Bir zamanlar, denizdeki gizemli bir adanın …
Bir zamanlar, denizdeki gizemli bir adanın …
Bir zamanlar, denizdeki gizemli bir adanın varlığına dair hikayeler dolaşır dururdu. Adanın keşfedilmesi için birçok keşif gezisi düzenlense de, hiçbirisi başarılı olamamıştı. Ancak bir gün, bu gizemli ada, sadece bir adam tarafından keşfedildi.
Bu adamın adı John’du ve denizciliği seviyordu. Bir gün, denizde yalnız başına seyrederken, gökyüzünde beliren bir şimşek onu korkutmuştu. Fırtına da hemen arkasından gelince, John, karanlıkta kaybolmadan önce bir adaya ulaşmıştı.
Gözlerini açtığında, kendisini gizemli adada bulmuştu. Adada, yemyeşil ağaçlar, egzotik bitkiler ve tuhaf hayvanlar vardı. John, burası hakkında hiçbir şey bilmiyordu, ama adada keşif yapmak için kararlıydı.
John, adayı keşfederken, birkaç yeraltı mağarası keşfetti. Mağaraların içinde, eski harabeler ve duvar resimleri vardı. Bunlar, adanın antik bir medeniyete ev sahipliği yaptığını gösteriyordu.
John, araştırmalarına devam ederken, bir gün adanın zirvesinde bir tapınağa rastladı. Tapınak, antik medeniyetin ana ibadet yeriymiş. Tapınağın içinde, birçok değerli hazineler ve antik kalıntılar vardı.
John, tapınağı keşfederken, birden karşısına bir adam çıktı. Adam, adanın yerlisiydi ve John’la konuşmaya başladı. Adam, adanın gizemlerine dair birçok şey anlattı. Antik medeniyetin büyük bir felaket sonucu yok olduğunu, tapınaktaki hazinelerin ise bir tür iblisin koruması altında olduğunu söyledi.
John, adanın sırlarını öğrendikten sonra, hemen tapınaktaki hazineleri almaya karar verdi. Ancak bu, kolay olmayacaktı. Tapınaktaki iblis, hazineleri koruyordu ve John’un onunla savaşması gerekecekti.
John, iblisle savaşırken, sonunda zafer kazandı ve tapınaktaki hazineleri almayı başardı. Ancak, adadan ayrılmak için bir yol bulması gerekiyordu. Neyse ki, adanın yerlisi olan adam, ona bir tekne sağladı ve John, adadan ayrılmak için hazırlandı.
John, adadan ayrıldığında, hem mutlu hem de hüzünlüydü. Mutlu çünkü, gizemli adayı keşfetmiş ve adanın sırlarını öğrenmişti. Hüzünlüydü çünkü keşfettiği bu adayı terk etmek zorunda kalmıştı.
2016 ocak 20 mersinde doğdum
çok iyi yazılmış bir duadır bu kim yazdıysa eline koluna sağlık
Saçlarımız ne modeline örnektir
KELOĞLAN İLE NASREDDİN HOCA Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara…
Çok güzel olmuş