Sigarayı bırakmanın kolay yolu nedir?

Sigarayı bırakmanın kolay yolu nedir?
Sigara size hiçbir şey kazandırmaz. Sigara içerken sigaraya bakıp kendinize neden sigara içtiğinizi sorun. Hoşunuza gitsin yada gitmesin bağımlı olduğunuza inandığınızı kabul edin. Bağımlı olduğunuzdan eminseniz sigarasız hiçbir zaman tamamen rahatlayamaz ya da konsantre olamazsınız.
Kaybedecek neyiniz var? sigarayı bırakmazsanız şimdikinden daha kötü bir duruma düşmeyeceksiniz. KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEY YOK, kazanacak o kadar çok şey var ki!
Sigarayı bırakmak zordur, neden mi?
Sigarayı bırakmak sorun değil. Her söndürdüğünüz sigarayla sigarayı bırakmış oluyorsunuz. Birinci gün size “artık sigara içmek istemiyorum” dedirtecek nedenler olabilir. Sigara içen herkes her gün bu tür nedenlerle karşılaşır ve bu nedenler insanları sigara içmemeye tahmininizden çok fazla zorlar. Asıl sorun ikinci, onuncu yada on birinci gündedir. Zayıf veya çakırkeyif ya da güçlü bir anınızda bir sigara içtiğiniz zaman işin içine uyuşturucu bağımlılığı girdiği için canınız ikinci bir sigara isteyecek ve böylece tekrar sigara içmeye başlamış olacaksınız.
Sağlığımıza verdiği zararın aslında bize sigarayı bıraktıracak bir etken olması gerekir. Aklımız: “Bırak artık aptal kafa” diyerek bir bakıma işimizi daha da güçleştirir. Örneğin sinirli veya heyecanlı olduğumuz zaman sigara içeriz. Sigara içen birine sigaranın kendisini öldüreceğini söylediğinizde ilk yapacağı şey bir sigara yakmak olur. İngiltere’nin ünlü kanser kliğini Royal Marsden Hospital’in önünde ülkedeki diğer kliniklerden çok daha fazla sigara tiryakisi beklemektedir.
Bizi sigarayı bırakmaya zorlayan nedenler bırakmayı aslında aşağıdaki iki unsurdan dolayı güçleştirir. Birincisi insanda özveride bulunma duygusu yaratmaları.
Sürekli o küçük dost, destek, günah yada keyif –yorumu kişiye kalmış- diye bildiğimiz nesneyi bırakmaya zorlanıyoruz. İkincisi insanı umursamazlığa itmeleri. Sigara içmemizin nedeni bırakmamızı gerektiren nedenlerden çok farklıdır. Asıl soru neden sigara içmek istediğimiz yada buna neden gereksinim duyduğumuzdur.
Sigarayı bırakmak için şu soruları soralım kendimize.
1. Sigara içmek bana ne veriyor?
2. Gerçekten zevk alıyor muyum?
3. Bu şeyleri yaşam boyunca ağzıma sokup kendimi zehirlemek ve bunun için bir servet harcamak zorunda mıyım?
Sigaranın size hiçbir şey vermediği kesin bir gerçektir. Çoğu tiryaki neden sigara içtiğine mantıklı bir açıklama getirmek gereğini duyar fakat yaptığı açıklama aldatmaca ve yanılgıdan ibarettir. Sigarayı bıraktığınızda aslında hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda olmadığınızı göreceksiniz. Hem bıraktığınız şeyin hiç bir şey olduğunu anlayacak hem de sigara içmeyen bir insan olarak bir sürü güzel ve olumlu şeylere kavuşacaksınız. Sağlık ve para bunların yalnızca ikisi.
Tütünün tutsaklığından kurtulup yaşamın tadını çıkarmak, sigarasız bir yaşamın daha anlamlı olması, sağlıklı olmak ve tasarruf edilen para sigarayı bırakmanın haklı nedenlerindendir.
Sigarayı bırakmak neden zor geliyor?
Kaygan bir çukurdan dışarıya çıkmaya çalışırsınız; tam yukarıya çıkıp gün ışığını görünce birden ayağınız kayar ve tekrar aşağı düşersiniz ya onun gibi bir şey. Sonunda yine bir sigara yakarsınız, tadı iğrenç gelir ve neden o sigarayı yakmak gereğini duyduğunuzu anlamaya çalışırsınız.
Bütün tiryakiler sigarayı bırakmaya can atarlar. En koyu tiryakiye bile “sigaraya başlamadan önceki zamana geri dönme şansınız olsaydı şimdiki aklınızla tekrar sigaraya başlar mıydınız?” diye sorduğunuzda “kesinlikle hayır” cevabını alırsınız. Sigaranın sağlığına zarar verdiğini kabul etmeyen, sosyal baskıya aldırmayan ve sigaraya para ayırabilen bir tiryakiye “çocuklarınızı sigara içmeye teşvik eder misiniz?” diye sorduğumuzda yine “kesinlikle hayır” cevabıyla karşılaşırsınız.
Bütün tiryakiler şeytani bir gücün etkisi altında olduklarının farkındadırlar. İlk zamanlar insan kendini “yakında bırakacağım, bugün değil ama yarın” düşüncesiyle avutur. Sonunda öyle bir noktaya gelir ki, ya iradesinin olmadığını yada sigaranın yaşamdan tat alabilmek için gerekli bir şey olduğunu düşünmeye başlar.
Mesele bırakmanın neden kolay olduğunu değil, neden “zor” olduğunu açıklamaktır. Aslında gerçek sorun insanların neden sigaraya başladıkları veya bir zamanlar dünya nüfusunun yüzde altmışından fazlasının neden sigara içtiği idi.
Sigara konusuna akıl sır ermez. Sigaraya başlamamızın tek nedeni binlerce insanın sigara içiyor olması. Oysa her biri başlamamış olmayı dilediklerini belirtip sigaranın para ve zaman kaybı olduğunu söylerler. Sigaradan zevk almadıklarına bir türlü inanamayız ve yetişkinlere özenti olarak başlayıp bağımlılık kazanana dek bir sürü çaba harcarız. Sonra yaşamımızın geri kalan bölümünü çocuklarımıza sigara içmemelerini söyleyerek, kendimizi ise bu alışkanlıktan kurtarmaya çalışarak geçiririz.
Yaşam boyu bu dert için bir servet harcarız. Günde ortalama yirmi tane sigara içen bir tiryaki sigara için yaşamı boyunca ne kadar para harcar bir hesaplayın, bu parayla ne yaparız? Pencereden dışarı atsak daha iyi olur. Oysa biz sistemli olarak ciğerlerimizi kansere yol açan bir katranla doldurmak ve damarlarımızı yavaş yavaş tıkayıp zehirlemek için kullanırız. Her geçen gün bedenimizin kas ve organlarını daha fazla oksijenden yoksun bırakır giderek iyicene uyuşuk oluruz. Kendimizi pislik içinde bir yaşama, kötü kokan nefese, sararmış dişlere, yanık izlerine, kirli kül üklere ve durmuş sigaranın o iğrenç kokusuna mahkum ederiz. Yaşamımızın yarısını ya toplumun bize sigara içmeyi yasakladığı yerlerde (hastaneler, okullar, otobüsler, tiyatrolar, kiliseler vs.) ya da sigarayı azaltmaya veya bırakmaya çalışırken yaşadığımız çaresizlik içerisinde geçiririz. Ne biçim bir hobi bu böyle? Yaparken keşke yapmasam dedirten yapmazken ise kendini özleten.
Toplumun insana yaşam boyu cüzzamlı bir hasta olarak bakmasına daha da kötüsü aslında akıllı, mantıklı bir kişinin ömür boyu aşağılanmasına yol açan etken sigaradır. İnsan farkında olmadan sigara paketinin üzerine ufacık yazılmış uyarıyı okuduğunda, sigara içmeyenlerden oluşan bir grubun içinde bulunduğunda yada kansere veya ağız kokusuna karşı bir kampanya sırasında kendisini yine aşağılanmış hisseder. Aklının bir köşesinde bu kara lekeler varken yaşamdan ne bekleyebilir? HİÇBİR ŞEY! Eğlence? Keyif? Rahatlama?
Asıl sorun tiryakilerin sigarayı bırakmakta neden bu kadar güçlük çektikleri değil insanların neden sigara içtiklerini bulmaktır.
Herhalde !İyi, güzel biliyoruz ama alışınca bırakmak zor geliyor” diyorsunuzdur. Peki ama bırakmak neden bu kadar zor ve neden sigara içmek zorundayız? Bazısı sigaranın eksikliğini şiddetli bir şekilde duymaktan korkar. Aslında nikotin eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar hafiftir ki birçok tiryaki uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark etmeden yaşayıp ölür.
Sigara pis ve iğrenç bir şeydir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara tiryakileri hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur. Neden mi? Zevk aldığımız başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız.
Bazısı nedenleri psikolojinin derinliğine inip Freud sendromu veya anne kucağındaki bebeklik döneminde arar. Aslında durum tam tersidir. Sigara içmeye başlamamızın asıl nedeni yetişkin ve olgun olduğumuzu göstermek istememizdir. Herkesin önünde ağzımızda bir emzikle otursak utancımızdan ölürüz. Bazısı burun deliklerinden duman yada ateş çıkarmanın tam tersine maço izlenimi verdiğini düşünür. Bu düşüncenin de aslı yoktur, çünkü kulak deliğinde yanan bir sigara komik olurdu. Kansere yol açan katran maddelerini ciğerlere doldurmak ise daha da komiktir. Bazısı el alışkanlığı, bazısı ağız alışkanlığı der. Öyleyse sigarayı neden yakarlar? Dumanın ciğerlere inerken verdiği duygu derler. Ne kadar iğrenç duygudur, adına tıkanmak derler. Birçok kişi sigara içmenin can sıkıntısını geçirdiğini savunur. Bu da bir yanılgıdır, çünkü can sıkıntısı beynin bir ürünüdür.
İğrenç bir tadı olan, bizi ölüme sürükleyen bir servete mal olan, aslında bırakmak için can attığımız ve istesek bir anda keserek kurtulabileceğimiz bu pis ve tiksindirici alışkanlığa neden bu denli bağlıyız? Bırakmak neden bu kadar zor geliyor? Oysa hiç zor değil, bilakis çok basit. Sigara içmenin gerçek nedenlerini anlar anlamaz kolayca bırakacaksınız.
Sigara kadar sinsi ve kurnaz bir tuzak yoktur. Akıl almayacak kadar zekice düşünülmüştür. Bizi başlangıçta bu tuzağa düşüren, tuzağın içindeki binlerce yetişkindir. Bize sigaranın dünyanın parasına mal olan, ölüme yol açan pis, iğrenç bir alışkanlık olduğunu söylemelerine rağmen biz hiçbir keyfi olmadığına inanamayız. Sigara alışkanlığının acıklı yanlarından biri de alışana kadar birçok uğraş vermemizdir.
Yemi, peyniri olmayan tek tuzak sigaradır. İnsanı hedefine ulaşmaktan alıkoyan tek uyuşturucu sigaradır. Genç erkekler sert bir izlenim bırakmaya, özenerek başlarlar. ilk sigaranın verdiği duygu; insan içine çekmeye cesaret edemez ve çok içtiğinde önce baş dönmesi sonra mide bulantısından yakınır. O anda yapmak istediği tek şey diğerlerinden ayrılıp o pis sigaraları atmak olur. Kızlar deneyimli, modern genç kadın olma amacındadırlar. Sigaralarını içerken ne kadar komik olduklarını hepimiz görmüşüzdür. Erkekler sert, kızlar da deneyimli ve modern görünmeyi öğrendikten sonra sigaraya hiç başlamamış olmayı dilerler. Böylece yaşamımız boyunca neden sigara içtiğimizi açıklamaya çalışır. Çocuklarımızı bu tuzağa karşı uyarır ve ara sıra kendimiz bırakmaya çalışırız.
Tuzak öyle ayarlanmıştır ki sigarayı ancak sağlık ve para sorunu olduğunda yada cüzamlı muamelesi görmekten rahatsızlık duyduğumuz stresli, sıkıntılı anlarda bırakmaya çalışırız. Bırakır bırakmaz da o korkunç sigara özlemi sıkıntımız artar çünkü stres anında rahatlamak için kullandığımız eski arkadaşımız artık yoktur yanımızda.
Birkaç gün eziyet çektikten sonra yanlış bir zaman seçtiğimize karar verir daha az stresli bir anı beklemeye başlarız. O an geldiğinde ise bırakma nedenimiz ortadan kalkmış olur. Tabii o an hiç gelmez çünkü kendimizi yaşamımızın giderek daha stresli olduğuna inandırmışızdır bir kere. Anne babamızın korumasından çıktığımızda yaşamımızın doğal akışı ev kurmak, borçlar, çocuk, daha fazla sorumluluk isteyen görevler vs. Olur. Bu da bir yanılgıdır. Aslında yaşamımızın en stresli dönemleri çocukluğun ilk yılları ve ergenlik dönemidir. Biz genellikle sorumluluğu stresle karıştırırız. Sigara içenlerin yaşamları otomatik olarak daha çok stres doludur. Çünkü tütün toplumun ileri sürdüğü gibi bizi rahatlatmak yada sıkıntılarımızı hafifletmek yerine tam tersine daha sinirli ve gergin olmamıza neden olur.
Sigarayı bırakan tiryakiler bile bir çoğu yaşamlarında bir veya birden daha çok kez denerler ve gayet mutlu bir yaşam sürerken birdenbire tekrar bağımlılık kazanırlar. Bu sigara konusu büyük bir labirente dönüşmeye benzer. Girer girmez kafamız dumanlanır, aklımız karışır ve yaşamımızın geri kalan kısmını kurtulmaya çalışarak geçiririz. Bir çoğumuz başarırız fakat bir süre sonra tekrar aynı tuzağa düşeriz.
Sigara Rubik küpü gibi çözülmesi neredeyse olanaksız karışık ve büyüleyici bir bilmeceye benzer. Fakat bütün karmaşık sabır oyunları gibi cevabı bilindiğinde çözümü çok kolaydır.
Neden hâlâ sigara içiyorsunuz?
Hepimiz sosyal baskı, sosyal zorunluluk gibi saçma sapan nedenler yüzünden sigaraya başlıyoruz. Fakat bağımlılık kazandığımızı fark ettiğimizde neden hâlâ sigara içmeye devam ediyoruz?
Sigara içenlerin çoğu neden sigara içtiğini bilmez. Gerçek nedeni bilselerdi sigarayı bırakırlardı.
Sigara içen herkes kalbinin derinliklerinde bağımlılık kazanmadan önce sigara içmeye gerek duymadığını bilir. Birçok tiryaki ilk sigarasının tadının ne kadar iğrenç olduğunu ve bağımlılık kazanabilmek için ne denli çaba harcadığını hâlâ anımsar.
Tiryakiler sağlık konusunda çok büyük risk aldıklarını ve sigara için ömür boyu bir servet harcadıklarını bilirler. Bu yüzden alışkanlıklarını haklı çıkarmak için mantıklı bir açıklama yapmak gereksinimi duyarlar.
Tiryakilerin sigara içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni nikotin bağımlılığı ve inandırılan aldatmaca faktörlerinin kurnazca bileşimidir.
Nikotin bağımlılığı nedir?
Tütünün içindeki renksiz yağlı bileşim nikotin bizi sigaraya bağlayan uyuşturucudur. İnsanlığın bildiği uyuşturucuların hepsinden daha fazla bağımlılık sağlar; bazen tek bir sigara bile bağımlılık için yeterli olur.
Sigaradan çekilen her nefes ciğerlerden beyne ufak bir doz nikotin taşır ve bu doz etkisini bir eroinmanın damarlarına sıktığı eroinden daha çabuk gösterir. İnsan bir sigaradan ortalama olarak yirmi nefes çekerse bir tek sigaradan yirmi doz uyuşturucu almış olur. Nikotin etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucudur ve kandaki nikotin miktarı sigara içtikten yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar.
Sigaramızı söndürür söndürmez nikotin hızla vücudumuzu terk etmeye başlar ve canımız tekrar sigara istemeye başlar. Bu noktada tiryakilerin sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu konusunda düştükleri yaygın yanılgıyı düzeltmek istiyorum. Tiryakiler sigaranın eksikliğinin yarattığı özlemin sigarayı bırakmaya çalışırken yada zorlanırken yaşanan o korkunç sarsıntı olduğunu sanırlar. Aslında bu özlem duygusu öncelikle ruhsal bir şeydir, tiryaki zevk yada destek diye bildiği şeyden yoksun kaldığını düşünür.
Nikotin eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar zayıftır ki çoğu tiryaki uyuşturucu bağımlısı olduğun fark etmeden yaşar ve ölür. “Nikotin bağımlısı” dediğimizde alışkanlığa “daha yeni” başladığımızı düşünürüz. Çoğu tiryakinin uyuşturucudan ödü kopar, oysa kendileri uyuşturucunun bağımlısıdır. Gerçi bırakılması kolay bir uyuşturucu fakat insan önce bağımlı olduğunu kabul etmek zorundadır.
Nikotini kesmek hiçbir fiziksel ağrı vermez. Yalnızca bir şeyin eksildiğini anımsatan boş, huzursuz bir duygu belirir. Bu yüzden birçok tiryaki sigaranın ellerle bir ilgisi olduğunu sanır. Bu huzursuz duygu uzun sürerse tiryaki sinirli, gergin, güvensiz ve hassas olur. Bu NİKOTİN zehrine duyulan açlıktır. Bir sigara yaktıktan yedi saniye sonra vücuda taze nikotin girer ve özlem sona erer; böylece sigaranın tiryakiye verdiği rahatlama ve güven duygusu sağlanmış olur.
Sigaraya başladığımız ilk günlerde sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu ile sigaranın verdiği rahatlama duygusu o kadar hafiftir ki varlıklarını fark etmeyiz bile. Düzenli olarak sigara içmeye başladığımızda ya sigaradan tat almaya başladığımızı yada alışkanlık edindiğimizi sanırız. Aslında bağımlılık kazanmış oluruz. Biz fark etmesek de o küçük nikotin canavarı kanımıza girmiştir ve artık zaman zaman onu beslememiz gerekir. Tiryakilerin hepsi hiç gereği olmadığı halde saçma sapan nedenlerden dolayı sigaraya başlar. Az sigara da içsek çok sigara da içsek devam etmemizin tek nedeni o küçük canavarı beklemektir.
Sigara konusu bir dizi bilmecedir. Bütün tiryakiler aslında bir şeytanın tuzağına düştüklerinin farkındadırlar. Sigara içmenin en üzücü yanı insanın bağımlılık kazanmadan önce sahip olduğu iç huzura ve öz güvene bundan böyle ancak sigara sayesinde kavuşmasıdır. Hani komşumuzun alarmı bütün gün çalar ve bunun gibi küçük bir şey sizi bir süre rahatsız eder, sonra birdenbire ses kesilir. Huzur dolu bir duygu kaplar içinizi. Fakat bu huzur gerçek anlamda bir huzur değil yalnızca rahatsızlığın sona ermesidir.
Nikotinin hapsine girmeden önce fiziksel açıdan hiçbir eksiğimiz yoktur. Derken vücudumuza nikotin vermeye başlarız. Her sigara söndürüşümüzde nikotinin etkisi kaybolur ve bedenimiz bir eksiklik duyar –bu fiziksel bir ağrı değil beynin yarattığı bir yoksunluk duygusudur. Biz bu duygunun farkına bile varmazken o bedenimizi damlayan bir musluk gibi yavaş yavaş doldurur. Mantığımız bunu anlayamaz, anlamak zorunda da değildir. Bildiğimiz tek şey bir sigara istediğimizdir, sigarayı yaktığımızda açlığımız gider ve kendimizi o an için hoşnut ve güvenli hissederiz –sigaraya başlamadan önceki gibi. Fakat bu doyum geçicidir, çünkü artık açlığımızı gidermek için vücudumuza sürekli nikotin vermek zorundayız. Bir sigarayı bitirir bitirmez açlık yeniden başlar ve kısır döngü devam eder. Kırmadığınız taktirde bu kısır döngü yaşam boyu sürer.
Sigara içmek dar ayakkabı giymeye benzer, çıkardığınızda rahatlarsınız. Bir tiryakinin olayların nasıl geliştiğini anlamamasının öncelikle üç nedeni var.
1. Bedeninde fark edilebilir bir ağrı yoktur. O yalnızca bir duygudur.
2. Her şey tersten yürür. Uyuşturuculardan kurtulmak bu yüzden çok zordur. İnsan sigara içmediği zaman o usandırıcı duyguyu yaşar ve sigarayı suçlamaz. Bir sigara yakar yakmaz rahatlar. Bu yüzden sigaranın ona zevk verdiği yada destek olduğu yanılgısına düşer.
3. Yaşamı boyunca beynine bir sürü asılsız düşünce işlenir. Sigaraya başlamadan önce hiçbir şeyi eksik olmadığı halde zor bir öğrenme sürecinden sonra sigaranın insana zevk ve güven verdiğine inanmaya başlamasına şaşırmaz. Neden sorgulasın ki? O artık en mutlu tiryakiler topluluğuna girmiştir.
Sigara hakkında bazı yanılgılar vardır. Sigara içmek alışkanlık değildir. Yaşamımızda her türlü alışkanlığımız olur, bazıları çok da eğlencelidir. Fakat iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan, pis ve tiksindirici bulduğumuz ve zaten kurtulmak istediğimiz bir alışkanlığı kolaylıkla bırakmamız gerekirken neden bu kadar zorlanırız? Çünkü bu bir alışkanlık değil, bir uyuşturucu bağımlılığıdır. Bununla başa çıkmasını öğrenmemiz gerekir. Daha nasıl olduğunu anlayamadan yalnızca düzenli olarak sigara almakla kalmaz aynı zamanda sigaraya gereksinim de duymaya başlarız.
Sigaramız olmadığında paniğe kapılır, giderek daha fazla sigara içeriz. Sigarayı artırmamızın nedeni vücudun her uyuşturucuda olduğu gibi nikotinin etkisine bağışıklık kazanması ve sonuç olarak giderek daha fazla nikotine gereksinim duymamızdır. Kısa bir süre sonra sigara doğurduğu açlık duygusunu tam anlamıyla dindirememeye başlar; öyle ki bir sigara yaktıktan sonra kendimizi bir an öncesine göre daha iyi hissetmemize rağmen sigara içerken bile içmeyen bir kişiden daha sinirli ve gerginizdir. Bu dar ayakkabı giymekten daha da komiktir, çünkü ağrının bir kısmı ayakkabı çıktıktan sonra bile sürer.
Aslında durum daha da kötüdür, çünkü nikotin vücuttan çok çabuk –sigara biter bitmez- çıkar. İnsanların sıkıntılı anlarda bir sigarayı söndürüp öbürünü yakmalarının nedeni budur işte. Sigara içmek alışkanlık değildir. Tiryakilerin sigara içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni içlerindeki küçük canavardır. Onu sürekli beslemek zorundadırlar. Tiryaki bu anı dört durumdan biri ya da bunların bir araya gelmesi anında kendisi seçer. Bu dört durum şunlardır:
CAN SIKINTISI / KONSANTRASYON – İki büyük Çelişki
STRES / RAHATLAMA – İki büyük çelişki.
Aslında sigara ne can sıkıntısı veya stresi geçirir nede konsantrasyonu veya rahatlamamızı sağlar. Bunların hepsi aldatmacadır.
Nikotin yalnızca bir uyuşturucu değil aynı zamanda sineklerin yok edilmesinde kullanılan etkisi çok güçlü bir zehirdir, araştırabilirsiniz. Bir sigaranın içerdiği nikotin miktarı doğrudan doğruya DAMARLARINIZA VERİLDİĞİNDE ÖLÜRSÜNÜZ. Tütün aynı zamanda karbonmonoksit dahil başka birçok zehir de içerir.
İnsan vücudu yeryüzündeki en karmaşık şeydir. Amipler ve solucanlar dahil hiçbir canlı türü besinle zehir arasındaki farkı bilmeden yaşayamaz. Binlerce yıldır devam eden doğal bir gelişme sürecinde insan vücudu ve beyni yemekle zehir arasında ayrım yapacak teknikler ve zehri dışarıya atacak yöntemler bulmuştur.
Bağımlılık kazanmadan önce kimse tütünün kokusundan ve tadından hoşlanmaz. Bir çocuğun yada hayvanın yüzüne tütün dumanı üflediğinizde öksürmeye ve tükürmeye başladığını görürsünüz.
İlk sigaramızı içtiğimizde içimize çektiğimiz duman öksürmemize neden olur. Çok içersek başımız dönmeye başlar ve kendimizi iyi hissetmemeye başlarız. VÜCUDUMUZ BİZE BU YOLLAR “BANA ZEHİR VERİYORSUN YAPMA” der. İşte tiryaki olup olmama kararı bu noktada alınır. Sigaraya genellikle fiziksel ve ruhsal bakımdan zayıf insanların başladığı doğru değildir. İlk sigaralarından nefret edenler çok şanslıdır, ciğerleri dumanla başa çıkamayanların yada bu zor öğrenme sürecini, dumanı öksürmeden içine çekmeyi öğrenmeyi göze alamayanların yaşamları kurtulmuş olur.
Birçok tiryaki tütünün tadını ve kokusunu gerçekten sevdiğini sanır. Bu bir yanılgıdır. Sigara içmeyi öğrendiğimizde nikotin alabilmek için vücudumuza kötü kokuya ve kötü tada karşı duyarsız olmayı öğretiriz, tıpkı kendilerine şırınga yapmaktan hoşlandığını sanan eroinmanlar gibi. Eroin eksikliğinin yarattığı kriz oldukça şiddetlidir ve eroinmanların zevk aldıkları tek şey bu krizin dinmesidir. Tiryaki nikotinine kavuşabilmek için kötü tat ve kötü kokuyu aklından çıkarır.
Tütünün tadından ve kokusundan zevk aldığı için sigara içtiğine inanan bir tiryakiye “hep içtiğiniz marka yerine hiç sevmediğiniz bir marka sigara bulduğunuzda sigarayı bırakır mısınız?” diye sorun. Asla. Tiryakiler hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler; sarma sigara, mentollü sigara, puro yada pipo hiç fark etmez. Başlangıçta tadı iğrenç gelse de biraz inatla onları içmesini de öğrenirler. Tiryakiler soğuk algınlığına, gribe, boğaz ağrısına, bronşite veya amfizeme rağmen sigara içmeye kalkışırlar. Bunun zevkle bir ilgisi yoktur. Eğer olsaydı kimse birden fazla sigara içmezdi.
Sigarayı bırakmış binlerce kişi doktorların verdiği o iğrenç nikotinli sakızlara bağımlıdırlar, bir çoğu hala sigara içtiği halde. Bazı tiryakiler uyuşturucu bağımlısı olduklarını öğrendiklerinde paniğe kapılırlar, bu durumun bırakmalarını daha da zorlaştıracağını sanırlar. Aslında gerçek durum iki nedenden dolayı o kadar kötü değildir:
1. Sigaranın dezavantajlarının avantajlarından çok daha fazla olduğunu bilmemize rağmen bir çoğumuzun sigara içmeye devam etmesinin nedeni sigaranın bize gerçekten zevk verdiğine yada bir şekilde yardımcı olduğuna inanmamızdır. Sigarayı bırakırsak bir boşluk doğacağını ve yaşamımızın belirli kesimlerinin bir daha eskisi gibi olamayacağını sanırız. Bu bir yanılgıdır. Gerçek, sigaranın bize hiçbir şey vermediğidir; bizden alır götürür ve ancak kısmen geri verir, bu da yanılgıyı doğurur.
2. Nikotin çok kısa süre içinde bağımlılık kazanılması açısından dünyanın en güçlü uyuşturucusu olarak bilinse de bağımlılık derecesi o denli güçlü değildir. Etkisini çok çabuk yarattığından yalnızca üç hafta gibi kısa bir süre içinde vücut nikotini atar ve nikotinin eksikliğini beden o kadar az duyar ki, birçok tiryaki farkında bile olmadan geçirir.
Bir sürü tiryaki sigarayı bırakmakta neden o denli zorlanıyor, aylarca eziyet çekiyor ve yaşamının geri kalan bölümünde ara sıra hâlâ sigara özlemi duyuyor?
Çoğu tiryaki bütün bir geceyi sigara özlemi yüzünden uyanmadan sigarasız geçirir. Birçok tiryaki ilk sigarasını yakmadan önce yatak odasından çıkmış olur, birçoğu önce kahvaltı eder, birçoğu ise önce iş yerine gitmeyi bekler. On saat boyunca rahatlıkla sigarasız kalabilir, fakat gündüz on saat sigara içmese deliye döner. Birçok tiryaki yeni aldığı arabasında sigara içmez. Birçoğu tiyatroya, süpermarkete, kiliseye vs. Gider ve oralarda sigara içememek onları hiç rahatsız etmez. Metroda bile şimdiye kadar bu yüzden ayaklanma çıkmadı. Tiryakiler sigara içmelere kısıtlandığında neredeyse sevinirler.
Birçok tiryaki sigara içmeyenlerin evlerinde ya da onlarla beraberken büyük bir sıkıntı çekmeden sigarayı unutabilir. Aslında tiryakilerin çoğu fazla eziyet çekmeden uzun süre sigarasız kalabilir. Ara sıra sigara içen binlerce kişi uzun süre sigarasız kalabilir ama aslında ardı ardına sigara içenler kadar bağımlıdırlar.
Sigaranın kötü etkilerinin abartıldığını sanmayın. Abartı değil tam tersine az bile anlatılıyor. Fakat o “beş dakika kuralı” belli ki kaba bir tahmin ve ancak ölümcül bir hastalığa yakalandığınızda yada atardamarlarınızı kalbiniz duruncaya dek doldurduğunuzda geçerli olabilir. Aslında “pislik” bedeninizi hiçbir zaman tam anlamıyla terk etmez. Etrafta sigara içenler olduğunda sigara içmeyenler de havadaki pislikten nasiplerini alırlar. Yine de insan vücudu olağanüstü bir makinedir ve çaresiz bir hastalığa yakalanmadıysa kendi kendini tedavi edecek büyük bir güce sahiptir. Şimdi bırakırsanız vücudunuz birkaç hafta içinde sanki hiç sigara içmemişsiniz gibi dinç olur.
“Sigarayı bırakmak için çok geç” diye bir şey yoktur. Ben elli, altmış yaşına gelmiş birçok tiryakiye yardımcı oldum, bazıları yetmişinde sekseninde bile vardı. Bir süre önce kliniğe doksan bir yaşındaki bir kadınla altmış beş yaşındaki oğlu geldiler. Kadına neden sigarayı bırakmaya karar verdiğini sorduğumda “oğluma örnek olmak için” dedi.
Sigaranın verdiği zarar arttıkça bıraktıktan sonra yaşayacağınız rahatlama da artar. Sonunda sigarayı bıraktığımda içtiğim sigara sayısı birdenbire yüzden SIFIRA düştüğü halde sigarayı hiç aramadım. Sigarasızlığa alışma zamanından bile zevk aldım. Fakat önemli olan yıllardır inandırıldığımız aldatmacaların izlerini silmektir.
İnandırıldığımız Aldatmacalar Ve İrade Dışı Hareket
Çocukluğumuzdan beri her gün sigaranın bizi rahatlattığına, bize cesaret ve güven verdiğine ve dünyadaki en değerli şeyin sigara olduğuna dair mesajlar alırız. Abarttığımı mı sanıyorsunuz? Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son arzuları bir sigaradır. Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de “uyuyan partnerimiz” mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli şey, en son düşüncem ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir.” Bütün savaş filmlerinde yaralılara bir sigara verilir.
Kanserin tehlikesi, kesilmiş bacaklar, kötü kokan nefes vs. Bunların hiçbiri sigara içenleri sigaradan vazgeçirtemiyor. Mantıklı düşünürsek vazgeçirtmesi gerekir, ama vazgeçirtemiyor. Gençleri sigaraya başlamaktan bile alıkoyamıyor.
Aslında değişen hiçbir şey yok. Tuzak dün ne idiyse bugün de o. Sigaraya karşı olan bütün kampanyalar bir tek aklımızın daha da fazla karışmasına yarıyor. Sizi içindeki şeyleri içmeye iten o şirin parlak paketlerin üzerinde bile uyarı yazısı var. Hangi tiryaki okuyor ki o yazıyı, nerede kaldı o yazıdan sonuçlar çıkarmak.
Bu beyin yıkama olayında en etkili etken tiryakilerin kendileridir. Sigara içen insanların zayıf iradeli ve zayıf bedenli kişiler oldukları doğru değildir. O zehirle başa çıkmak için iyi bir kondisyon gerekir. Tiryakiler sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ısrarla ortaya koyan istatistikleri bu yüzden görmezlikten gelirler. Herkesin günde iki paket sigara içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve seksen yaşına gelmiş bir amcası vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerce tiryakiyi ya da o amcanın sigara içmeseydi hala yaşayacağını aklına bile getirmez.
Çoğunlukla serbest çalışan, yönetim pozisyonlarında bulunan yada doktor, avukat, polis, öğretmen, hemşire, sekreter gibi belli bir eğitim gerektiren mesleklerde çalışan diğer bir deyişle yaşamları stres dolu kişilerdir. Tiryakilerin düştüğü en büyük yanılgı sigaranın stresi hafiflettiğidir. Bu yüzden sigara sorumluluk sahibi olan ve stresli bir yaşam süren aynı zamanda hayranlık duyulan ve taklit edilen dominant insan tipi ile sık sık bağdaştırılır. Can sıkıntısı sigara içmenin ikinci nedeni olarak bilindiğinden bağımlılığın yaygın olduğu bir başka grup da tekdüze iş yapan kişilerdir.
Korkarım sigaranın can sıkıntısını geçirdiği düşüncesi de bir yanılgıdır. Beynimize işlenen aldatmacaların boyutları inanılmayacak kadar büyüktür. Toplumumuz eroin bağımlılığını dışlar oysa yılda eroinden ölenlerin sayısı yüzü bulmaz.
Fakat nikotin adında başka bir uyuşturucu vardır ki, yüzde altmışından fazlamız yaşamında bir kez bağımlılık kazanır ve çoğu, yaşamının sonuna dek bu yüzden çok para harcar. İnsanlar harçlıklarının büyük bir kısmını sigaraya harcarlar ve sigara her yıl binlerce kişinin yaşamını mahveder. Batı toplumunda trafik kazaları, yangınlar dahil bir numaralı ölüm nedeni sigaradır.
Bir servete mal olan ve bizi gerçekten öldüren bir uyuşturucu bir süre öncesine kadar hiçbir sakıncası olmayan sosyal bir davranış olarak değerlendirilirken şimdi eroini neden büyük bir dert olarak görüyoruz? Son yıllarda genel kanı biraz değişti ve sigara içmek sağlığa zarar verebilen biraz anti sosyal bir alışkanlık olarak nitelendirilmeye başladı. Fakat hâlâ her bakkalda, büfede yaldızlı paketler içinde yasal olarak satılmaya devam ediyor. Bunda en çok çıkarı olan devlettir. Sigara içenlerden trilyonlarca tütün vergisi alınıyor ve tütün endüstrisi yalnızca reklam için yılda yüzlerce milyar harcıyor.
Bir galeride elden düşme bir araba alırken galeri sahibini nezaketle dinler ama söylediklerinin bir kelimesine bile inanmazsınız ya, aynı şekilde sigara konusunda beynimize işledikleri bu boş düşüncelere de tepki göstermeniz gerekir.
Öncelikle o parlak yüzlü paketlerin içine bir bakın da orada ne kadar pislik ve zehir gizli bir görün. Kristal küllükleri veya altın çakmaklar yada kandırılmış milyonlarca kişi yüzünden aklınızın karıştırılmasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları yöneltin:
Ben niye sigara içiyorum ki?
Gerçekten içmek zorunda mıyım?
HAYIR, TABİİ Kİ İÇMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ. Beynimize işlenmiş asılsız inançların açıklamakta en çok güçlük çektiğim yanı diğer her bakımdan mantıklı, akıllı bir kişinin bağımlılığı yüzünden nasıl bu denli aptallık etmesidir. Hiç istemeyerek itiraf etmeliyim ki alışkanlıklarından vazgeçmelerinde yardımcı olduğum binlerce kişinin içinde en aptalı bendim.
Günde bazen yüz tane sigara içiyordum. Babam da koyu bir tiryakiydi. Boylu poslu bir adamdı ve tam gençlik yıllarında sigara yüzünden durulmuştu. Küçücük bir çocukken onu öksürür ve balgam tükürürken izlediğimi anımsıyorum. Görüyordum ki o da halinden memnun değildi. Kötü bir ruh tarafından ele geçirilmiş olduğunu düşünürdüm. Anneme “sakın hiçbir zaman sigara içmeme izin verme” dediğimi hâlâ anımsıyorum.
On beş yaşımdayken spor hastasıydım. Bütün hayatım spordu ve kendine güvenen yaşam dolu bir insandım. Bana o zamanlar biri bir gün, günde yüz tane sigara içeceğimi söyleseydi, bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği üzerine ömür boyu kazanacağım maaşımla bahse girerdim.
Kırk yaşıma geldiğimde fiziksel ve ruhsal açıdan sigaranın esiri olmuştum. Artık hiçbir fiziksel hareketi yada düşünsel olayı bir sigara yakmadan yapamıyordum. Birçok tiryaki bir stres halinde hemen sigaraya uzanıyor, örneğin telefon çaldığında yada toplum içinde hareket etmek zorunda kaldığında. Ben artık sigara yakmadan ne televizyonun kanalını nede bir ampulü değiştirebiliyordum.
Sigaranın beni öldürdüğünü biliyordum. Bu konuda kendimi aldatmam olanaksızdı. Ama ruhsal açıdan beni ne hale getirdiğini nasıl oldu da anlayamadım bilmiyorum. Oysa o kadar belliydi ki, burnumun dibindeydi. İşin en gülünç tarafıysa birçok tiryakinin bir süre sigaranın bir keyif olduğuna inanmasıdır. Ben bu yanılgıya hiç düşmedim. Benim inancıma göre sinirlerime iyi geliyor ve konsantrasyonumu artırıyordu. Artık sigara içmiyorum ve yaşamımın bir dönemini sigara içerek geçirdiğime inanamıyorum. Bu sanki bir kabustan uyanmak gibi bir şey –hem de ne kabus! Nikotin insanın tat ve koku duyularını da değiştiren bir uyuşturucudur. Sigaranın en kötü yanı sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla gelebilecek her tür açıklamayı arar.
Başarısızlıkla sona eren bir sigarayı bırakma girişiminden sonra zararının daha az olduğuna inandığım için pipoya geçişimi anımsıyorum. Pipo tütünlerinin bazıları gerçekten iğrençtir. Kokusu gayet hoş olabilir ama içimi bir felakettir. Dilimin ucunun üç ay boyunca yara olduğunu anımsıyorum. Piponun ucunda, alt kısımda kahverengi bir su birikir. İnsan yanlışlıkla pipoyu eğdiğinde daha farkına varmadan o pis suyu yutuverir ve içinden kusmak gelir.
Pipo içmeyi öğrenmem tam üç ay sürdü. Yalnız anlamadığım şey bu üç ay içinde neden bir gün oturup da kendime bu işkenceyi niye yaptığımı sormamamdır. Pipo içmeyi öğrenen bir sigara tiryakisi dünyanın en mutlu insanı olur. Bir çoğu pipoyu tadını sevdiği için içtiğini sanır. Daha önce piposuz gayet mutlu bir şekilde yaşarken bu zevki öğrenmek için neden bu kadar eziyet çekerler acaba? Çünkü nikotine bağımlılık kazanır kazanmaz beynimize işlenmiş boş inançların etkisi iki katına çıkar. İnsan bilinçaltından küçük canavarın beslenmesi gerektiğini bilir ve diğer her şeyi aklından çıkarır. Daha önce belirttiğim gibi insanların sigara içmeye devam etmelerinin nedeni vücuttaki nikotin miktarı azalır azalmaz ortaya çıkan yoksunluk ve güvensizlik duygusundan korkmalarıdır. Bu korkunun farkında değilseniz korkunuz yok demek değildir.
Bir kedi için önemli olan oturduğu yerin sıcak olmasıdır, yerin altındaki kalorifer borularının nerelerden geçtiğini bilmesi gerekmez, siz de aynı şekilde bu mekanizmayı anlamak zorunda değilsiniz. Sigarayı bırakmamızı güçleştiren ana unsur beynimize işlenmiş asılsız inançlardır. İçinde büyüdüğümüz toplumun beynimize işlediği bu inançlara bir de bağımlılığımızın yarattığı diğer boş inançlar fakat en önemlisi arkadaşlarımız ve yakınlarımızın beynimizi yıkayarak inanmamızı sağladıkları aldatmacalar eklenir.
Sigaraya başlamamızın tek nedeni sigara içen diğer insanlardır. İçmezsek bir şeyden yoksun kaldığımızı sanırız. Alışmak için o kadar zahmet çektikten sonra o yoksun kalınan şeyin ne olduğunu kimse bilmez. Ne zaman sigara içen bir insan görsek “bu işte kesin bir şey olmalı, yoksa içmezdi” diye düşünürüz. Sigarayı bıraktığımız zaman bile bir parti yada toplantıda sigarasını yakan birini görünce içimizi bir yoksunluk duygusu kaplar “o kendini güvenli hissediyor, yakıveriyor bir tane” diye kıskanırken sigaraya yeniden başlayıveririz.
Bu aldatmacaların etkisini hafife almamamız gerekir. Savaş sonrası radyoda yayınlanan Paul Tample adındaki polisiye diziyi anımsıyorum. Çok sevilen bir diziydi. Bir bölümünde “ot” diye de bilinen haşhaş bağımlılığı konu edilmişti. Kötü adamlar sigaraların içine gizlice ot koyup satıyorlardı. Bu sigaraların kimseye bir zararı olmadı. İnsanlar bağımlı oldular ve sigaralardan almaya devam ettiler. (Seanslarımda yüzlerce kişi yaşamlarında bir kez haşhaş içmeyi denediklerini itiraf etti. Fakat hiçbiri bağımlı olmamış.) Ben o programı dinlerken yedi yaşımdaydım. Bu benim uyuşturucu bağımlılığı konusunda edindiğim ilk bilgiydi. Bağımlılık, zorunlu olarak uyuşturucu almaya devam etmek düşüncesi beni o kadar dehşete düşürmüştü ki bugün haşhaşın bağımlılık yaratmadığından neredeyse emin olmama karşın haşhaşlı bir sigara içmeye dünyada cesaret edemem. Uyuşturucudan bu denli korkarken bağımlılık yaratmakta bir numaralı uyuşturucunun esiri olmam ne büyük bir çelişkidir. Paul Temple beni keşke sigaraya karşı uyarmış olsaydı! Kırk yıl sonra insanlık kanser araştırmalarına milyarlar harcarken sağlıklı gençleri iğrenç sigaraya itmek için trilyonlar harcanıyor ve bu işte en büyük kâr devlet kasalarına giriyor!
Beynimize işlenmiş o asılsız inançları aklımızdan çıkarmak üzereyiz. Bir şeyden yoksun kalan sigara içmeyen değil, zavallı tiryakidir. Bütün yaşamı boyunca aşağıdaki unsurları tüketir:
SAĞLIK
ENERJİ
VARLIK
İÇ HUZUR
ÖZ GÜVEN
ÖZ SAYGI
CESARET
MUTLULUK
Karşılığında ise ne alır? Hiç sigara içmeyenlerin sürekli sahip oldukları iç huzur ve özgüvene kavuşma hayalinden başka KESİNLİKLE HİÇBİR ŞEY.
Bunları yapmayın ben bir öğretmenim,çocuklar buradan yaparlarsa ödevlerini ,biz öğretmenlerin ödev vermesine gerek yok. Akıllı tahtadan açıp okuduruz.
acaba sew oldunuz mu?
Teşekkürler Gamze hanım :)
Harika bir şiir kaleminize Maaşallah
Teşekkürler :))