İnsanın aklı, iradesi ve kaderi arasında nasıl bir ilişki vardır?

İnsanın aklı, iradesi ve kaderi, trafik kazası,

İnsanın aklı, iradesi ve kaderi arasında nasıl bir ilişki vardır?

Akıl ve irade sahibi olan insan; düşünce, söz ve davranışlarında özgür bir varlıktır. İnsan, bu özgür irade ve akıl sayesinde iyiyi kötüye, doğruyu da yanlışa tercih edebilir. İnsanın iradesi denildiğinde genel olarak en az iki seçenekten birini tercih etme gücü anlaşılır. İnsan yaratılış bakımından diğer varlıklardan farklıdır. Özellikle tercih hakkı onu diğer varlıklardan ayırır. Özgür iradesiyle seçim yapabilen insan, bundan dolayı işlediklerinden sorumlu tutulmuştur.

Allah (c.c.), peygamberler göndererek nelerin iyi ve nelerin kötü olduğunu insanlara açıklamıştır. Bu konuda Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “Ona iki yolu (iyi ve kötüyü) gösterdik.” (Beled suresi, 10. ayet.) İnsan, irade ve seçme hürriyetiyle dilediği davranışı gerçekleştirir.

Kur’an’da iyi-kötü, doğru-yanlış olan söz ve davranışlar açıklanmış, bunların seçimi ise insana bırakılmıştır. Bu hususla ilgili bir ayette insanın tercih özgürlüğüne şöyle vurgu yapılmıştır: “Kim doğru yolu seçerse bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur, kim de doğruluktan saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üstlenmez…” (İsrâ suresi, 15. ayet.) Dinimiz akıl sahibi olmayı sorumluluğun şartlarından saymıştır. Bu bakımdan akıl ve özgür irade sahibi insan, sorumluluğu başkasında aramaz. Yaptıklarının kendisine ait olduğu bilinciyle sonucuna katlanamayacağı davranışlardan uzak durur.

“…İnsana doğru yolu gösterdik. Artık ister şükreder, ister nankörlük eder.” (İnsan suresi, 3. ayet.)

“İnsan bir şeyi kaderinde olduğu için yapmaz, Allah, insanın ne yapacağını bildiği için kaderine yazmıştır.”

Trafik kazaları konuyla ilgili dikkat çekici bir örnektir. Günümüzde birçok trafik kazası olmaktadır. Trafik kazalarının en önemli sebepleri arasında alkollü araç kullanmak ve aşırı hız yapmak gelir. Bu durumda kişi,
öncelikle suçu kendinde aramalıdır. Çünkü akıl ve irade sahibi insanın trafik kurallarını ihlal etmesi kendi tercihidir.
Bu nedenle insan yaptıklarından sorumlu tutulur.

İnsanın kaderi, Allah’ın (c.c.) evrende belirlediği yasalarla düzenlenmiştir. Buna bağlı olarak insanın eylemleri, zorunlu ve seçime dayalı olmak üzere iki kısımdır. Ne zaman, hangi anne ve babadan dünyaya geleceğimiz,
cinsiyetimizin ne olacağı, göz rengimizin nasıl olacağı, nerede ve ne zaman öleceğimiz gibi konular bizim tercihimize bırakılmamıştır. Tüm bunlar, Allah’ın (c.c.) belirlediği yasalar çerçevesinde gerçekleşir. Bundan dolayı kendi seçimimize dayalı tercihlerimizi, irademiz dışında gerçekleşenlerden ayırt etmeliyiz.

İnsana düşen; gayret etmek, sebeplere sarılmak, çalışmak ve araştırmaktır. Sonucu takdir edecek olan Allah’tır (c.c.). İnsan elde ettiği güzelliklerden dolayı Allah’a (c.c.) şükretmeli, karşılaştığı darlık ve zorluğun üstesinden gelmesini bilmelidir. İnsan, Allah’ın (c.c.) kendisine akıl ve hür irade verdiğini unutmamalı, karşılaştığı olumsuzlukları alın yazısı ve talih diyerek kadere yüklememelidir.

Doğruyu tercih etmek ve gerekli tedbirleri almak kaderi nasıl etkiler?

Bir gün Hz. Ömer (r.a.), Şam’a doğru yola çıkar. Başkomutan Ebu Ubeyde, Hz. Ömer’i (r.a.) karşılar ve Şam’da veba hastalığının yayıldığını söyler. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.), arkadaşlarıyla Şam’a girip girmeme hususunda görüş alışverişinde bulunur. Onlardan bir kısmı Şam’a girmeyi uygun görürken diğer bir kısmı girmeyi uygun görmez.

Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.), orada bulunanlara sabahleyin erkenden geriye döneceklerine ve Şam’a girmeyeceklerine karar verdiğini söyler. Ebu Ubeyde,

– Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun? diyerek Hz. Ömer’e (r.a.) itiraz eder.

Hz. Ömer (r.a.),

– Keşke bunu senden başkası söyleseydi ey Ebu Ubeyde! Evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin, senin develerin olsa da bir tarafı verimli, diğer tarafı çorak bir vadiye inseler… Develerini verimli yerde otlatsan Allah’ın kaderiyle otlatmış, çorak yerde otlatsan yine Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın, der.

Bu sözüyle Hz. Ömer (r.a.), doğruyu tercih etmenin ve gerekli tedbirleri almanın da kader olduğunu vurgulamıştır.

Abdullah bin Abbas da bu konuda Hz. Ömer’i (r.a.) destekleyerek Peygamberimizin (s.a.v.) şu sözünü aktardı:

“Bir yerde veba olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz. Bir yerde veba ortaya çıkar, siz de orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız.”

İmam Malik, Muvatta, Câmi, 7.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir