Bireylerin ilgilerini, ihtiyaçlarını ve yeteneklerini bilmeleri gerekli midir?

İnsanlar fiziksel özellikleriyle olduğu kadar ilgi alanlarıyla da başkalarından ayrılırlar. Ailenizdeki, okulunuzdaki ve yakın çevrenizdeki insanların ilgi alanlarının farklı farklı olduğunu görürsünüz.
– Merhaba, ben Ayça. Satranç oynamayı çok seviyorum. Okulumda açılan satranç kursuna düzenli olarak devam ediyorum. Orada arkadaşlarımla çekişmeli maçlar yapıyorum. Şimdiye kadar herhangi bir turnuvaya katılmadım. Ancak artık turnuvalara katılmak ve madalyalar kazanmak istiyorum. İleride hangi mesleği seçersem seçeyim satranca devam etmeyi düşünüyorum. Bu heyecan verici zekâ oyunuyla herkesin ilgilenmesini tavsiye ediyorum.
– Merhaba, benim adım Emre. İlgi alanım otomobil tasarımı. Kendimi bildim bileli kâğıt ve kalemi elimden hiç düşürmem. Derslerimden fırsat buldukça hayalimdeki arabaların çizimlerini yapıyorum. Tasarımlarımı çeşitli otomobil dergilerine de gönderiyorum. Çizimlerimi beğenen yerli ve yabancı otomobil tasarımcılarından teşvik edici mektuplar aldığımda çok mutlu oluyorum. Geçenlerde dünyaca tanınmış bir otomobil tasarımcısı bana imzalı bir kitabını gönderdi. Gelecekte ben de onun gibi ünlü bir tasarımcı olmak ve çizimlerimin gerçek otomobillere dönüştüğünü görmek istiyorum.
– Merhaba, ben Koray. Fotoğraf çekmek benim özel ilgi alanım. Okulumuzda Fotoğrafçılık Kulübü’ne üyeyim. Ayrıca okulumuzdaki fotoğrafçılık kursuna devam ediyorum. Sizler de güzel fotoğraflar çekmek için okulunuzdaki fotoğrafçılık faaliyetlerine katılabilir ya da bu tür faaliyetlerin düzenlenmesine öncülük edebilirsiniz. Ben ailemdeki kişilerin, akrabalarımızın ve arkadaşlarımın fotoğraflarını çekiyorum. Ağaçların, çiçeklerin ve böceklerin fotoğraflarını çekmekten de çok hoşlanıyorum.
– Benim adım Ceyhun. Yüzmeye ilgi duyuyorum. Yaz tatillerini dedemlerin yazlığında geçiriyorum ve denizde yüzmeyi çok seviyorum. Kışın belediyenin açtığı yüzme kursuna gidiyor ve burada yüzüyorum. Kurs öğretmenimin de katkılarıyla her geçen gün daha iyi yüzüyorum.
– Merhaba, ben Efe. Hayvanları, özellikle köpekleri seviyorum. Köpek türleri ve bu türlerin özellikleriyle ilgili genel ağda araştırmalar yapıyorum.
Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaklarda başıboş dolaşmasına, yiyecek bulamamasına ve soğukta üşümesine çok üzülüyorum. Onlara arabaların çarpma ihtimali beni oldukça endişelendiriyor. Bu konuda kendimi sorumlu hissediyor ve sokak hayvanlarının sorunlarına yönelik çözüm önerileri üretmeye çalışıyorum.
– Ben Zehra. Altı yaşımdan beri keman çalıyorum. Keman çalmayı çok seviyorum. Kemanı iyi çalabilmek için daha fazla nota bilgisine ihtiyacım olduğunu biliyorum. Şimdilik bu eksiğimi müzik öğretmenimin yardımıyla gidermeye çalışıyorum. İleride konservatuvar eğitimi almayı planlıyorum. Böylece başarılı bir müzisyen olarak dünyaca ünlü senfoni orkestralarında çalmayı hayal ediyorum.
Bireylerin farklı alanlara ilgi duymalarının toplumsal hayata katkıları neler olabilir?
Her çocuğun içinde keşfedilmek için haykıran bir ses vardır. Bazı çocuklarda bu ses oldukça yüksekken bazılarında yumuşak bir mırıltı hâlindedir. Anne ve babaların, eğitimcilerin bu sesleri dikkatli dinlemeleri gerekir.
Eğer bu sesler fark edilmezse çocukların yetenekleri ve ilgi alanları keşfedilemeden sönebilir. Belki aramızda çok iyi tenis oynayabilecek ya da müzik aleti çalabilecek arkadaşlarımız vardır. Ancak onlar hayatlarında bir kere bile raket tutmadıkları veya keman çalmayı denemedikleri için yeteneklerinin farkına varamamışlardır. Bu açıdan bakıldığında her çocuğun henüz bilinmeyen yeteneklerinin olabileceği kabul edilmelidir. Tabii ki bunu sadece kabul etmek yeterli değildir. Aşağıdaki röportajda
olduğu gibi bu yeteneklerin keşfedilip kullanılması da gerekir.
Merhaba, kendini nasıl tanıtmak istersin?
Ben April Deniz. 13 yaşındayım. 5 yaşından beri resim yapıyorum.
İnsanın yetenekleri 5-6 yaşlarında ortaya çıkıyor. Beş yaşındaki hâlini hatırlıyor musun? Nasıl bir çocuktun?
Biraz hatırlıyorum. İlk resimlerimi sulu boyalarla yapmaya başladım. Daha sonra teyzemin aldığı pastel boyalarla resim yapmak beni heyecanlandırdı. Denediğim her yeni boya resim yapma coşkumu ve heyecanımı güçlendirdi.
Hayalimdeki olayları resmediyordum. Ailem resimlerimi çok beğeniyordu. O kadar büyük bir zevkle resim yapıyordum ki annem bana kâğıt yetiştiremiyordu. Çevremde karmaşık ve renkli şeyleri görünce hayal dünyam coşuyordu.
Bir gün ağaçları mor renkli yaptım. O gün bir resim öğretmeni “Ağaçlar hiç mor olur mu?” dedi. Ben de “Hayalimdeki ağaçlar mor.” dedim.
Resim yapmakla ilgili başka ilginç bir anın var mı?
Yarışmaya göndermek için başladığım bir resmim vardı. Öğretmenim hiç istemediğim şekilde resmin bir yerini boyadı. Eve geldiğimde o boyayı çıkarıncaya kadar çok uğraştım. Yaptığım hiçbir çalışmaya müdahale edilmesini istemem. Bir resim yapmışsam o her şeyi ile bana ait olmalı.
O resmi bitirmek için sabaha kadar uğraşmıştım. Henüz 7 yaşındaydım. Annem “Boş ver kızım, yat artık, önemli değil. Bitmezse bitmez, yarışmaya da katılmazsın.” diyordu. Resim ertesi gün uluslar arası yarışmaya yetişti ve 245 bin resim arasından ikinci seçildi.
Resme yetenekli olduğunu nasıl anladın?
Daha 2 yaşındayken renkleri tonlarına kadar ayırıyormuşum. Ayrıca geometrik şekilleri biliyormuşum. Renklerin içinde mutlu olduğumu gören ailem boyaları elime vermiş ve beni yüreklendirmiş. Ayrıca bana “Küçük Picasso (Pikasso)” lakabını takmış.
Hangi ressamları seviyorsun?
Picasso, Dali, Miro, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Adnan Turani, Botero, Selçuk Demirel, Piet Pedersen (Piyet Pedersen) ilk aklıma gelenler.
Katıldığın yarışmalardan ve sergilerden söz etmek ister misin?
Evet, yarışmalara resimler gönderdim. Biri Türkiye birinciliği aldı, diğeri dünya ikinciliği. Bugüne kadar 9, 11 ve 12 yaşlarında olmak üzere üç kişisel sergi açtım.
Resim dışında neler yapmaktan hoşlanırsın?
Kitap okur, taşları boyar, yüzer, buz pateni yapar, doğa ve kültür gezilerine katılırım. Ayrıca müzik dinlemeyi, ip atlamayı ve top oynamayı severim. Farklı yemekler keşfetmek ve yemek yapmak da hobilerim arasındadır.
Benimle bu güzel söyleşiyi yaptığın için teşekkür ederim.
Ben ve ailem teşekkür ederiz.
Sizce April Deniz’in başarısının nedenleri nelerdir? Okulunuzda resim ile ilgili hangi faaliyetler yapılıyor? Bugüne kadar bu faaliyetlerden hangilerine katıldınız ve katıldığınız faaliyetlerde neler yaptınız?
Yeryüzünde April Deniz gibi küçük yaşlardan itibaren kişisel özelliklerini ve yeteneklerini fark eden daha pek çok insan yaşar. Bu insanlar yeteneklerini tanıyarak kendilerini geliştirmiş ve başarılı olmuşlardır. Onlardan biri de İspanyol ürün tasarımcısı Carlos Tiscar’dır (Karlos Tiskar). Şimdi, Carlos’a kulak verelim ve başarı öyküsünü kendisinden dinleyelim.
Carlos TISCAR kimdir?
“Her şey küçük bir çocukken başladı. Evde bulduğum malzemelerle başka şeyler yapabildiğimi fark ettim.
İlk tasarımımı yedi yaşındayken yaptığımı söyleyebilirim. Bu, bezleri kullanarak yaptığım basit bir oyuncaktı. O zamandan beri tasarımcı olduğumu söyleyebilirim. Annemin üzerinde çamaşır yıkadığı bir tahtası vardı. Bu ahşap yüzeyle patenlerimi birleştirdim. Kız kardeşlerimle bunun üstüne binip koridorda dolaşmak gerçekten çok eğlenceliydi. Yine aynı çamaşır tahtasına çiviler, paket lastikleri ve mandallar ekleyerek kendime bir oyun makinesi yaptım. Tabii, annem çamaşır yıkayacağı zaman tüm bu malzemeleri teker teker söktüğü için sonra yeniden takmam gerekiyordu. Ev eşyalarını oyuncağa ya da başka şeylere dönüştürme yeteneğimi keşfetmek son derece keyif vericiydi.
10-11 yaşlarındayken büyüteç ve karton kutu kullanarak televizyondaki görüntüyü duvara yansıtan bir projektör yaptım. Tıpkı sinemalardaki gibiydi. Böylece var olan bir şeyi bambaşka bir şeye dönüştürmenin gücünü keşfediyordum.
Valencia’daki (Valensiya) Uygulamalı Sanatlar Okulunu bitirdikten sonra İtalya’ya gittim. Milano’da bulunan Teknik Tasarım Okulundaki ilk proje dersinde cam ya da sandalye gibi basit bir nesneyi tasarlamanın bile araba tasarlamak kadar ilginç olduğunu fark ettim. Böylece tasarım kavramının kendisine âşık oldum. Bu benim için büyük bir keşifti.
Tasarımcılığı seçmemde annemin ve babamın etkisi olduğunu düşünüyorum. Babam Orman Bakanlığı için teknik haritalar çizerdi. Onu hep masa başında çizim yapan hâliyle hatırlıyorum. Annem de iç mimarlık ve dekorasyona meraklı biriydi. Sınıf arkadaşlarımın hepsi klasik tarzda döşenmiş evlerde otururken biz modern görünüme sahip bir evde yaşıyorduk. Mobilyalarımız, duvar kâğıtlarımız hep modern tarzdaydı. Şimdi daha iyi anlıyorum ki bu parlak renkli mobilyalar beni tasarım odaklı düşünmeye yönlendirmişti.”
Carlos Tiscar başarılı bir ürün tasarımcısı olmasını hangi özelliklerine borçludur?
ÇOK 👍👌👌😁😁😁
2016 ocak 20 mersinde doğdum
çok iyi yazılmış bir duadır bu kim yazdıysa eline koluna sağlık
Saçlarımız ne modeline örnektir
KELOĞLAN İLE NASREDDİN HOCA Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara…