Modern kölelik düzeni ve sessiz cinayet

Modern Kölelik Sistemleri

Modern kölelik düzeni ve sessiz cinayet

2 Aralık 1949’da, Birleşmiş Milletler, insan ticareti, cinsel istismar, çocuk işçi çalıştırma ve zorla evlendirme gibi köleliğin çağdaş formlarını yok etmeyi amaçlayan bir yasa tasarısını kabul etti.

Sonrasında 2 Aralık günü “Uluslararası Köleliğin Yasaklanması Günü” olarak kayda geçti.

Gerçi bugün dünyada kölelik düzeninin yasaklanması üzerinden 200 yılı aşkın bir süre geçiyor ve BM gibi kurumlar da yayımladıkları bildirgelerinde köleliğin yasak olduğunu ilan ediyor, ama yine de dünya genelinde köleliğin devam ettiği gözleniyor. Yeni kölelik düzeni dünyanın bir çok ülkesinde devam eden sessiz cinayet olarak tanımlanıyor.

Aslında bu sorunun bu şekilde devam etmesi yüzünden uluslararası camia “Uluslararası Köleliğin Yasaklanması Günü” gibi bir günü ilan ederek dünya halkının dikkatini bu şom fenomenin üzerine çekmeye çalıştı.

2016 yılında modern kölelik evrensel endeksi ile ilgili yayımlanan üçüncü raporda, dünyada 45 milyon kölenin varlığından söz ediliyor. Uluslararası çalışma örgütünün raporuna göre bu insanlar her yıl köleleri sömürenlere 150 milyar dolar illegal kazanç sağlıyor ve uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığından sonra dünyanın en büyük üçüncü kirli ticareti sayılıyor. Kölelerin %70 kadarı zorla çalıştırılıyor ve %33 kadarını çocuklar oluşturuyor. Yine modern kölelerin yarısını genç kadınlar ve kızlar oluşturuyor.

Aslında modern kölelik sadece geri kalmış ülkelere özel bir durum değildir. Bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinde de bu sorun yaşanıyor. Bir süre önce AB iç politika komiseri Sisilia Malmeştrom bir röportajında bu şom fenomenin Avrupa’da da var olduğunu belirterek şöyle dedi: inanılması çok zor olabilir, ama AB ülkelerinde bir mal gibi satılan ve alınan on binlerce insan yaşıyor. Bu çok acı bir gerçektir ki çevremizde insan ticareti yapılıyor ve düşündüğümüzden bize çok daha yakındır.

Zorla çalıştırmak, modern köleliğin önemli şekillerinden biridir. Uluslararası çalışma örgütünün belirttiğine göre hali hazırda dünyada 21 milyon insan zorla çalıştırılmanın kurbanıdır. Güneydoğu Asya bölgesi kölelik sorununa geniş ölçüde rastlanan bölgelerden biridir.  Burada medya her gün illegal işçilerini dinlenirken kafeslerde tutan ve kaçmalarını engelleyen işverenlerle ilgili haberleri yayımlıyor. Bu bölgede binlerce balıkçı teknesi ve gemisi bu köleleri kullanıyor ve denizden döndükten sonra çoğu Myanmarlı veya bölgenin başka ülkesinin vatandaşı olan bu insanları yeniden kafeslere hapsediyor.

Endonezya’nın en ucra köşelerinin sahillerinde Amerika başta olmak üzere dünya piyasalarında satmak için avlanan balıkçıların da insanları zorla çalıştırması, güneydoğu Asya bölgesinde insan hakları durumunun vahametini ortaya koyuyor. Bu insanlar veya daha doğrusu köleler içinde zorla uzanabildikleri kafeslerde yaşıyor. Kafeslerde tutulan kölelerin yemeği ise biraz pilav ve baklagillerden oluşuyor  ve biraz dinlendikten ve yemek yedikten sonra hemen balıkçı tekneleri ve gemileri ile zorla denize götürülüyor.

Maalesef bu yüksek gelirli kirli ticarette çocukların özel yeri bulunuyor, zira çocuklar çok ucuz ve hatta bedava iş gücü sayılıyor ve yine çok kolay bir şekilde cinsel sömürülere maruz kalıyor ve bu yüzden çocuklara yönelik talep de yüksek oluyor.

UNICEF’in raporlarına göre her yıl dünya genelinde 1.2 milyon çocuk insan kaçakçıları tarafından kaçırılarak köle olarak çalıştırılıyor. UNICEF bu çocukları zorla asker yapmak veya gıda ve ilaç karşılığında vermek veya gayri meşru amellerde kullanmak üzere kaçırdıklarını belirtiyor. Bu çocuklar genellikle Afrika kıtasının batısı ve merkezinde yer alan Togo, Mali, Burkinafaso ve Gana gibi ülkelerden kaçırılıyor. Yine evlerde hizmetçi olarak çalıştırılan kölelerin %90’ını genç kızlar oluşturuyor.

Modern köleliğin bir başka şom şekli, cinsel köleliktir. Amerika’nın Pensilvania üniversitesi öğretim üyesi Katlin Bari “Fahişelik ve cinsiyet” başlıklı ünlü eserinde şöyle yazıyor:

Bozuk ekonomisi olan yoksul ülkelerde kadınlar daha fazla cinsel köleliğe sürükleniyor, öyle ki 1970’li yıllardan beri dünya genelinde milyonlarca kadın fahişelik yaptırmak üzere satılmıştır. Bu kadınların çoğu güneydoğu Asya, Doğu Avrupa, latin Amerika ve geri kalmış Afrika ülkelerindendir.

Belki inanılması güç olabilir, ancak günümüzde ve 21. Yüzyılda bu kadınları sömürenler onları müşterilerin ilgisini çekebilmek için açıkça sergiliyor ve hatta bazı çeteler kadın ticareti çerçevesinde her ay açık attırma etkinliği düzenliyor. Bazı durumlarda kaçak edilen kadınlar ve kızlar kadın ticaretini yapanların arasında el değiştiriyor. Bazen de bu zavallı genç kadınlar ve kızlar aşırı darp edilme yüzünden hayatını kaybediyor veya hedef ülkede bırakılıyor ve fuhuş yapmaya karşı direndikleri takdirde aileleri ölümle tehdit edilerek fuhuşa zorlanıyor ve diskolarda ve barlarda illegal bir şekilde çalıştırılarak pazarlanıyor.

Bu durumdan esef duyduğunu belirten İsveç adalet bakanlığından bir yetkili ise bir röportajında şöyle diyor: okullarımızda asırlar önce köleliğin çeşitli şekillerini anlatırken, modern köleliğin varlığı hayret verici bir durumdur.

Araştırmalar bir çok durumda köle ticaretini yapanların hedef ülkeleri Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinden ibaret olduğunu ve çağımızın en büyük insan hakları krizlerinden biri olan bu krizin bu ülkelerde şekillendiğini ortaya koyuyor. Amerika’da yapılan resmi araştırmalar bu ülkede her yıl yasal yaşın altında 100 bin kadar genç kızın cinsel köle olarak satıldığını gösteriyor. BM tarafından yayımlanan resmi veriler de dünyada her yıl yapılan 3 milyon insan kaçakçılığının yarısından fazlası Amerika’ya götürüldüğünü doğruluyor ve yine milyarlarca dolar olarak ifade edilen bu kirli ticaretin gelirinin yarısı yine Amerikalıların cebine akıyor.

Avrupa ülkeleri de başta cinsel köleler olmak üzere modern kölelik düzeninin baş müşterilerinden biridir. Avrupa ülkelerine getirilen köleler genellikle Doğu Avrupa ülkeleri olan Moldova, Arnavutluk, Romanya, Ukrayna ve Bulgaristan ve Afrika ülkeleri olan Fas, Ceziyar, Nijerya, Sudan ve Sieraleon ve Asya ülkeleri olan Çin, Sri Lanka, Pakistan ve Afganistan ve Güney Amerika ülkeleri olan Brezilya, Dominican cum. ve Ekvador’dan getiriliyor. Yapılan araştırmalara göre bir tek Almanya’da Çek cum., Polonya ve Bulgaristan’dan getirilen 10 bin kadın zorla gece kulüplerinde çalıştırılıyor. Uzmanlar bu kirli ticaretin büyük geliri, bu şom olgunun yaygınlaşmasına sebebiyet verdiğini belirtiyor.

Yine ilginçtir ki Avrupalı erkeklerin pek fazla ilgi göstermemesi yüzünden bu kıtada cinsel kölelerin bedeli elden düşme bir otomobil veya yeni model bir cep telefonu kadardır ve genç kızlar 800 ila 3000 avro arasında değişen fiyatlarla satılıyor.

Bundan başka AB’de her yıl yaklaşık bir milyon kız ve erkek çocuk kayboluyor ki bu rakam evden kaçan, insan kaçakçıları tarafından kaçırılan, ebeveynden biri tarafından kaçırılan, kaybolan veya tek başına göç eden çocuklardan oluşuyor. Bu çocukların önemli bir bölümü cinsel köleye dönüşen genç kızlardan oluşuyor veya sokaklarda dilencilik yaptırılıyor veya evlerde ve tarlalarda çalıştırılıyor ve hatta organları çıkarılıp satılıyor.

Modern köleliğin her geçen gün biraz daha yaygınlaşması yüzünden BM çeşitli kurumları aracılığı ile köleliği kınadığı gibi bu organize suçu önlemek için bazı tedbirler uygulamaya çalışıyor, ancak buna rağmen hala dünyada bir çok vicdansız insan kendi soydaşlarını bu şekilde sömürmeye devam ediyor.

Aslında bu şom fenomeni yok etmek için vatandaşların bireysel ve medeni hak ve özgürlükleri, koruma altına alınmalıdır ve bu hedefe ulaşmak için de küresel güçler ve devletler her türlü siyasi yaklaşımdan uzak bir şekilde modern kölelikle pratikte mücadele etmeli ve bireysel özgürlüklerin ve insan haklarının hamileri olarak sorumluluklarını yerine getirmelidir. “Uluslararası Köleliğin Yasaklanması Günü” bu önemli sorumluluğu hatırlamak için bir fırsattır.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir