Toplumda Yaygın Olan Bazı Batıl İnançlar ve hurafeler nelerdir?

kara kedi

Toplumda Yaygın Olan Bazı Batıl İnançlar ve hurafeler nelerdir?

Hurafe, gerçekte aslı esası olmayan ve dinde varmış gibi kabul edilen inançlardır. Ayrıca dinin aslından olmayan bir şeyi ibadet diye yapmak, ondan sevap beklemek de hurafe sayılır. Batıl inanç ise hak din olan İslam’a sonradan ilave edilen, yalan, yanlış, akıl dışı söylentilere inanmak ve buna uygun davranmaktır. (İsmail Lütfi Çakan, Hurafeler ve Batıl İnanışlar, s. 31, 51, 63-65;)

Batıl inançların çoğu bilgisizlikten ve dinî konuların yanlış anlaşılıp yorumlanmasından kaynaklanır. Hurafeler ve batıl inançlar daha çok sağlık, din ve gelecek kaygısıyla ilgilidir. Özellikle insanların, gelecek hakkında bilgi edinme merakı ve gizemli olan şeylere ilgisi, batıl inançlara yönelmenin başlıca sebeplerindendir. Ayrıca dinî eğitimin yetersiz olmasının da bu tür inanışların yaygınlaşmasında önemli etkisi vardır. Bütün bunlara bir de başka din ve
kültürlerin efsaneleri eklenince toplumda birçok batıl inanç yaygınlaşmaya başlamıştır.

Toplumda yaygın batıl inanışlar nelerdir?

Ev süpürülürken süpürge birine dokunursa o kişi uyuz olur.

Falcılık yoluyla gelecekten haber vermek.

Gece tırnak kesilirse ömür kısalır.

İki bayram arasında nikâh kıymak uğursuzluktur.

Ruh çağırmak.

Sihir ve büyü yaparak bir şey elde etmeye çalışmak.

Türbelere çaput bağlandığında dilekler gerçekleşir.

Kara kedi uğursuzluk mudur?

Toplumumuzda yaygın olan ‘kara kedinin uğursuz olduğu’ inancı batıl inançlardan biridir.

kara kedi

“Sözlerin en güzeli Allah’ın kitabı; yolların en doğrusu Hz. Muhammed’in yoludur. İşlerin en kötü ve zararlısı, dinden olmadığı hâlde sonradan uydurulup dine eklenenlerdir. Böyle uydurulmuş her şey batıldır, her batıl inanç
ise kişiyi doğru yoldan çıkarır.” (Buharî, İ’tisam, 2; Edeb, 70.)

Nazar boncuğu batıl inanç mıdır?

Nazar boncuğu takmak toplumda en yaygın batıl inançlardır.

Nazar boncuğu

Bazı insanlar, ölen kişilerin ruhlarıyla iletişim kurulabileceğini iddia ederler veya onlarla iletişim kurduklarını söylerler. Bu iletişim yollarından biri olarak da ruh çağırma gibi batıl inançlara başvururlar.

İslam inancına göre ölmüş bir insanın ruhunun insanlarla bağlantı kurması mümkün değildir. Kur’an-ı Kerim’de öldükten sonra ruhların bir daha bu dünyaya dönemeyecekleri şöyle ifade edilmiştir: “Nihayet onlardan birine ölüm geldiği zaman der ki: ‘Rabb’im! beni geri gönder, belki terk ettiğim dünyada yararlı bir iş yaparım.’ Hayır, bu, onun
söylediği (boş) bir sözdür. Önlerinde dirilecekleri güne kadar (dönmelerine engel olan) bir perde vardır.” (Mü’minûn suresi, 99,100. ayetler.) Bu ayete göre öldükten sonra yeniden dirilme ancak ahirette gerçekleşecektir.

İnsanlar bilinmeyene karşı ilgi duyar ve bilinmeyenleri merak eder. Bu ilgi ve merak, falcılık, büyücülük gibi uğraşların toplumda yaygınlaşmasına neden olmuştur.

Falcılar, görünmez varlıklarla iletişim kurduklarını ve herkesin bilemeyeceği bazı bilgilere sahip olduklarını ileri sürmektedirler. Böylece insanların ilgi ve meraklarını istismar ederek haksız kazanç elde etmektedirler.

Falcıların söyledikleri doğru mu?

Bir gün Peygamberimize (s.a.v.) falcıların söylediklerinin bazılarının doğru çıktığı söylenince Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle cevap vermiştir: “Onların haberleri güvenilecek haberler değildir. Geçmişteki olaylara ilişkin sözleri, geleceğe de uyarlayarak yüzlerce yalanla aktarırlar.”
(Müslim, Selam, 123.)

Fal ve falcılık dinimizce hoş görülmemiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu durum şöyle ifade edilmiştir: “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları, şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Mâide suresi, 90. ayet.) Falcılık yoluyla geleceği bildiğini iddia etmek kadar fal baktırmak veya fala inanmak da dinimizce yasaklanmıştır.

Sihir ve büyü, tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek için çeşitli yöntemler kullanarak insanları aldatmaktır. Sihir ve büyünün gerçek dışı olduğu Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmiştir: “…Yaptıkları, sadece bir büyücü hilesidir. Büyücü, hangi amacı güderse gütsün, asla başarıya ulaşamaz.” (Tâ-Hâ suresi, 69. ayet.)

Sihir ve büyü ile uğraşanlar, insanları aldatarak haksız kazanç elde etmekte ve böylelikle onları sömürmektedirler. Peygamberimiz (s.a.v.) sihir ve büyücülükle uğraşmayı büyük günahlar arasında saymıştır. (Buharî, Vesaya, 23.) Kur’an-ı Kerim’de ise sihir yapanların ve büyücülerin ahirette cezalandırılacağı bildirilmiştir. (Bakara suresi, 102. ayet.)

Toplumumuzda ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü gibi pek çok batıl inanış yer almaktadır. Bu tür inanışlar, her yönüyle dinimizin temel inanç esaslarına aykırıdır.

Hurafelerden kurtulmak için neler yapabiliriz?

* Öncelikle hurafe ve batıl inançlar, İslam’ın tevhit inancına aykırıdır. Çünkü bu yöntemlerin temelinde Allah’tan (c.c.) başka varlıklardan yardım bekleme eğilimi vardır. Hâlbuki İslam inancına göre insanın görevi, kendi gücü alanında yapabileceği her türlü gayreti göstermektir. Bunun ötesinde, yardımı hiçbir aracı olmaksızın yalnızca Allah’tan (c.c.) beklemektir. (Fâtiha suresi, 5. ayet.)

* Dinimize göre geleceği sadece Allah (c.c.) bilir. Onun dışında hiçbir varlık gaybı ve geleceği bilemez. (En’âm suresi, 59. ayet.)

* Her şeyi tam olarak bilen ve gören sadece Allah’tır (c.c.). İnsanların ve diğer varlıkların ise görme ve bilme yetenekleri sınırlıdır.

* Dinimiz hastalıkların tıbbi yollarla tedavi edilmesini öğütlemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur: “Ey Allah’ın kulları, tedavi olu nuz; çünkü Allah, yarattığı her hastalık için mutlaka bir çare ve şifa da yaratmıştır.” (Buharî, Tıb, 1; Müslim, Tıb, 2; Ebu Davut, Tıb, 1.)

* Bu tür batıl inanışlarla insanların iyi niyetleri ve gizemli varlıklara karşı olan ilgisi istismar edilmekte ve duyguları sömürülmektedir.

* Hurafelerle insanlar aldatılarak bu yolla haksız kazanç elde edilmektedir.

* İnsanlar hayallerle aldatılarak gerçeklerden uzaklaştırılmaktadır. Böylelikle asılsız üzüntülere, karamsarlıklara ve insanlar arasında düşmanlığa sebep olunmaktadır.

Sihir ve büyü ile uğraşmak niçin büyük günahlardan sayılmıştır?

Bizler gaybı ve geleceği ancak Allah’ın bileceğini unutmamalıyız. Sadece Allah’tan (c.c.) yardım istemeliyiz. Gücümüzü aşan tehlikelerden ve kötülüklerden Allah’a (c.c.) sığınmalıyız. (Nâs suresi, 1-6. ayetler.) Her işimize Allah’ın (c.c.) adıyla başlamalıyız. Yaşamımızda temizliğimize özen göstererek dua ve ibadetlerimize devam etmeliyiz.

Yüce Allah’ın (c.c.) bizlere verdiği sağlık nimetini özenle korumalıyız. Hastalandığımız zaman mutlaka doktora başvurmalıyız. Cahil insanların, fal, sihir ve büyü gibi işlerle uğraşanların tuzağına düşmekten sakınmalıyız. Bu tür batıl inançlarla zamanımızı boşa harcamamalıyız. Geleceğimizi şansa ve kötü niyetli insanların eline bırakmamalıyız. Geleceğimizi, öğrenerek, düşünerek, araştırarak ve çalışarak hazırlamalıyız. Dinimizi temel kaynaklarından
doğru bir şekilde öğrenmeye çalışmalıyız.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir