Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için neler yapmalıyız?

Hava yoluyla hastalık bulaşması

Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için neler yapmalıyız?

Çocukluk çağı, insanların bulaşıcı hastalıklara en sık yakalandıkları dönemdir. Son yıllarda kullanılan ilaçlar ve alınan genel önlemler sayesinde bulaşıcı hastalık sıklığı, özellikle gelişmiş ülkelerde belirgin derecede azalmıştır. İçme ve kullanma sularının temizliği ile tifo ve kolera gibi öldürücü hastalıklar kontrol altına alınmıştır. Yaygın aşılama ile çiçek hastalığı tümüyle ortadan kaldırılmış ve çocuk felcinde de yok edilme aşamasına gelinmiştir.

Hastalıkların Bulaşma Yolları nelerdir?

• Su ve besinlerle (beslenme ve dışkılama)
• Hava yoluyla
• Kan yoluyla
• Vektörler yoluyla
• Cinsel ilişki yoluyla
• Temas yoluyla

Bulaşıcı hastalıklardan korunma yolları nelerdir?

Sağlık eğitimi, korunma yöntemlerinin ilk basamağıdır. Kişilere hastalıkların bulaşma yolları anlatılıp korunmada en başta gelen yöntem olan bireysel temizlik öğretilmelidir. Özellikle el yıkamanın önemi vurgulanmalıdır. Birçok enfeksiyon hastalığının kontrolünde kişisel temizlik alışkanlıkları çok önemlidir. Mikropların bulaşma olasılığını azaltmak için elleri sık yıkamak gerekir. Kişisel hijyen bireyin sağlığını sürdürmek için yaptığı öz bakım uygulamalarını içerir. Kişisel bakım ve hijyen, bireyden başlayarak genele yayılan temizlik zincirindeki en önemli halkalardan biridir. Ortak kullanım alanlarında çapraz bulaşmayı önlemek için kişisel hijyene gereken önem verilmelidir.

Bağışıklık nedir?

Bağışıklık: Mikroplara karşı doğal olarak var olan ya da aşı ile kazanılmış direnç durumudur. Bağışıklama ise kişileri bağışık hâle getirerek hastalıklardan korumaktır. Bağışıklık, doğal ve sonradan kazanılan bağışıklık olmak üzere iki farklı şekilde kazanılır.

a) Aktif bağışıklık; mikroorganizmalar ya da bunların ürünleri ile etkili şekilde temas etmiş olan kişilerde oluşan dirençtir. Geçirilen hastalıklar (kabakulak, kızıl, kızamık vb.) ya da aşılama (BCG, KKK, tetanos vb.) aktif bağışıklık sağlar.

b) Pasif bağışıklık; bir antijene karşı daha önceden sentezlenmiş antikorların verilmesi suretiyle o kişide geçici bir bağışıklık sağlanması anlamına gelir. Kısa sürelidir ve hemen etkisini gösterir. Pasif bağışıklığa örnek serumdur. Hazır antikor içerdiği için vücudun bu antikoru üretmesine katkı sağlayamaz.

Aşı nedir?

Aşı: Vücuda önceden belli maddeler (ölü mikrop, canlı mikrop, mikrop antijenleri gibi) verilerek kişide belli hastalıklara karşı özel dayanıklılık durumu geliştirme işlemidir. Aşı ilaç değildir. Hastalıkların önlenmesinde kişiye yönelik önlemlerden biri aşılamadır. Aşısı bulunan hastalıklardan büyük ölçüde korunmak mümkündür. Aşılama ile kişi henüz anne karnında, yeni doğan döneminde ya da çocukluk dönemindeyken çeşitli hastalıklardan korunur.
Hayatın her döneminde uygulanabilecek aşılar vardır. Aşılar, dozuna ve aşı takvimine uygun olarak yapıldığında kişiyi belirtilen hastalığa karşı korur.

Hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıklar nelerdir?

Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar, hayvanlar ve hayvansal ürünler aracılığı ile gerçekleşmektedir. Bu hastalıkların yayılma alanları geniştir ve bulaşması farklı yollarla olmaktadır. Ancak genel olarak bulaşma; temas, solunum veya ağız yoluyla gerçekleşir. Omurgalı havyalardan insanlara bulaşan hastalıklarda (zoonoz) evcil hayvanların rolü büyüktür. Kedi veya köpeklerin insanları ısırması ya da tırmalaması, vücut atıkları (dışkı, idrar, salya, burun akıntısı vb.) hastalık etkenlerinin taşınmasında önemli bir yoldur. Bu atıklarla temas edilmesi, atıklarla bulaşmış enfekte gıdaların tüketilmesi sonucu insanlara geçebilir.

Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklardan korunmak için hastalık kaynağının ve etkeninin bilinmesi önemlidir. Bu hastalıklarla mücadelede bulaşma özelliklerinin bilinmesi gerekir. Çok basit birtakım korunma önlemlerinin uygulanması sonucunda bu hastalıklardan birçoğunun önüne geçilebilmesi mümkündür. Çünkü etlerin çiğ veya az pişmiş olarak yenmemesi ile sütlerin çiğ veya az pişmiş olarak içilmeyip iyice karıştırılarak kaynatılması veya pastörize edilerek içilmesi gerekmektedir.Veteriner hekim kontrolünden geçmemiş olan hayvansal gıdalar ve damgasız etler kesinlikle tüketilmemelidir.

Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların yayılmasını ve insanlara bulaşmasını önlemek için koruyucu olarak yapılan aşı, ilaçlama, iç ve dış parazitler ile mücadeleye önem vermek gerekir.

Kuduz hastalığı nedir, nasıl bulaşır?

Kuduz hayvanın ısırması ve salyasının insan vücudundaki herhangi bir sıyrıktan girip kana karışması sonucu ortaya çıkan bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Kuduz virüsü, vücuda girdikten sonra sinir sistemine yerleşerek beyne kadar gelir ve orada iltihap yapar.

İlk birkaç gün içerisinde boğaz ağrısı, hâlsizlik, sinirlilik, depresyon, ateş ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Kesin semptomlar ise yara yerinde kaşıntı, ağrı ve acıdır. Hastalık ilerledikçe hasta saldırganlaşır ve ısırılan bölgede kas kasılmaları görülebilir. Hidrofobi denilen su korkusu gelişebilir. Tüm bu durumlar gerçekleştikten 2 hafta sonra hasta genelde komaya girer ve süreç ölümle sonuçlanır. Kuduz aşısı yapılmadıkça ölüm kaçınılmazdır. Öncelikle virüsün vücuttan uzaklaştırılması için ısırılan bölge bol sabunlu su ile yıkanmalıdır. Eğer hayvan yakalanabildiyse 10 gün boyunca gözlem altında tutulmalıdır. İnaktif kuduz aşısı ısırılan kişilere yapılmalıdır. Bu aşı kas içine ve ısırıldıktan sonra hemen, 3,7,14. günlerde yapılmalıdır. Eğer hayvanın kuduz olmadığı ispatlanırsa tedavi bırakılabilir.

Kuş Gribi hastalığı nedir, nasıl bulaşır?

Kuş gribi, asıl olarak kanatlı hayvanlarda (tavuk, hindi, ördek vb.) hastalık yapan, insanlara hayvanlardan bulaşan ve virüslerle meydana gelen bir hastalıktır.

Kuş gribinde görülen belirtiler; ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yaygın kas ağrısı, karın ağrısı, solunum güçlüğü ve ishal gibi grip belirtileridir. Belirtilerin görüldüğü durumlarda zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Hastalığın tanısı ne kadar erken konulursa tedavi olasılığı o kadar yüksektir. Hastalığın erken döneminde etki ettiği bildirilen bazı ilaçlar bulunmaktadır. Bu nedenle, şüpheli durumlarda belirtiler ortaya çıktıktan sonra en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurulması son derece önemlidir. Henüz kuş gribi için insanlarda kullanılan etkili bir aşı yoktur. Virüsün kendi genetik yapısında oluşturduğu değişiklikler aşı çalışmalarını zorlaştırmaktadır. Bu konuyla ilgili bilimsel çalışmalar devam etmektedir.

Brusella hastalığı nedir, nasıl bulaşır?

Brusella grubu bakterilerin oluşturduğu, bulaşıcı bir hastalıktır. Özellikle sığır, koyun, keçi ve domuz gibi evcil hayvanlardan insanlara da bulaşan (zoonozis), ekonomik yönden zarar verici ve halk sağlığı yönünden de tehlike arz eden bir hastalıktır.

Brusella insanlara hastalık etkeni bulaşmış çiğ süt ve süt ürünlerinin (peynir, krema, tereyağı, dondurma vb.) tüketilmesiyle ayrıca hayvan idrar ve dışkılarıyla doğrudan temas ile bulaşabilir. Hayvan gübresi ile bulaşan sebze tüketimi insanda hastalık yapabilir. Dezenfeksiyon uygulaması ve hijyen tedbirleri alınmalıdır. İnsanlarda hastalık belirtilerinin görülmesi hâlinde hemen doktora başvurulmalıdır. Brusella bakterisi kan veya idrar testi ile saptanır. Brusella tedavisinde ikili ya da üçlü antibiyotik kombinasyonları kullanılır. Genellikle 6 haftalık antibiyotik tedavisi önerilir.

Brusella ile mücadelenin temelini aşılama ve hastalığa yakalanmış hayvanların imhası oluşturur.

Kene nedir?

Kene, dünyada ve ülkemizde son yıllarda etkili olan ve ölümcül etkilere sahip olan bir canlıdır. Sıcak havalarda tehlike saçan keneler insan hayatını önemli bir şekilde tehdit etmektedir. Ancak tüm kene türleri ölümcül olmayıp yalnızca hayvanların ve insanların üzerinde yaşayanlar tehlikeli olmaktadır. Kene ısırmalarında önemli olan kenenin zamanında çıkarılması ve çıkarılış şeklidir.

Kene ısırması durumunda neler yapılmalıdır?

• Keneler kesinlikle elle öldürülmemeli, patlatılmamalı ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
• Vücuda tutunan kene ne kadar erken çıkartılırsa hastalığa yakalanma riski de o kadar azalır.
• Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, gaz yağı vb.) dökülmemelidir. Çünkü bu kimyasallar, kenelerin kusmasına sebep olabileceğinden kusmuktaki virüsler, kenenin kan emmek için ısırdığı yerden vücuda girebilir.

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı nedir?

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, ilk olarak hastalığın ismini aldığı Kırım ve Kongo’da görülen, virüslerin sebep olduğu ölümcül seyredebilen bir hastalıktır. İnsanlara kenelerin ısırması veya kenelerle temas sonucu bulaşır. Evcil hayvanlara da aynı şekilde bulaşabilmektedir. Ancak, hastalık hayvanlarda belirtisiz seyrederken insanlarda oldukça öldürücü olabilmektedir. Yabani kemirici hayvanlar, kuşlar ve keneler hastalığın doğadaki saklayıcısı durumundadır. Keneler beslenmek için bu hayvanlardan kan emer. Kan emme sırasında aldığı virüsü yine kan emerek başka insanlara bulaştırır. Virüsün alınmasından sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması, genellikle 3-4 gün içerisinde olurken bu süre 2 haftaya kadar uzayabilir.

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının belirtileri nelerdir?

• Ateş
• Ani başlayan baş ağrısı
• Kas ağrısı
• Kırıklık, hâlsizlik
• Belirgin iştahsızlık
• Bulantı, kusma
• Karın ağrısı ve ishal
• Döküntüler
• Cilt altı kanama odakları
• Burun kanaması

İlk günlerde yüzde ve göğüste kızarmalar, gözlerde kanlanmalar ortaya çıkabilir. Göğüs ve karından başlamak üzere vücuda yayılan küçük nokta şeklinde kanamalar olabilir. Bu kanamalar daha da büyüyerek vücuda yayılabilir. Hastalık tablosuna burun ve diş eti kanamaları da eşlik edebilir. Yukarıda verilen belirtilerin görülmesi ve hastalıktan kuşkulandıracak bir durumun olması hâlinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, hastalığın teşhis ve tedavisi için gereken işlemler yapılmalıdır.

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığından korunma yolları nelerdir?

• Hayvanlardaki kenelerle mücadele edilmeli, hayvanlar kenelere karşı ilaçlanmalıdır.
• Hayvan barınakları ilaçlanmalı, barınakların duvarları sıvanmalı ve badanaları yapılarak kenelerin yaşamaları engellenmelidir.
• Kenelerin yaşam alanlarında bulunabilecek kişiler, “repellent” olarak bilinen böcek kaçırıcı ilaçları vücutlarına sürebilirler.
• Kenelerin bulunabileceği yerlere gidildiğinde vücudun açıkta kalan yerleri kapatılmalı, açık renkli giysiler giyilmelidir.
• Hasta olan kişilerin kullandığı malzeme ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.

Dünyada kullanılan ilk aşı kim tarafından ne zaman kullanıldı?

Dünyada kullanılan ilk aşı 1796’da Edward Jenner (Edvırd Cenır) tarafından uygulanan çiçek aşısıdır. Bu aşı 1801 yılında Jenner metoduyla İstanbul’da da üretilmiştir. 1977-DSÖ çiçek hastalığının yok edildiğini açıklamıştır. Dünyadaki ikinci aşı ise kuduz aşısıdır, 1885 Louis Pasteur (Lui Pastör). Türkiye’de tifüs aşısını ilk bulan kişi Dr. Reşat Rıza Kor’dur. Bu aşıyı ilk uygulayan kişi ise Erzurum’da Dr. İbrahim Refik Saydam’dır. Saydam’ın tifüse karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçmiştir ve 1. Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda ve Kurtuluş Savaşı’nda kullanılmıştır.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir