Virüslerden korunma yolları nelerdir?

Virüslerden korunma yolları nelerdir?

Virüslerin çoğu; soğuk algınlığına benzer şekilde, kronik üst solunum yolu hastalığı olan insanları daha kolay hasta edebilir. Virüs taşıyan kişilerde; burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük, yorgunluk, baş ağrısı ve birkaç gün süren ateşlenmeler görülebilir. Virüslerden korunma yöntemlerinde hijyene dikkat edilmesi, büyük önem taşımaktadır. Özellikle, kalabalık ve kapalı ortamlarda hasta kişilerin, öksürük veya hapşırık ile virüsü havaya yaymasıyla hastalık bulaşır. Bu nedenle hasta insanların ortamından ve kalabalık ortamlardan kaçınarak, enfeksiyon riski azaltılabilmektedir. Bol sıvı tüketmek ve dinlenmek de, virüsten korunmak için önemli bir etkendir. Öksürürken veya hapşırırken, ağzınızın ve burnunuzun kapalı olmasına özen gösterilmelidir. Kişi eğer hastaysa evde kalması ve evin mutlaka havalandırılması önemlidir. Uzun süren ateş, öksürük ve nefeste zorlanma halinde uzman desteği alınmalıdır.

Hasta kişilerden öksürük, hapşırık, gülme, konuşma sırasında çevreye saçılan virüs içeren solunum salgısı damlacıkları, sağlam kişilerin mukozalarına temas ederek bu kişilerin hastalanmasına neden olur.

Virüslerden korunmak için neler yapmalıyız?

Virüslerden korunma yolları bireysel alınacak tedbirlerle mümkündür. Özellikle kişilerin kendi hijyenlerine ve çevresindekilerin hijyenlerine dikkat etmesinin yanı sıra toplu alanlarda bulunmamaları ve kişilerle temaslardan kaçınmaları gerekmektedir.

• Bağışıklık sisteminizi güçlendirin: Düzenli ve sağlıklı beslenme, yeterli uyku, düzenli yapılan egzersiz bağışıklığı kuvvetlendirir. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutarsak yani dengeli beslenirsek, yani her türlü gıdadan azar azar, yeterli miktarda yersek yani dengeli beslenirsek güçlü oluruz. Ortalama 8 ila 10 saatlik bir gece uykusu sağlayabilmek çok önemli. Hareket, herkesin yaşına göre, cinsiyetine göre, beden yapısına göre düzenli egzersizler yapmak. İlla ki spor salonlarına gitmemiz gerekmiyor. İlla aletlerle jimnastikler yapmamız gerekmiyor. Basit yürüyüşler, bizi terletmeyecek normal deniz kenarında ya da bulabileceğiniz oksijeni yüksek yerlerde yaptığımız kısa yürüyüşler. Bunlar ve elbette ve elbette stresten uzak kalmak bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Özel takviyeler ancak belli insanlar için gereklidir. Herkesin vitamin kullanması, herkesin bağışıklık sistemini güçlendirici ilaç kullanması gerekmiyor. Dengeli beslenme, düzenli uyku ve düzenli egzersiz bağışıklık sistemimizi güçlendirmenin anahtarıdır.
• El hijyenine dikkat edin: Öksürük ve hapşırma yoluyla, hasta kişinin tükürük zerrecikleri havaya yayılarak sandalye, masa gibi yüzeylere bulaşabilir. Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller yıkanmalıdır.
• Evimizde 2 yaşın altında ve 65 yaşın üzerindeki insanlar ya da altta yatan hastalığı olanlar, solunum sistemi hastalığı olanlar, KOAH olanlar, kalp yetmezliği olanlar, böbrek yetmezliği olanlar veya organ nakli yapılmış olan kişiler herhangi bir nedenle bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olan kişilerle birlikte isek, yaşlılarımız ya da çocuklarımız varsa ne yapmalıyız? Okula giden çocuklar varsa veya kalabalık yerlerde yaşamak veya çalışmak zorunda olan yakınlarımız ile aynı evi paylaşıyorsak. Yine ellerimizi normal su ve sabun ile yıkamalı ve maske takmaya özen göstermeliyiz. Lütfen ileri yaştaki ve çok küçük yaştaki yakınlarımızla temas ederken bu kurallara dikkat edelim.
• Hasta kişilerle temastan kaçının.
• İşyerinde hatta aynı odada nezle grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonları belirtileri gösteren bir arkadaşımız varsa yapacağımız en basit şey bu kişiye bir metreden daha fazla yaklaşmamaya çalışmak. Böyle bir şansımız yoksa bir metreden daha fazla yaklaşmak zorundaysak maske takabiliriz. Tabi ki ortak kullandığımız eşyalar, ortak kullandığımız telefon gibi ofis gereçlerinin de kısa bir süre de olsa bu virüsü üzerinde taşıyabileceğini unutmamalıyız. Hatta kapı kolları bile veya bilgisayar klavyeleri bile bu anlamda bulaştırıcı olabiliyor. O yüzden en önemli şey el yıkama. Maskeyi takmadan önce, maskeyi çıkardıktan sonra veya ortak kullanım alanlarına dokunduktan sonra 20-30 saniye normal su ve normal sabunla elimizi yıkamamız bizi koruyacaktır.
• Kalabalık ortamlar ve hasta kişilerden uzak durmaya çalışın.
• Maskeler sizin etrafa mikrop saçmanızı engellemede fayda sağlar.  Buna karşılık maske takıyorum diye hastalıktan tamamen korunulacağını düşünmek yanlıştır. Çünkü standart vasıfsız maskelerin virüs geçirmeme özelliği yoktur. Maske takılmasına rağmen diğer önlemlere de mutlaka özen gösterilmelidir.
• Riskin yüksek olduğu bölgelerden ülkelerden en azından salgın geçinceye kadar uzak durmak önemli bir korunma yöntemidir.
• Toplu taşıma araçlarında birlikte yan yana olacağımız kişileri seçme şansımız yok. Hapşıran ya da öksüren birisi ile karşılaşırsak ya da kendisini kötü hissettiğini düşündüğümüz birisi olursa yanımızda, yakınımızda, mümkünse bir metreden daha fazla yaklaşmayalım. Bizim de bu tür şikâyetlerimiz var ve bu tür belirtiler gösteriyorsak  önce kendimizi koruyacağız. Hasta olan kişinin maske takması burada çok önemli. Hapşırırken eğer bir mendil bulundurabilirsek, mendili hemen ağzımıza ve burnumuza kapatarak öksürmeli ya da hapşırmalıyız. Ondan sonra da o mendili derhal kimsenin temas etmeyeceği bir yere atmamız ya da cebimize koyup sonra en yakındaki çöpe atmalıyız. Böyle bir mendil yanımızda yoksa, dirseğimizin iç yüzeyine doğru öksürmemiz ya da hapşırmamız gerekiyor. El yıkamak burada da çok önemli. Böyle bir insanla yakın temas kurmak zorunda kaldıysak, bulduğumuz en yakın yerde elimizi normal su ve normal sabunla yıkayalım.
• Yeterli sıvı alın: Burun, geniz gibi üst solunum yolları mukozası nemli olmalı. Kırılganlığı artmış kuru mukozadan virüsün geçmesi daha kolaydır.