Kimileri bağırarak, gülerek, ağlayarak; kimileri ise duygularını kaş, göz, el, kol hareketleri ile veya sıçrama, alkışlama gibi hareketlerle dışa vurur.
İnsanlar, duygularını kontrol edebilmelidir. Çünkü öfkeli bir anımızda söylediğimiz bir söz ya da yaptığımız bir davranış karşımızdakine zarar verebilir. Öfkelendiğimiz zamanlarda, çevremizdekileri kırmamak için sakin olmaya çalışmalıyız. Öfkemizi kontrol altında tutmalıyız. Unutmayalım ki “Öfke ile kalkan zarar ile oturur.” demiş atalarımız.
Duygularımız Neden Vardır?
Duygularımız nasıl düşündüğümüz ve davranışlarımız hakkında önemli bir rol oynamaktadır.
Bir sınav ile karşı karşıya kaldığınız zaman, iyi bir zaman süreci olup olmadığını ve test sonunda notunuzu nasıl etkileyeceği hakkında çok fazla endişe hissedebilirsiniz. Bu duygusal tepkiler nedeniyle, çalışmaya daha çok zaman ayırabilirsiniz.
Korku halinde, tehditlerden veya olaylardan kaçmak daha olasıdır. Duygularımız hızlı hareket etme ve başarı şansımızı maksimize edecek eylemler için sebep olurlar.
Duygular bazen zor ve acı verici bile olsa bize yardım ettikleri için hayatımızda varlar. Duygular bir çok amaca hizmet ederler.
Korku, çevrede bir tehdit unsurunun sinyalini verir. Hüzün , önemli bir kayba veya kişisel başarısızlığa karşı bizi uyarır. Öfke mağdur olduğumuzun habercisidir. Bunun gibi tüm temel duygular önemli bilgilerin habercisidir.
Haksızlığa uğradığınız durumlarda öfke sayesinde değişiklikler yapmaya gayret edersiniz. Kendinizin veya başkalarının haklarını savunmak için harekete geçersiniz. Suçluluk duygusu, eğer başkasını kırdıysanız sizi özür dinlemeye ve arayı düzeltmeye iter.
Duygularımız yüz ifadelerimizden, davranışlarımızdan, ses tonumuzdan ve vücut dilimizden başkalarına yansır. Bu da bize nasıl davranılması gerektiği konusunda karşı tarafa yardımcı olur. Duygularımızın başkaları için değerli bilgiler sağladığı gibi, çevremizdeki duygusal ifadeler de bize sosyal bilgi sağlar. Sosyal iletişim günlük hayatımızda ilişkilerin önemli bir parçası olduğu gibi, bunları başkalarının duygularıyla yorumlamak da, vereceğimiz tepki için önemlidir.
Duygularımız Nelerdir?
Duygu: Herhangi bir zihin, his, tutku çalkantısı ya da devinimi. İnsan bedeninde ve ruhsal dünyasında hem psikolojik, hem de fizyolojik etkiler gerçekleştiren, çevresel uyaranlar sonucu oluşan değişimler.
Öfke: hiddet, hakaret, içerleme, gazap, tükenme, kızma, sinirlenme, hınç, kin, rahatsızlık, alınganlık, düşmanlık ve belki de en uç noktada, patolojik nefret ve şiddet. Öfke doğaldır. Doğal olmayan ve kabul görmesi de mümkün bulunmayan durum, öfke sonucu herhangi birşeye veya birine zarar verilmesidir. Bu olmadığı sürece öfke normal ve insani bir tepkidir. Kişiye korunma alanı oluşmasını sağlayan öfke duygusu; olumsuz sonuçlara dönüşmekten korunduğu sürece kişinin çıkarlarına hizmet eden, bazen motivasyon kaynağı teşkil edebilen bir duygudur.
Üzüntü: acı, keder, neşesizlik, kasvet, melankoli, kendine acıma, yalnızlık, can sıkıntısı, umutsuzluk ve patolojik olduğunda şiddetli depresyon. Her insan için üzüntü kaynağı olan farklı durumların olması mümkün iken, bazı durumlar herkes için üzüntü kaynağı anlamına gelebilmektedir; ölüm gibi. Üzüntü de tıpkı korku gibi, öfke gibi normaldir. Normal olarak kabul edilmesi mümkün olmayan durum üzüntünün kişinin kendisine ve etrafına zarar vermesine neden olan tepkiler doğurması ve üzüntünün makul karşılanamayacak kadar uzun sürmesidir.
Korku: kaygı, kuruntu, sinirlilik, tasa, hayret, şüphe, uyanıklık, vicdan azabı, huzursuzluk, çekinme, ürkme, dehşet. Korkular normaldir. Her insanın farklı durumlar karşısında korku yaşaması söz konusudur. Normal olarak kabul edilemeyecek durum korkuların kabul edilememesi ve kişide bir kaçışa sebebiyet vermesidir. Bu negatif sonucu oluşturmadığı sürece korku duygusu kişiyi tedbir almaya iten olumlu sonuçlar doğurması muhtemel bir duygudur.
Zevk: mutluluk, coşku, rahatlama, tatmin, haz, sevinç, eğlenme, gurur, tensel zevk, heyecan, vecd hali, hoşnutluk, kendinden geçme, aşırı zindelik, kapris ve en uç noktada mani.
Sevgi: kabul görme, dostluk, güven, iyilik, yakın ilgi, sadakat, hayranlık, aşırı tutkunluk, muhabbet.
Şaşkınlık: şok, hayret, afallama, merak.
İğrenme: hor görme, aşağılama, küçümseme, tiksinme, nefret etme, hoşlanmama, itici bulma.
Utanç: suçluluk, mahcubiyet, hayal kırıklığı, pişmanlık, küçük düşme, üzülme, çile ve nedamet.
Her duygu normaldir, bazen olumlu sonuçlar doğurur iyi tepkiler oluştururlar, bazen olumsuz sonuçlara neden olduklarından olumsuz tepkiler meydana getirirler. Duyguların olumlu ya da olumsuz olması söz konusu değildir. Olumlu ya da olumsuz olarak nitelenebilecek olan durum duyguların kişide gerçekleştirdiği yansımadır. Önemli ve gerekli olan husus duygular karşısında verilen tepkilerin yönetilmesi ya da kontrol edilmesidir.
Duygularımız ve iletişim
Duygularımızı ifade ederken nelere dikkat etmeliyiz?
Gün içerisinde olumlu ve olumsuz duyguları yaşayabiliriz. Duygularımızı yüz ifadelerimizle, ses tonumuzla belli ederiz. Kızgınlık, öfke ve korku gibi olumsuz duygularımızı kontrol altına almalıyız. Olumsuz duygularımızla kendimizi ifade etmeye çalışırsak, karşımızdaki kişiye zarar verebilir ve en sevdiğimiz kişiyi üzebiliriz. Kızgınlığımız veya öfkemiz geçtiğinde pişmanlık duyar ondan özür dilemek zorunda kendimizi hissedebiliriz. Bu duruma düşmemek için olumsuz duygularımızı kontrol altına alıp, öyle kendimizi ifade etmeliyiz. Sevinç mutluluk gibi duygularımızı da çevremizdeki insanlarla paylaşmalı onları da sevincimize mutluluğumuza ortak etmeliyiz.
Çevremizle iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyiz?
Sözlü iletişim kuralları nelerdir?
Çevremizle iletişim kurarken genellikle sözlü iletişimde bulunuruz. “Günaydın”, “Merhaba” ve “Nasılsınız” sözlü iletişim ifadeleridir. İfadelerimiz güçlendirmek için duyu organlarımızı da zaman zaman kullanırız.
Başımızı sallayarak, göz kırparak, gülümseyerek ve el işaretleri ile iletişim kurarız. Hemen hemen hepimiz dört parmağımızı yumruk yapar gibi sıkarak, baş parmağımızı havaya kaldırıp onaylama kabul etme anlamında kullanmışızdır. Duyu organlarımızla yaptığımız iletişime sizler de örnek verebilirsiniz.
Duygularımı ifade ederken iletişim şeklimiz önemlidir.
Çevremizdeki insanlarla iletişim kurarız. Duygu ve düşüncelerimizi iletişim kurarak anlatırız. İletişimi en çok konuşarak kurarız. Buna sözlü iletişim denir. Yazılı bir şekilde kurulan iletişime ise yazılı iletişim denir. Bazı insanlar duyma ve konuşma engelli olabilirler. Onlar el ve beden dili ile iletişim kurarlar. İletişim kurarken duyu organlarımızı kullanırız.
Duygularımızı nasıl ifade etmeliyiz?
Duygularımızı çeşitli şekillerde ifade ederiz. Vücut dilimiz, yüz ifadelerimiz duygularımızı ele verir. Duygularımızı kontrol altına almayı bilmeliyiz. Öfkelendiğimiz zaman sakinleşmek için içimizden saymalıyız. Öfke ile hareket ettiğimiz zaman zarar gören yine biz oluruz. Atalarımız bu nedenle öfke ile kalkan, zarar ile oturur ve keskin sirke küpüne zarar demişlerdir.
ÇOK 👍👌👌😁😁😁
2016 ocak 20 mersinde doğdum
çok iyi yazılmış bir duadır bu kim yazdıysa eline koluna sağlık
Saçlarımız ne modeline örnektir
KELOĞLAN İLE NASREDDİN HOCA Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara…