İnsan nasıl bir varlıktır? İnsan olmanın farkı nedir?
İnsan nasıl bir varlıktır? İnsan olmanın farkı nedir?
İnsan Akıllı ve İnanan Bir Varlıktır.
“Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” İsrâ suresi, 70. ayet.
İnsanı diğer varlıklardan üstün konuma getiren özellikleri vardır.
Evrendeki her şeyi Allah yaratmıştır. Gökyüzü, Güneş, Ay, yıldızlar, gezegenler, dağlar, ovalar, denizler, gördüğümüz ve göremediğimiz bütün varlıklar onun eseridir. Allah’ın yarattığı varlıkların hepsi evreni oluşturmaktadır. Evrendeki varlıklar arasında insanın yeri çok farklıdır. Çünkü Allah, insana diğer varlıklara göre daha fazla değer vermiştir. Ona akıl vererek yarattıkları arasında üstün bir konuma getirmiştir.
İnsan, aklı sayesinde düşünür. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt eder. Çevresinde olup bitenleri anlamaya çalışır. Kendisinin ve evrenin kim tarafından, nasıl ve niçin yaratıldığını merak eder, sorgular. Bu sorgulamalarının sonucunda evrenin ve içindekilerin kendi kendine var olamayacağı sonucuna varır. Akıl, insanı tüm varlıkların bir yaratıcısı olduğu inancına ulaştırır.
Akıl, insana Allah tarafından verilen en büyük nimetlerdendir. Yüce Allah, insanı varlıklar ve yaratılış üzerinde düşünmeye, kendisine inanmaya davet eder. Bir ayette şöyle buyurur: “Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, ekinler, bir kökten çıkan… hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz
ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda, aklını kullanan bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.” Ra’d suresi, 4. ayet.
İnsan olmanın farkı nedir?
Allah insanı yarattı! Ve o vakte kadar yarattığı hiçbir canlıya vermediği birtakım özellikler verdi insana. Allah’ın insanlara verdiği göz ile diğer canlılara verdiği göz çok farklıydı mesela!
Hayır! Gözün iriliğinden, şeklinden, renginden, yapısından bahsetmiyorum. Gözün görmesinden bahsediyorum! Çayırlarda, çimenlerde sabahtan akşama kadar otlayan bir inek için kan kırmızı bir gelincik, tatsız bir ottan başka bir şey değildir. İneğin gözü, belki gelinciği görür ama ondaki güzelliği görmez. “Şu yemyeşil çimenlerin arasına,
o kıpkırmızı gelincik ne de yakışıyor! Allah bu gelinciği ne de güzel yaratmış!” diyemez hiçbir inek. İneğin o koca koca gözleri o güzelliği görmez… Onu ancak bir insanın gözü görür.
Allah’ın insanlara verdiği kulaklar ile koyunlara verdiği kulaklar da çok farklıdır.
Hayır! Elbette yine bir eşek kulağı ile bir insan kulağı arasındaki boy ve şekil farklılığından söz etmiyorum. Onu zaten herkes biliyor. Bir sabah vakti, ihtiyar bir söğüt dalında ötüşüp duran bülbülün sesini, koyunların o koca kulakları da duyuyordur mutlaka. Duyuyordur ama yeryüzündeki hiçbir koyun, bülbülün o sihirli şarkısıyla kendinden geçmez, şiir yazmaya kalkmaz… “Allah bu bülbüllere ne güzel şarkılar öğretmiş, ne de güzel ses vermiş, demez. Çünkü koyunun kulakları bülbül sesini duysa da ondaki güzelliği duymaz… Onu ancak insan kulağı duyar.
Hiçbir insanın burnu, bir köpeğin burnu kadar iyi koku alamaz ama hiçbir köpeğin gidip bir gülü kokladığı da olmamıştır. Bir köpek, gül kokusundan kendinden geçmez, “Allah bu gülleri bu kadar güzel yaratmış, üstüne bir de böyle bir koku katmış!” diyemez hiçbir köpek! Köpeklerin burunları gül kokularını alsa da o kokudaki güzelliği almaz. Onu ancak insanın burnu alır.
Allah, ayılara da ağız vermiş, tat alan bir dil vermiş ve açıkan bir mide vermiş. Ayılar da armut yer, insanlar da. Hatta ayıların armudun en iyisini yediğini söylerler. Demek ki ayılar da tıpkı insanlar gibi armudun tadını alabiliyor. Ancak hiçbir ayı, ağzına attığı bir armudu keyifli keyifli çiğneyip yutarken “Maşallah şu kapkara topraktan, çamurlu sudan başka bir şey yemeyen ağaçların dallarında ne güzel meyveler yaratıyor!” diyemez.
Bütün bu güzel meyveleri, ağaçların dallarından elleriyle bize uzatan ve bizi böyle en güzel, en tatlı yiyeceklerle besleyen Allah’ı bilmenin tadını ancak insanın dili, damağı alır. İnsanın gözü, ineğin gözünden, insanın kulakları, koyunun kulaklarından, insanın burnu, köpeğin burnundan ve insanın dili, ayının dilinden farklı yaratılmıştır. İnsan, onların göremediklerini görür, işitemediklerini işitir, hissedemedikleri koku ve tatları hisseder. Gördüğü, işittiği, hissettiği, tattığı bütün güzellikler karşısında, hiçbir varlığın yapamadığını yapar:
“Rabb’im ne güzel yaratmış!” der. “Onun kudreti ve sanatı ne büyük!” der. “Bizi böyle nimetlerle çepeçevre kuşatan Rabb’imize hamdolsun!” der.
Özkan Öze, Allah’ı Merak Ediyorum 2, s. 45 – 51
2016 ocak 20 mersinde doğdum
çok iyi yazılmış bir duadır bu kim yazdıysa eline koluna sağlık
Saçlarımız ne modeline örnektir
KELOĞLAN İLE NASREDDİN HOCA Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara…
Çok güzel olmuş