Güneşli bir bahar sabahı ılık rüzgâr …

Serçe

Güneşli bir bahar sabahı ılık rüzgâr …

Hayvanlar ile ilgili hikayeler

MİNİK SERÇE İLE SEVİMLİ TIRTIL

Güneşli bir bahar sabahı ılık rüzgâr ağaç dallarını beşik gibi hafifçe sallıyordu. Güneş ormandaki hayvanlara sabahın geldiğini haber veriyordu. Anne ve baba hayvanlar yiyecek getirmek için erkenden yuvalarından ayrılmışlardı.

Minik serçe de uyanmıştı ve çok acıkmıştı. Anne serçe henüz dönememişti. Kendi başıma karnımı doyurabilirim diye düşündü. Dallara tutunarak sincabın yardımıyla aşağı indi. Diğer hayvanlar merakla onu izliyordu.

“Ooo! Minik serçe çok cesursun.” diyerek onu alkışladılar. Çimlerin üzerinde kıvrıla kıvrıla yürüyen bir şey gördü. Lezzetli bir yiyecek olduğuna karar verdi. Tam gagası ile yakalayacaktı ki kulağına bir ses geldi, durakladı. “Merhaba ben tırtılım.” Evet, bu ses tırtıldan geliyordu. Tırtıl tekrar konuştu: “Aman serçe, kuzum serçe yeme beni ne olur! Ben aslında bu ormandaki en sihirli hayvanım. Hem tırtılım hem de kelebek olacağım.” Minik serçe şaşırdı: “Ama nasıl olur? Ben bir kuşum ve hep kuş kalacağım. Kelebek ya da başka bir şey olamam.” dedi. Onların konuşmalarını duyan diğer yavru hayvanlar merakla yanlarına geldiler. Tırtıl bir kayanın üzerine çıkıp olanca sesiyle: “Size her şeyi anlatacağım, en çok da minik serçeyeeee!” diye bağırdı. Minik serçeye annesi birçok masal anlatmıştı ama hiçbiri bu kadar ilginç değildi doğrusu.

Tırtıl, yavru hayvanlara:

— Benim annem renkli bir kelebek, dedi.

— Aaaaaaaa!

— Rengârenk bir çiçeğe on iki minik yumurtacık bırakmış.

— Ooooo!

— Ben ve kardeşlerim büyüdük ve yumurtalarımızdan çıktık.

— Vuuuuu!

— Ormanda lezzetli yapraklarla besleniyoruz.

— Kardeşlerin nerede, diye sordu minik serçe.

— Şu dut ağacında kahvaltı yapıyorlar. Bugün çok işimiz var. Kendimize koza yani küçücük evler yapacağız.

— Sonraaaa?

— Üç hafta yani yirmi bir gün sonra gökkuşağı renklerinde on iki kelebek olacağız. Kırmızı, mavi, yeşil, mor, sarı kanatlarımızla uçacağız. Sen de bizimle uçabilirsin.

— Ama ben uçmayı bilmiyorum. Sadece kanat çırpıyorum.

— Eğer beni yemekten vazgeçersen sevgili minik serçe, bu macerayı görebilirsin. Sana uçmayı öğretirim.

Bütün yavru hayvanlar “Serçe tırtılı yeme, serçe tırtılı yeme!” diye bağırdılar. Elleriyle tempo tuttular. Serçe sevinçle kanatlarını açtı. Tırtıla sarıldı. Özür diledi.

Aradan günler geçti. Yavru hayvanlar ve minik serçe kozaların yavaş yavaş açılmasını beklediler. Rengârenk on iki kelebek uçmaya başladı. Bütün orman “Günaydın kelebekler!” diye bağırıyordu. Kelebekler, uçmayı öğrenen minik serçeyle birlikte havada süzülmeye başladılar. Minik serçe çok mutluydu. En güzel şarkılarını kelebeklere söyledi. Hep birlikte ormanı keşfe çıktılar.

YAZAN: Sabiha TEZCAN

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir