Rüya Nedir?

Rüya uyku yatak

Rüya Nedir?

Rüya, uyku sırasında aynen uyanıkmış gibi çeşitli olayların yaşanması halidir. Rüya, uyku hali özelliklerinden biri olup, uykunun hızlı göz hareketi (REM) adlı evreleriyle yakından ilişkili bulunan görsel, işitsel algı ve duygulardır. Rüya, uyanıklık halinin bir uzantısıdır. Etkisinde kalınan sevindirici veya üzücü olayların uyku halinde yaşanması olayıdır. İnsanın kalbinin ve duyu organlarının dünyâ işleriyle olan meşgûliyetinin kısmen kesildiği, uyku, bayılma ve istiğrak (mânevî coşkunlukla kendinden geçme) gibi hallerde gördüğü şeyler de rüyadır.

İslam’a göre rüya

İslâm’da rüya hukukî bir kaynak ve delil değildir. Yalnız gören kişi ile alakalıdır. O kişi de bu rüyasını hayra yorar ve bu rüya yalnız kendisini bağlar.

İslâm’a göre rüya üç çeşittir: Salih rüya, Şeytanî rüya, İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya.

Salih rüya, olacak olan şeyleri olmadan evvel, doğuştan gelen kabiliyet ile idrak etmekten ibarettir. Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor, “Müminlerin rüyası nübüvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür.”

Şeytanî rüya, şeytanın insanı korkutup üzüntülere sevk etmek için, uyku halinde insanın kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor, “Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, o Allah’tandır. Bunun için Allah’a şükrederek rüyasını anlatsın. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse, o şeytandandır. Şerrinden Allah’a sığınsın ve onu kimseye de anlatmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir.”

İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise, insan meşgul olduğu bir durumla fazlasıyla ilgilendiği için o durum hakkında rüya görür. Peygamberimiz (sav) bir hadisinde şöyle buyuruyor, “Rüya üçtür. Allah tarafından olup müjde veren salih rüya, üzüntü verip şeytandan gelen rüya ve insanın kendi kendine bir şeyler söyleyip tasavvur ettiğinden meydana gelen rüya.”

Rüya ile ilgili ayetler

Enfal Suresi 43. Ayet
Hani Allah, sana rüyandan onları az gösteriyordu; eğer sana onları açık gösterseydi, korkacak ve kumanda da tartışacaktınız. Fakat Allah, selamete bağladı; çünkü O, bütün sinelerin özünü bilir.

Yusuf Suresi 4. Ayet
Bir vakit Yusuf babasına: “Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki, onlar bana secde ediyorlar.” dedi.

Yusuf Suresi 5. Ayet
Babası: “Yavrum, rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar; çünkü şeytan, insana belli bir düşmandır.

Yusuf Suresi 36. Ayet
Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Birisi: rüyada kendimi şarap sıkarken görüyorum.” dedi. Diğeri: “Ben, rüyada kendimi basımın üstünde bir ekmek götürürken görüyorum, ondan kuşlar yiyor. Bize bunun tabirim haber ver; çünkü biz seni iyilik sevenlerden görüyoruz.” dedi.

Yusuf Suresi 41. Ayet
Ey zindan arkadaşlarım, gelelim rüyanıza: “Biriniz, efendisine yine şarap sunacak, diğeri asılacak ve kuşlar basından yiyecek; işte fetvasını istediğiniz mesele halledildi!” dedi.

Yusuf Suresi 43. Ayet
Bir gün hükümdar: rüyamda yedi arık ineğin yemekte olduğu yedi semiz inek ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak görüyorum. Ey efendiler, eğer rüya tabir ediyorsanız, bana rüyamı halledin!” dedi.

Yusuf Suresi 44. Ayet
Dediler ki: rüya dediğin, demet demet hayallerdir, biz ise hayallerin tabirini bilmiyoruz.”

Yusuf Suresi 46. Ayet
Gelip: “Yusuf, ey dosdoğru kişi, “yedi semiz inek. bunları yedi arık inek yiyor ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak” rüyasını bize tabir et, ümit ederim ki, o insanların yanına cevapla dönerim, ola ki, değerini bilirler dedi.

Yusuf Suresi 100. Ayet
Ana ve babasını taht üzerine çıkardı, hepsi Yusuf için secdeye kapandılar. Yusuf da: “Ey babacığım, işte bundan önceki rüyamın yorumu bu; gerçekten Rabbim onu gerçekleştirdi, cidden bana iyilikte bulundu; çünkü beni zindandan çıkardı; şeytan benimle kardeşlerimin arasını dürtüştürdükten (bozduktan) sonra sizi çölden buraya getirdi. Gerçekten Rabbim, dilediği şey için aldığı tedbirde çok hoş davranır. Gerçek şu ki, O, her şeyi çok iyi bilen, her yaptığın bir hikmete göre yapandır!

Yusuf Suresi 101. Ayet
Ey Rabbim, Sen bana mülkten bir nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Gökleri ve yeri yaratan Rabbim, dünya ve ahirette benim velim Sensin! Benim ruhumu müslüman olarak al ve beni iyiler arasına kat!” dedi.

Enbiya Suresi 5. Ayet
(Onlar): “Bunlar bir takım karışık rüyalar; yok onu kendisi uydurdu; yok o bir şairdir; öyle değilse, önceki peygamberlerin gönderdikleri gibi, bize bir mucize getirsin!” derler.

Saffat Suresi 102. Ayet
(Oğlu) yanında koşma çağına gelince : “Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?” dedi. (Çocuk da): “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksın!” dedi.

Saffat Suresi 105. Ayet
rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.”

Fetih Suresi 27. Ayet
Andolsun ki, Allah gerçekten peygamberine o rüyayı hakkıyla doğru gösterdi, Şanıma yemin ederim ki, İnşaallah Mescid-i Haram’a güvenlik içinde başlarınızı kazıtarak, kırkarak korkusuzca gireceksiniz! Ancak O, sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan önce yakın bir fetih verdi.

Rüya ile ilgili hadisler

En doğru rüyâ, seher vakti görülendir. (Hadîs-i şerîf-Beyhekî)

Sâlih rüyâ Allah’tan, karışık olan da şeytandandır. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Bir kimse, rüyâda beni görmüşse, muhakkak beni görmüştür. Çünkü şeytan benim şeklime giremez. Kim, Ebû Bekr-i Sıddîk’ı görürse, muhakkak onu görmüştür. Çünkü şeytan onun sûretine de giremez. (Hadîs-i şerîf-Deylemî)

Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle demişti: “Benden sonra, nübüvvetten sadece mübeşşirat (müjdeciler) kalacaktır!” Yanındakiler sordu:
“Mübeşşirat da nedir?” “Salih rüyadır” diye cevap verdi.”
Muvatta’nın rivayetinde şu ziyade var: “Salih rüyayı salih kişi görür veya ona gösterilir.”
Buhari, Tabir, 5; Muvatta, Rüya 3, (2, 957); Ebu Davud, Edeb 96,(5017).

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Zaman yaklaşınca, mu’minin rüyası, neredeyse yalan söylemeyecek. Esasen mu’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür.” Buhari’nin rivayetinde şu ziyade var: “Nübüvvetten cüz olan şey yalan olamaz.”
Buhari, Ta’bir 26; Muslim, rüya 8, (2263); Tirmizi, rüya 1, (2271); Ebu Davud, Edeb 96, (5019).

Ebu Rezin el-Ukeyli Lakit İbnu Amir İbni Sabire (radiyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Mu’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür. Bu rüya, anlatılmadığı müddetçe bir kuşun ayağında (takılı vaziyette) durur. Anlatılacak olursa hemen düşer.”
Tirmizi, Ru’ya 6, (2279, 2280); Ebu Davud, Edeb 96, (5020).

Ebu Said (radiyallahu anh) anlatıyor: “Mu’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür.”
Buhari, Ta’bir 4, Muvaatta 1, (2, 956).

Tirmizi’de Ebu Said’den şu rivayet kaydedilmiştir: “En sadık rüya seher vakitlerinde görülen rüyadır.”
Tirmizi, Ru’ya 3, (2275).

Buhari’nin bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurur: “Beni rüyada gören, gerçekten beni görmüştür, çünkü şeytan benim suretime giremez.”
Buhari, Tabir 2, 10; Muslim, Rüya 10; (2266); Muvatta, Rüya 1, (2, 956).

Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: “Rasulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Rüya üç kısımdır: Biri Allah’tan bir müjdedir. Biri nefsin konuşmasıdır. Biri de şeytanın korkutmasıdır. Biriniz hoşuna giden bir rüya görecek olursa, dilerse onu anlatsın. Eğer hoşuna gitmeyen bir şey görürse onu kimseye anlatmasın, kalkıp namaz kılsın.”

Avf İbnu Malik radiyallahu anh anlatıyor: “Rasulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Rüya üç kısımdır: “Bir kısmı; ademoğlunu üzmek için şeytandan olan korkulardır; bir kısmı, kişinin uyanıkken kafasını meşgul ettiği şeylerdendir; bunları uykusunda görür; bir kısım rüyalar da var ki, onlar peygamberligin kırkaltı cüzünden birini teşkil eder.”
Ravi Muslim İbnu Miskem der ki: “Ben, Avf İbnu Malik radıyallahu anhe: “Sen, bu hadisi Rasulullah aleyhissalatu vesselam’dan bizzat işittin mi?” dedim. Avf, (iki sefer tekrarla): “Evet! Ben bunu Rasulullah aleyhissalatu vesselam’dan işittim. Ben bunu Rasulullah aleyhissalatu vesselam’dan işittim” dedi.”

Semure İbnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) sık sık: “Sizden bir rüya gören yok mu?” diye sorardı. Görenler de, O’na Allah’ın dilediği kadar anlatırlardı. Bir sabah bize yine sordu:
” Sizden bir rüya gören yok mu ?”
Kendisine: “- Bizden kimse bir şey görmedi!” dediler. Bunun üzerine:
” Ama ben gördüm” dedi ve anlattı.

Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in şöyle söylediğini işittim:
“Ben bu gece, rü’yamda, kendimi Ukbe İbnu Rafi’in evinde imişim gördüm. Orada bana İbnu Tab denen cinsten taze hurma getirildi. Ben bu rüyayı şöyle te’vil ettim: “Yükselme dünyada bizimdir, ahirette de hayırlı akıbet bizimdir, dinimiz de tamamlanmıştır.”
Muslim, Ru’ya 18, (2270); Ebu Davud, Edeb 96, (5026).

Urve (radiyallahu anh) , Hz. Aişe (radıyallahu anha)’dan şunu nakletmiştir: “Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam bana dedi ki:
“Rüyamda sen bana üç gece gösterildin: Melek seni bana bir ipek parçası içerisinde getirdi ve “Bu senin zevcendir, aç onu!” dedi. Ben de açtım, içindeki sendin. Ben: “Bu rüya Allah katından ise, onu gerçekleştirecektir” dedim.”
Buhari, Nikah 9, 35, Ta’bir 20, 21; Muslim, Fezailu’s-Sahabe 79; Tirmizi, Menakib (3875).

Hz. Aişe (radiyallahu anha) anlatıyor: “Rüyamda hücreme üç ayın düştüğünü gördüm. Rüyamı babam Ebu Bekr (radiyallahu anh)’e anlattım. Sükut etti, cevap vermedi. Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edip de odama defnedilince babam Ebu Bekr:
“- İşte (rüyanda gördüğün) üç aydan biri ve en hayırlısı!” dedi.”
Muvatta, Cenaiz 10, (1, 232).

Abdullah ibn Ömer (radiyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) zamanında kişi, bir rüya görecek olsa onu Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimize anlatırdı. O sıralarda ben genç, bekar bir delikanlıydım, mescidde yatıp kalkıyordum. Bir gün rüyamda, iki meleğin beni yakalayıp cehennemin kenarına kadar getirdiklerini gördüm. Cehennem kuyu çemberi gibi çemberlenmişti. Keza (kova takılan) kuyu direği gibi iki de direği vardı. Cehennemde bazı insanlar vardı ki onları tanıdım. Hemen istiazeye başlayıp üç kere: “Ateşten Allah’a sığınırım” dedim. Derken beni getiren iki meleği üçüncü bir melek karşılayıp, bana: “Niye korkuyorsun? (korkma)” dedi.
Ben bu rüyayı kızkardeşim Hafsa (radiyallahu anha)’ya anlattım. Hafsa da Rasulullah (aleyhissalatu vesselam)’a anlatmış. Rasulullah (aleyhissalatu vesselam):
“- Abdullah ne iyi insan, keşke bir de gece namazı kılsa!” demiş. Salim der ki: “Abdullah bundan sonra geceleri pek az uyur oldu!”
Buhari, Ta’bir, 35, 36, Salat 58, Teheccut 2, Fedailul-Ashab 19; Muslim, Fedailus-Sahabe 140, (2479).

Rüya tabiri ile amel edilir mi?

İnsan uyanıklık halinden sorumludur. Uyanıklık haricinde uyku ve baygınlık gibi işlerden sorumlu tutulmamıştır. Yani insan rüyasında yaptığı iş ve davranışlardan, söylediği sözlerden sorumlu değildir. Hatta bir insan rüyasında dinden çıkacak kelimeler söylese dinden çıkmış sayılmaz.

Rüyalar Rahmani, şeytani ve nefsani olabilirler. Her rüya Hak, yani salih rüya olamayacağı gibi, her rüya tabiri de doğru olmayabilir. Rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi kayıt altına da alınamaz.

Rüyalar ve ilhamlar birer işaret, uyarı, hatırlatma niteliğindedir. Bağlayıcılığı ve zorlayıcılığı yoktur. Rüya ve ilhama uyanlar ayıplanmayacağı gibi, uymayanlar da ayıplanmaz.

İster olumlu ister olumsuz, rüyalarla gelen haberler objektif bir değer ifade etmez. Bağlayıcı bir delil kabul edilemez. Rüya yorumunda rüyanın iyi ve isabetli yorumlanması esastır. Bundan dolayı da rüya yorumlayacak kişinin ehil olması şarttır. Rüyada Kur’an ve Sünnete aykırı, ters bir durum olduğu takdirde bununla amel edilmesi mümkün değildir. Mesela rüyanızda size bir insanı öldürmeniz emrediliyorsa veya intihar etmeniz isteniyorsa bununla amel etmek söz konusu olamaz. Çünkü bir insanı öldürmek ve intihar etmek Kur’an-ı Kerim’de ve Sünnette haram kılınmıştır. Bu rüyayı bir insan defalarca aynı şekilde görse yine de gördüğü rüyayla amel edemez, Kur’an ve Sünnet dışına çıkamaz. Kur’an ve sünnette tespit edilen hükümler doğrultusunda amel etmek zorundadır.

Bununla beraber, rüyaların mübah meselelerde, rüyayı görene münhasır kalmak şartıyla, yönlendirici bir fonksiyonunun olduğu da kabul edilebilir. Yalnız bunun bile Kur’an ve sünnette içtihad edilerek çıkarılmış bir hüküm ölçüsünde ağırlığının olduğu söylenemez.

Rüya ne zaman görülür?

Rüya uykuda bütün duygu ve bilinç hallerinin tamamen yok olmadığı bir sırada meydana gelir. Rüyâ, uykunun az olduğu sabaha karşı daha çok görülür.

Rüyalar nasıldır? Rüyada neler görülür?

Rüyada, görülmesi mümkün olan şeyler görülür. Uyanıkken görülmeyecek olanları rüyada görmek mümkün değildir. Bir kişi rüyada aynı anda hem ayakta, hem de otururken görülemez.

Rüyâlar kaç çeşittir?

1) İnsanın günlük işlerinin bilhassa arzu edip de kavuşamadığı bâzı isteklerinin uykuda ortaya çıkması ile gördüğü rüyâlar. Psikoloji ilminde konu edilen rüyâlar bu çeşittir.
2) Şeytanın insanı korkutmak, üzmek veya onunla oynamak için hayâline getirdiği şeyler, gösterdiği rüyâlar. Bu çeşit rüyâlar kötü ve karışık olup, guslü îcâb ettiren ihtilâm hâli, şeytanın insanla oynaması ve aldatması neticesinde meydana gelir.
3) Allahü Teâlâ’nın, ihsân olarak, sevdiği kullarına gâibden (gizli olan şeylerden) gösterdiği mânevî zevk veren rüyâlardır. Bu çeşit rüyâlara rüyâ-ı sâliha (iyi rüyâ) veya rüyâ-i sâdıka (doğru rüyâ) denir. Peygamberlerin ve Peygamber efendimizin ve evliyânın, sâlihlerin rüyâları böyledir. (İmâm-ı Gazâlî)

Bilinç Altı Rüyalar

Bilinç Altının etkilediği rüyalardır. Rahatsız olduğumuz olayları ve korktuğumuz her şeyi bilinçaltımıza kaydederiz ve rüyasını görürüz. Ya da olmasını çok istediğimiz olaylardan etkileniriz ve yine aynı şeyi yaşarız.

Rüyaların bazı anlamsız ve dağınık görüntüler olduğu düşünülebilir. Derinlemesine bakıldığında aslında rüyalarımızın ruh halimize, geçmişte yaşadığımız bazı olaylara, bizi etkileyen gerçeklere, düşünmekten kaçınmaya çalıştığımız konulara işaret ettiği görülür.

Rüyalarımız bilinçaltı dili ile konuşurlar. Rüya görmek kişilere yaşadıkları duygu trafiği ve ruh halleri ile ilgili birtakım ipuçları verir. Hayatınızın negatif etki altında olduğunuz, huzursuz ve sıkıntılı olduğunuz dönemlerinde bu etkiler bilinçaltınıza da yansır ve gördüğünüz rüyalar çoğunlukla korkutucu olmasa bile huzursuz edici ve sıkıntı verici, olumsuz duygular uyandıran rüyalar olur. Pozitif etkiler altında olmanız ve kendinizi iyi hissetmeniz de aynı şekilde bilinçaltınıza yansır ve böyle dönemlerdeki rüyalarınızın büyük kısmı güzel duygular uyandıran, ferahlık ve mutluluk veren rüyalar olur.

Bazı hastalıkların tedavisinde için rüyalardan faydalanan psikologlar, bilim adamları ve doktorlar vardır. Zamanımızda birçok bilim adamı özellikle bazı psikolojik sorunların tedavisinde rüyalardan faydalanmaktadır. Bilinçaltının derinliklerine atılmış olan negatif kayıtların ortaya çıkarılmasına dayalı bir psikiyatrik tedavi yöntemi olan rüya analizi, unutulmuş gibi görünen ama kişileri bir şekilde olumsuz etkileyen bu kayıtların ortaya çıkarılmasına çalışmaktır. Psikiyatri bilimine göre rahatsız eden, hastalık yapan gerçekler hatırlananlar değil, hatırlanmayanlardır; bilinçaltının karanlık bölgelerine itilmiş olanlardır. Birçok bilim adamı bu yöntemin iyileştirici özelliğine inanmaktadır.

Bilinç perdesi tarafından gizlenmiş olan birçok gerçek biz uykudayken bağlarından kurtularak serbest kalır. Psikologlar kişi uyku halindeyken bilinçaltının mesajlarına daha kolay ulaşır. Çünkü bilinçaltı uyku sırasında kontrolümüzde değildir ve bazen kendini tamamıyla ortaya sürer.

Rüya görme nedenleri nelerdir?

Rüyalar, uyku sırasında beyinde görülen etkinliklerin bir yan ürünü, bir başka görüşe göre, insanların bilinçaltı kişiliklerinin geri planda kalmış yönlerinin kendine çıkış yeri bulduğu özel bir durum. Rüyalar, günlük yaşamda bastırılarak bilinçaltına atılmış, isteklerin dışa vurulması. Rüyalarda geçen ögelerin birçoğu, sembolik bir biçimde bu bastırılmış istekleri gösteriyor. Bu sembollerin gizli anlamlarını bulmak ve kişinin bastırılmış duygularını ortaya çıkarmaksa psikanalistlerin işidir. İnsanların, yaşam biçimlerinin getirdiği kısıtlamalar sonucu kişiliklerinin ortaya koyamadıkları yönleri, rüyalarda ortaya çıkar. Bugün hâlâ, uykunun ve rüya görmenin işlevleri tam olarak anlaşılmış değil.

Rüyalar ne kadar sürer?

Dr. B. Klein isimli Amerikalı ünlü bir bilim adamı yardımcılarıyla birlikte detaylı bir çalışmalara başladı. Gönüllü olarak seçilen kişilerin üzerinde hipnotize edilerek uyutuldu. Belli bir süre sonra uyandırıp rüyaları dinledi. Netice sonrasında, bir rüyanın 20-25 saniye geçmeyecek bir şekilde olduğunu tespit etti. İşin tuhaf tarafı şuydu ki ; Gönüllüler uyandırıldığında, üç beş saniye bile sürmüş olan süren rüyalarını sanki saatlerce yaşamış gibi anlatıyorlardı.

Hatta düşünün ki: bazıları rüyalarının saatlerce sürecek şekilde hikaye halinde yazabileceklerini iddia ediyordu. DR. Klein yılmadan tecrübelerini sürdürmeye devam etti.  Bu iş üzerinde sarf etmiş olduğu pek çok mesai sonrasında varmış olduğu netice; en uzun rüyaların doksan saniyeyi geçirmediği idi.

Chicago Üniversitesi uzmanlarından DR. Kleitman ve başarılı öğrencilerinden bir tanesi olan Aserinsky 1953 yılında geniş kapsamlı çalışmalara başladılar. Objektif deneylerini daha sonra nörofizyojik sahalarda devam ettiler.

DR. Kleitman yaklaşık otuz yıldan beri kendisini rüyadan mahrum ederek denemeler yapmaya devam etti. Hiçbir zaman bir haftadan daha fazla tahammül gösteremedi. Otuz yıllık çalışmaları sonucunda aradığı sonuçları vermeyince başkaları üzerinde değişik deneme yapmaya başladı.

Rüya görmediklerini söyleyen insanları toplayıp onlar üzerinde de inceleme ve deneyler yaptı. Denemeye tabii tutulan kişilerin kısa ve uzun süren süratli göz hareketlerinin başladığı ve bittiği devrenin muhtelif bölümlerinde deneklerini uyandırdı ve denekler ilk kez rüya gördüklerini söylediler. Dr. Kleitman yaptığı araştırmalar sonucu, herkesin rüya gördüğünü bazı insanların rüyalarını hatırladığını bazılarının hatırlayamadığını ortaya koydu.

Rüya ve Gerçek

Rüyalar ortaya koydukları iki mesele nedeniyle insanoğlu için hep büyüleyici bir konu oluşturmuştur. Rüyanın gerçeklikle (duyular yoluyla algılanan realiteyle) olan ilişkisi ve uyanık bilinç haliyle yapılan faaliyetle olan ilişkisi.

Doğu’nun birçok öğretisinde rüya olarak belirttiğimiz ruhsal hallerin asılsız olmayıp, birer realite oldukları ve asıl dünya yaşamının bir rüyadan ve illüzyondan ibaret olduğu öğretilir. Bu öğretilere göre, gerçek olan, asıl olan ve ebedi olan insanın ruhsal yaşamıdır, beş duyuyla algılanan değil, beş duyu olmadan algılanan realitedir (rüyalar, öldükten sonra yaşananlar, düşünceler, tahayyül edilenler).

Bazı düşünürler de gerçek yaşam olarak kabul ettiğimiz maddi yaşamın bir illüzyon olabileceğini düşünmüşlerdir.

Ünlü isimlerden konuya ilişkin vecizeler:

“Yaşam bir rüyadır, ölümse bir uyanış” (Voltaire)

“Gözlerini dünyaya bir köpük parçasına bakıyormuş, bir rüya görüyormuş gibi çevirebilen, ölümün pençesinden kurtulur” (Buda)

“İnsanlar için gerçek olan dünya yaşamıdır, uykudayken yaşanılanlar birer rüyadır, spatyumun idrakli ruhları içinse dünya yaşamı bir rüya gibidir. Dünyevi rüya sırasında uyanabilmek… İşte bütün mesele budur” (Allan Kardec)

“Ancak ‘ölüm’den sonradır ki hakikaten yaşamaya başlarız” (Çiçero)

“Ölüm, asıl vatanına ulaşmak için ruhun kurtuluşundan başka bir şey değildir” (Platon)

“Asil ruhlar için ölüm, karanlık bir tutsaklık yaşamının sona ermesidir” (Plütark)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir