BARIŞI GETİREN GÜVERCİN – Uzun selvi ağaçlarının, …

Barış, huzur ve kardeşlik ile ilgili hikayeler

BARIŞI GETİREN GÜVERCİN – Uzun selvi ağaçlarının, …

Barış, huzur ve kardeşlik ile ilgili hikayeler

BARIŞI GETİREN GÜVERCİN

Uzun selvi ağaçlarının, yıllara meydan okumuş çam ağaçlarının arasında birçok hayvan yaşamaktaymış. Burada yaşayan hayvanların bazıları nedense birbirleriyle sürekli kavga ederlermiş.

Bu kavgalar genellikle sincap ile fare arasında olurmuş. Çünkü onlar gün boyu fındık, fıstık bulmaya çalışırmış. Biri tam arayıp bulduğu sırada, öteki gelip elinden alır ve kavgaya başlarmış. Bu kavgalardan ormanda yaşayan bütün hayvanlar şikayetçiymiş. Bir gün hayvanların hepsi toplantı yapmışlar. Konuşmaya ilk olarak baykuş başlamış:

— Biz bu ormanda huzur istiyoruz. Fakat fareyle sincabın kavgasından dolayı ne yazık ki böyle bir şansımız yok.

Diğerleri de söze karışmış. Köstebek yeni yıkayıp astığı çamaşırlarının kirlenmesinden, kelebek ise oturup güneşlendiği yerin işgal edilmesinden şikâyetçiymiş.

Herkes teker teker şikâyetini söyledikten sonra aralarında bir karar almışlar. Kavgayı ilk olarak kim başlatırsa ormanı önce o terk edecekmiş.

Günlerden bir gün fare, ıslak çimenlerin arasında dolaşırken bir ceviz görmüş. Onu itekleye itekleye evine götürmeye
çalışıyormuş. O arada sincap gelmiş ve cevizi farenin elinden almak istemiş. Kavgaya başlamışlar. İkisi de “Benim.”
diyormuş. Bu arada ağaçta uyumakta olan baykuş, bağrışma sesine uyanmış. Fare ile sincabın küçük bir ceviz yüzünden yine kavga ettiğini görmüş. Baykuş, bu duruma çok kızmış ve bu olay karşısında fareyi suçlu bulmuş.

Ormandaki bütün hayvanlar toplanmışlar ve karar almışlar. Suçlu duruma düşen fare, ormanı terk edecekmiş. Aslında sincap suçluymuş ama nedense suçunu inkâr etmiş. “O ceviz benimdi. Fare almaya çalıştı.” diyerek yalan söylemiş. Baykuş ise olaya sonradan şahit olduğu için ön yargılı davranıp fareyi suçlamış.

Karar herkes tarafından onaylandıktan sonra zavallı farecik boynu bükük, ağlamaklı evinin yolunu tutmuş. Eşyalarını alıp evinden çıkmış. Gözü yaşlı yürümeye başlamış. O yürürken bütün hayvanlar yolun kenarına dizilmişler. Herkes üzgünmüş ama verilen karara uyulması gerekiyormuş. Zavallı fare nereye gideceğini bilmeden yollara düşmüş. İlk kez ormandan dışarı çıkıyormuş ve gördüğü manzaralar karşısında âdeta büyülenmiş. Gördüğü yerler güzelmiş ama ait olduğu yeri özlüyormuş. Yalnızlık çok zormuş.

Bu arada sincap da gün boyu evinde oturmuş. Fare olmadan aslında ne kadar da yalnız olduğunu anlamış. Yaptıklarını inkâr ettiği için pişman olmuş. Baykuşun yanına gitmiş ve baykuşa olan biteni anlatmış. Ama yapacak bir şey yokmuş, çünkü fare çoktan gitmiş. Sincap evinden çıktığı zaman kimseyle konuşmuyormuş. Artık fındıklar ve fıstıklar da hiç dikkatini çekmiyormuş. O her gün kavga etmelerine rağmen yine de arkadaşı olan fareyi çok özlemiş. “Keşke burada olsa da hiç kavga etmesek.” diyormuş.

Bir gün ağaçların arasından, beyaz kanatlı ve gagasında zeytin dalı olan bir güvercin çıkagelmiş. Herkes güvercinin etrafına toplanmış. Bu kadar güzel gözleri, kar beyazı kanatları olan böyle bir kuşu daha önce hiç görmemişler. Güvercin, gagasındaki zeytin dalını bir yere bırakmış. Konuşmaya başlamış:

— Çok uzaklardan geliyorum ve izin verirseniz aranızda yaşamak istiyorum.

Baykuş ise sürekli zeytin dalına bakmaktaymış ve merakla sormuş:

— Peki bu gaganla getirdiğin nedir?

Güvercin zeytin dalını gagasıyla baykuşun önüne bırakmış.

— Bunu ormana dikmek için getirdim. Bu barışı simgeler. Hepimiz barış, mutluluk, kardeşlik içinde yaşayalım istiyorum.

Sincap, üzüntülü bir şekilde yanlarından uzaklaşmaya başlamış. Güvercin ise sincabın gittiğini görünce uçup sincabın yanına konmuş ve ona:

— Neyin var, neden üzgünsün diye sormuş.

Sincap olanı biteni güvercine anlatmış. Güvercin bu duruma sincap kadar üzülmüş. Güvercin uçarak fareyi aramaya karar vermiş. Aramaya giderken de baykuşa:

— Sen bu zeytin dalını dikeceksin. Bu zeytin dalı yeşillenmeye başladığında fareyle birlikte dönmüş olacağız, demiş.

Güvercin geldiği gibi yine ağaçların arasından o eşsiz maviliklere uçmuş.

Bizim fare de diğer farelerin olduğu bir tarlanın kenarında yaşamaktaymış. Buradaki fareler arasında hiç kavga yokmuş. Ama o yine de eski günlerini arıyormuş.

Baykuşun diktiği zeytin dalı büyümeye başlamış.

Güvercin de dağlar, ovalar, nehirler, göller gezmiş ve gördüğü herkese fareyi sormuş. En sonunda farenin yaşadığı tarlanın kenarına gelmiş. Güvercin karşısında, kendi gibi bembeyaz, mavi gözlü küçücük bir fare görmüş. Tam da tarif edildiği gibiymiş. Güvercin onu bulduğu için çok sevinmiş. Fareye tüm olan biteni anlatmış. Onu kanatlarının üstüne almış, ormanın yolunu tutmuş.

Güvercin ağaçların arasından görünmüş ve yavaşça yere inmiş. Bütün hayvanlar ikisini de alkışlarla karşılamışlar. Sincapla fare kucaklaşmışlar, hasret gidermişler. O günden sonra hiç kavga etmemişler. Herkes mutluluk içinde yaşamış. Güvercin ise o ormana barışı getirdiği için yüzyıllarca hatırlanmış.

Zerrin DİZDAR Barışı Getiren Güvercin

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir