Kibarca istemek, arzu etmek (would like)

Online İlkokul

Kibarca istemek, arzu etmek (would like)

İngilizce kibarca istemek, arzu etmek

Olmak istenen veya yapmak istenilen bir şeyden bahsederken kullanılır. Would like yapısı isteklerimizi daha kibar bir şekilde söylememize yardımcı olur.

“Would like” daha resmi durumlarda kullanılır, daha kibardır. Örneğin bir restaurantta şipariş verirken “would like”ı kullanırız.

 

She would like to come with us.

I would like some water.

They would like to stay at home.

 

İstenen şey bir eylemi yerine getirmek, bir olayı gerçekleştirmek ise to kullanılır ve hep olduğu gibi, ardından fiilin yalın biçimi gelir.

I would like to meet them. (Onlarla tanışmak isterim.)

I would like to drink a cup of tea, please. (Bir fincan çay içmek istiyorum, lütfen.)

 

İstenen şey bir eylem (fiil) değilse, bir nesne ise to kullanılmaz.

I would like some coffee, please. (Biraz kahve rica edeyim.)

I would like a cup of tea, please. (Bir fincan çay istiyorum, lütfen.)

 

Would like çoğu kez yazıda olsun, konuşmada olsun özneyle kaynaştırılır.

I’d like to go.

He’d like to eat.

We’d like to see.

 

Soru cümlelerinde would öznenin önüne gelir.

Would you like to sit down? (Oturmak ister misiniz?)

 

Ahmet : Would you like to drink tea? ( Çay içmek ister misiniz? )
Bekir : Yes , please. / No , thanks.

Ahmet : Would you like to drink something?  (Bir şey içmek ister misiniz?)
Bekir : Yes, I’d like a cup of tea, please. (Evet, bir fincan çay istiyorum, lütfen.)
No,thanks.

Ahmet : Would you like to drink tea, or coffee? (Çay mı yoksa kahve mi içmek istersiniz?)
Bekir : I’d like coffee, please. (Kahve istiyorum, lütfen.)
Coffee, please. (Kahve, lütfen.)

 

Olumsuz cümlelerde would ve not kaynaştırılır.

would not like to go there. (Oraya gitmek istemezdim doğrusu.)

wouldn’t like to go there. (Oraya gitmek istemezdim doğrusu.)

She wouldn’t like to buy a new car.

We wouldn’t like to go to Manisa.

 

Soru sözcüklü soru cümlelerinde ise:

What would you like to drink? (Ne içmek isterdiniz?)

How would you like to go? (Nasıl gitmek istersiniz/isterdiniz?)

Ali :What would you like to drink? (Ne içmek istersiniz?)
Bilal :I’d like tea, please. (Çay istiyorum , lütfen.)
Tea, please. (Çay , lütfen.)

 

Ayşe : I’d like to buy a t-shirt.
Buse : What colour would you like?
A : Pink, please.
B : I’m sorry. We haven’t got any pink t-shirt. Would you like a red one?
A : O.K.
B : What size would you like / What size do you want? / What size do you take?
A : Medium, please.
B : Here you are.
A : Can I try it on?
B : Certainly.
A : It is too large for me. Have you got a smaller one?
B : Yes, we have got a smaller one.
A : How much is it?
B : It is ten  new Tukish liras.

 

Aylin : Welcome, sir. What would you like to buy?
Burcu: I’d like to buy a pair of shoes, please.
A : What colour would you like?
B : Black, please.
A : What size would you like?
B : 37, please. Can I try them on?
A : Certainly / Of course, sir.
B : They are too small for me. Have you got a larger pair?
A : Yes, we have got a larger one. Here you are.
B : How much are they?
A : They are one hundred pounds.
B: Oh! They are too expensive. Have you got a cheaper pair?

 

Giysi bedenleri:
Small: Küçük
Medium: Orta
Large: Büyük
Extra large-XL: Eksta büyük

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir