İstiklâl Marşı’na Saygı nedir?

İstiklal Marşı

İstiklâl Marşı’mız 12 Mart 1921’de TBMM tarafından ulusal marş olarak kabul edildi. Marşın sözleri Mehmet
Âkif Ersoy, bestesi Osman Zeki Üngör’e aittir.

Türk Bayrağı’na ve İstiklâl Marşı’na neden saygı gösterilmesi gerek?

İstiklâl Marşı bizim millî marşımızdır. O aynı zamanda büyük Atatürk’ün önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşımız’ın bir destanı ve bağımsızlığımızın sembolüdür.

Türkiye Büyük Millet Meclisi bu büyük savaşın heyecanını yaşatmak ve millî ruhunu yeni nesillere aktarabilmek amacıyla bir millî marş yazılmasına karar vermiştir. Açılan yarışmada Mehmet Âkif Ersoy’un İstiklâl Marşı adlı şiiri birinci seçilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda millî marş olarak kabul edilmiştir.

Şiirin bestelenmesi için 1924 yılında açılan yarışmada Ali Rifat Çağatay’ın bestesi birinci olmuştur. Marş
altı yıl kadar bu beste ile söylenmiştir. Ancak Osman Zeki Üngör’ün 9 Eylül 1922’de Türk Süvarileri’nin
İzmir’e girişinde atların çıkardığı nal seslerini hayalinde canlandırarak bestelediği ezgi çok beğeni toplayınca
Atatürk’ünde isteği üzerine 1930 yılından itibaren Millî Marşı’mız yeni ezgisiyle günümüze ulaşmıştır.

İstiklâl Marşı ulusal marşımızdır, ulusumuzun tüm fertlerinin ortak duygularını ifade ederek millî birlik ve bütünlük ruhu oluşturur ve bağımsızlığımızı temsil eder.

Okulda İstiklâl Marşı hangi zamanlarda ve nerelerde seslendirilir?

Okullarımızda bayrak törenlerinde İstiklâl Marşı’mız seslendiririlir. Uluslararası spor karşılaşmalarının madalya törenlerinde ulusal marşlar seslendirilir. Uluslararası spor karşılaşmalarında, sporcularımız kürsüde İstiklâl Marşı’nı seslendiririler. Her bağımsız ülkenin bayrak ve ulusal marş gibi simgeleri vardır, İstiklâl Marşı da ülkemizin en önemli simgelerinden biri olarak kabul edilir. İstiklâl Marşı’mız tıpkı bayrağımız gibi diğer devletlerle olan ilişkilerimizde Türkiye Cumhuriyeti’ni ve ulusumuzu temsil eder, bu temsile örnek olarak da uluslararası spor karşılaşmalarında başarılı olan sporcularımızın madalya törenlerinde, İstiklâl Marşı’mız çalınır ve bu durumdan tüm ulus olarak onur duyarız.

İstikâl Marşı’nı seslendirirken nasıl davranmalıyız?

İstiklâl Marşı’mız seslendirilirken saygı göstermenin ifadesi olarak ayakta ve“Hazır ol” vaziyetinde durulması gerekir.

İstiklâl Marşı’nı dinlerken nasıl davranmalıyız? İstiklâl Marşı’nı anlamına uygun nasıl dinlemeliyiz?

İstiklâl Marşı’nı dinlerken uygunsuz hareketlerde bulunmak ve kendi aralarında konuşmalar yapmak doğru bir davranış değildir. Böyle davranışlarda bulunmak İstiklâl Marşı’mıza saygısızlık olarak kabul edilir. Hangi ülkeye ait olursa olsun ulusal marşlara saygı gösterilmesi gerekir.

İstiklal Savaşı’nın en zor geçtiği günlerde, savaşmakta olan askerin millî ve manevi gücünü yükseltme, toplumun bağımsızlık duygularını ve bağımsızlığa olan özlemini ifade edip toplumu bir araya getirerek coşkunluk yaratma düşüncesi gerekliydi. Ayrıca; yeni kurulmuş bir hükûmet olarak diğer devletlerle olan münasebetler sırasında yapılan resmî törenlerde millî marş ihtiyacını gidermek amacıyla bir marşın yazılıp bestelenmesi ihtiyacı doğdu. Bu nedenle 1921 yılında TBMM tarafından bir şiir yarışması yapıldı ve Mehmet Âkif Ersoy tarafından yazılmış olan “Kahraman Ordumuza” adlı şiir İstiklâl Marşı’mız olarak kabul edildi. Marş Osman Zeki Üngör tarafından bestelendi ve 1930 yılından itibaren bugün dinlemiş olduğumuz bestesi ile icra edilmektedir.

İstiklâl Marşı bizim millî marşımızdır. Aynı zamanda büyük Atatürk’ün önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşımız’ın bir destanı ve bağımsızlığımızın sembolüdür.

Türkiye Büyük Millet Meclisi bu büyük savaşın heyacanını yaşatmak ve yeni nesillere aktarabilmek amacıyla
bir millî marş yazılmasına karar vermiştir. Açılan yarışmada Mehmet Âkif Ersoy ‘un İstiklâl Marşı adlı şiiri
birinci seçilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda millî marş olarak kabul
edilmiştir.

Şiirin bestelenmesi için 1924 yılında açılan yarışmada Ali Rifat Çağatay’ın bestesi birinci olmuştur. Marş altı
yıl kadar bu beste ile söylenmiştir. Ancak Osman Zeki Üngör’ün 9 Eylül 1922’de Türk Süvarileri’nin İzmir’e girişinde atların çıkardığı nal seslerini hayalinde canlandırarak bestelediği ezgi çok beğeni toplayınca Atatürk’ünde isteği üzerine 1930 yılından itibaren Millî Marşı’mız yeni ezgisiyle günümüze ulaşmıştır.

Mehmet Akif ERSOY
Osman Zeki ÜNGÖR

Mehmet Âkif Ersoy Kimdir? (1873- 1936)

İstanbul’da doğmuştur. Şiirlerinde sürekli millî konuları ve toplumsal gerçekleri dile getirmiştir. Mustafa Kemal önderliğindeki Türk kurtuluş hareketini desteklemiş, daha sonra Burdur milletvekili olarak TBMM’ye girmiştir. Ardından Mısır Üniversitesinde Türkçe müderrisliği yapan Mehmet Âkif, şiirlerini “Safahat” adlı kitapta toplamış, ancak İstiklâl Marşı benim değil milletimindir diyerek onu Safahat’a almamıştır.

Osman Zeki Üngör Kimdir? (1880- 1958)

İstanbul’da doğmuştur. Mızıka-i Hümayunu bitirdikten sonra İstanbul Erkek Muallim Mektebi ve Mızıka-i Hümayunda öğretmenlik yapmıştır. Besteci, orkestra şefi ve keman virtüözüdür. Önce Saray Orkestrasını, ardından Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrasını (bugünkü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) yönetmişir. Daha sonra Atatürk’ün direktifl eri ile Musiki Muallim Mektebini
kurmuş ve müdürlüğünü yapmıştır. İstiklâl Marşı’ndan başka birçok marş ve okul şarkıları bestelemiştir.

İstiklâl Marşı

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl.
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın;
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet;
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Âkif Ersoy

İstiklâl Marşı Akrostiş Şiiri

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir