Tevekkül ne demektir?

Tevekkül nedir?

Tevekkül ne demektir?

Tevekkül, Allah’a güvenmek demektir. Tevekkül atalet ve tembellik değil, insanın çalışması ile beraber Allah’a güvenmesi demektir.

“Allah’a dayandım!” diye sen çıkma yataktan.
Manayı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!
Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
(Mehmet Âkif ERSOY, Safahat, s. 453.)

Tevekkül; Allah’a (c.c.) teslim olmak, güvenmek, dayanmak ve ona sığınmak demektir. Dinî bir terim olarak tevekkül, bir işi yaparken elinden gelen gayreti göstermekle birlikte kalben Allah’a (c.c.) bağlanıp ona güvenmek, sonucu ondan beklemek demektir. İnsan, tarlayı sürer, tohumunu eker, gerekli sulama ve bakımı yaptıktan sonra gerisini Allah’a bırakır.

İslam dininde tevekkül inancının önemli bir yeri vardır. Kur’an’da bu konuda şöyle buyrulur: “…Kim Allah(ın yasakların)’dan sakınırsa (Allah) ona bir çıkış (yolu) gösterir. Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah’a dayanırsa Allah, ona yeter…” (Talâk suresi, 2, 3. ayetler.) Bir ayette ise tevekkül edip Allah’a (c.c.) inanmak mümin olmanın gereklerinden sayılarak şöyle buyrulmuştur: “…Eğer müminler iseniz ancak Allah’a güvenin.” (Mâide suresi, 23. ayet.)

İslam’a göre yalnızca Allah’a (c.c.) tevekkül edilir. Yüce Allah (c.c.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “…İnananlar yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.” (İbrahim suresi, 11. ayet.) Bir diğer ayette ise güvenip sığınacağımız varlığın ölümsüz ve daima diri olan Allah (c.c.) olduğu şöyle ifade edilir: “Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan…” (Furkân suresi, 58. ayet.)

“Çalış!” dedikçe dinimiz, çalışmadın, durdun,
Onun hesabına birçok hurafe uydurdun!
Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,
Zavallı dini çevirdin maskaraya!
(Mehmet Âkif ERSOY, Safahat, s. 240.)

Gerekli tedbirleri aldıktan sonra Allah’a (c.c.) dayanıp güvenmek gerekir. Örneğin hastalıktan kurtulmak için öncelikle hastaneye başvurmalı, hastalığın teşhis ve tedavisi doktor gözetiminde yapılmalıdır. Bereketli ve bol kazanç isteyen esnafın önceliği ise dürüst davranmak olmalıdır. Herkesin kendi işini en iyi şekilde yapması Allah’a (c.c.) olan tevekkülün gereğidir. Bir adam Peygamberimize (s.a.v.) gelerek, “Hayvanımı bağlayarak mı yoksa serbest bırakarak mı Allah’a tevekkül edeyim?” diye sormuştu. Peygamberimiz (s.a.v.) ona, “Bağla ve tevekkül et!” buyurdu. (Tirmizî, Kıyamet, 60.)

Peygamberimiz (s.a.v.), yaşadığı birçok olayda öncelikle tedbirini almış sonra Allah’a (c.c.) tevekkül etmiştir. Örneğin Hendek Savaşı’nda sahabeden Selman-ı Farisi’nin teklifini kabul etmiş, Medine şehrinin etrafına hendek kazdırmıştır. Böylece düşmanın girmesine engel olunmuştur. Bizler de bir işe başlamadan önce gerekli tedbirleri almalı ve uzman kimselere danışmalıyız. Sonrasında kararımızı verip sonucun hayırlı olması için Allah’a (c.c.) güvenip ondan yardım istemeliyiz.

Tevekkül ile ilgili bir hikaye

Hz. Ömer (r.a.) bir gün bir toplulukla karşılaşır. Yanlarına yaklaşır ve onlara sorar:

“Sizler kimsiniz, ne iş yaparsınız?”

“Bizler Allah’a tevekkül eden (mütevekkil) insanlarız. Çalışmayız. Allah her canlının rızkını yaratmıştır. Bizler vaktimizi ibadetle geçiririz.”

Bu sözlere çok kızan Hz. Ömer (r.a.),

“Sizler mütevekkil değil, hazır yiyici, başkasının sırtından geçinen, (müteekkil) insanlarsınız! Gerçek mütevekkil, tohumunu tarlaya atan ve ondan sonra Allah’a güvenip dayanan kimsedir.” der ve onları uyarır.

(İbn Recep, Camiu’l-Ulûm, C.1, s.441.)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir