Mülk ne demektir, İslam’ın Mülkiyet Anlayışı nedir?

Mülk ne demektir, İslam’ın Mülkiyet Anlayışı nedir?
Bir kimsenin sahip olup üzerinde her türlü tasarrufta bulunabildiği şeylere mülk denir. Mülke sahip olan kişiye malik denir. Aynı kökten gelen mülkiyet ise; malike mülk üzerinde düşünülebilecek en kapsamlı yetkileri sağlayan haktır. Mülkiyet, bir şeye sahip olmayı ve onun üzerinde tasarrufta bulunma hakkını ifade eder. Terim olarak mülkiyet, insanın doğrudan veya vekil aracılığıyla malın kendisinden yahut kirasından yararlanma, bundan feragat ettiği takdirde karşılığını alma yetki ve hakkıdır. (bk. Fahri Demir, İslam Hukukunda Mülkiyet Hakkı ve Servet Dağılımı, s. 102-103.30 Ebû Dâvûd, “Büyû’, 5.)
Kur’an’da mal sevgisinin insanın fıtratında var olduğuna işaret edilmiş, mülkiyet hakkının bireysel ve toplumsal faydaları sağlayacak şekilde kullanılması istenmiştir. (bk. Âl-i İmran suresi, 14. ayet; İsra suresi, 100. ayet; Fecr suresi, 20. ayet; Âdiyat suresi, 8. ayet.) Bu özelliklere sahip olan insanlar da çeşitli yollarla mülkiyet edinmişler ve sahip oldukları mülkler üzerinde tasarrufta bulunabilmişlerdir. Bununla birlikte dinimize göre Allah (c.c.) Malikü’l-Mülk olarak bütün varlığın tek ve gerçek sahibidir. O mülkü dilediğine verir, dilediğinden alır. Bu konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “De ki: ‘Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Âl-i İmran suresi, 26. ayet.)
Dinimizde özel mülkiyet hakkı tanınır ve insanlardan sahip oldukları mallarla ilgili bazı yükümlülükleri yerine getirmeleri beklenir. Örneğin malları Allah (c.c.) yolunda harcamanın ve zekât vermenin emredilmesi bu tür sorumluluklardandır. (Bakara suresi, 3, 43. ayetler.)
Kur’an-ı Kerim’de mirasla ilgili hükümlerin yer alması da İslam’da özel mülkiyetin mevcut olduğunu gösteren delillerden biridir. (bk. Nisa suresi, 7-8, 11-12, 176. ayetler.) Ayrıca ticarî ilişkilerin düzenlenmesi (bk. Bakara suresi, 275, 282, 283. ayetler.) haksız yollardan mal edinmenin yasaklanması (bk. Bakara suresi, 188, 279. ayetler; Nisa suresi, 10, 29. ayetler.) ve mala karşı işlenen suçların cezalandırılması da (bk. Mâide 33, 38. ayetler.) özel mülkiyet anlayışının olduğunu gösterir. Bir ayette “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin.” (Bakara suresi, 188. ayet.) buyrularak özel mülkiyet hakkının korunduğu ve ihlalinin Allah’ın (c.c.) yasakladığı bir davranış olduğu ifade edilir. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “Malını savunurken öldürülen kimse şehittir.” (Buhârî, Mezâlim, 33.) buyurarak şahsa ait mülkiyetin dokunulmazlığını ortaya koymuştur.
Diğer konularda olduğu gibi mülkiyet konusunda da İslam, helal ve meşru yollardan elde edilen mülkiyetle haram ve gayrimeşru yollarla ele geçirilen mülkiyet arasında ayırım yapar. Her konuda itidali ve orta yolu esas alan İslam’da mülkiyet konusunda da denge gözetilmiştir. Kişilerin sahip oldukları malları cimrilik ederek, sırf kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaları ve yığmaları ağır ifadelerle eleştirilirken saçıp savurmaları da kınanmıştır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de cimrilikle ilgili “Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir…” (Âl-i İmran suresi, 180. ayet.) buyrulurken, malı biriktirip yığanlar hakkında da şöyle buyrulur: “… Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.” (Tevbe suresi, 34. ayet.) İslam’ın Müslüman’lardan istediği, israfla cimrilik arasında dengeli bir yol tutmaktır. Bir ayette “Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.” (Furkan suresi, 67. ayet.)
Mülkiyet meselesinde toplum menfaati söz konusu olduğunda özel mülkiyet üzerinde bazı sınırlamalar getirilebilir. İslam, kişinin kendi malını onun hakkı olarak kabul etmiş ancak diğer insanlara zarar verecek girişimlerde bulunmayı yasaklamıştır. Dolayısıyla bir kimsenin mülkiyet hakkının sınırı diğer insanların ve kamunun haklarının başladığı yerde sona erer. Bu gibi durumlarda devletin özel mülkiyete müdahale etme ve sınırlama getirme hakkı vardır.
Bunları yapmayın ben bir öğretmenim,çocuklar buradan yaparlarsa ödevlerini ,biz öğretmenlerin ödev vermesine gerek yok. Akıllı tahtadan açıp okuduruz.
acaba sew oldunuz mu?
Teşekkürler Gamze hanım :)
Harika bir şiir kaleminize Maaşallah
Teşekkürler :))