İmam Hasan Askeri Kimdir?

İmam Hasan Askeri

İmam Hasan Askeri Kimdir?

İslami düşüncede İmamet, peygamberin risaletinin devamıdır. Hiç şüphesiz bu gelişen akıma iktida etmek İslam ümmetini tehditler ve hasarlardan koruyacak ve onlar işlerini düzene koyacaktır.  Bu yüzden Allahü Teala kendi hikmeti  ve insanların bir lidere ihtiyacı olma gereğine göre, İmamları kendi hüccetleri olarak insanların arasında görevlendirmiştir.  Hüccet kelimesi, sözcük anlamı itibariyle delil ve sebep anlamındadır.  Kur’an-ı Kerim, akıl, Peygamberler ve halefleri ayrıca alimler ve liderler, Allah’ın halka olan  hüccetleri sayılıyorlar.  Emir-ül Müminin hz. Ali –as- şöyle buyuruyor: yeryüzü Allah’ın hüccetinden boş Kalmaz, ya açık ve bilinendir veya gözlerden ıraktır.  ilahi sırlar  onlara verilmiş ve her kim onlara sığınırsa hakkın yoluna girmiştir. Onlar Allah’ın ilim mahzeni… ve Onun dininin Koruyucularıdırlar ve dimdik dağlar gibi, İslam da onların varlığı nedeniyle dimdiktir.

İmam Hasan Askeri –as- Hicri kameri 232 yılında Medine kentinde dünyaya geldi.  Çocukluk yaşında Abbasi halifelerinin dayatmasıyla değerli ve kıymetli babası İmamı Hadi –as- ile birlikte Medine kentinden ayrılarak,  Abbasi halifelerinin hükümet merkezi olan  Sammera  kentinde yaşamaya başladılar.  Gerçi İmam 28 yıl yaşadı, fakat kendinden İslami ilimler ve maariflerinde değerli bir hazine geride bıraktı.  İmam Hasan Askeri’nin –as- sevgi dolu fakat bir o kadar çekici olan bir simaya sahip oldukları,  öyle ki herkesi etkilediği belirtiliyor. Tarihte, o hazreti tanımadığı için kendisinden uzak durmaya çalışan,  fakat hazret ile karşılaşınca kendisinden etkilenerek büyük bir değişiklik yaşayıp bu hazretin gerçek dostları arasında yer alan insanlardan söz ediliyor.  Bu kesim arasında o Hazreti hapishanede iken işkence etmekle görevli olan en şirret 2 kişiden söz edilebilir.  İmam, Abbasilerin hapishanesinde bulunduğu  zaman,  o Hazret ile muaşerette olan gardiyanlar  o hazretten ve etkin kelamından  etkilenerek büyük bir değişime ve ruhi gelişmeye uğradılar.

İmam Hasan Askeri’nin -as- hayatının büyük çoğunluğunu sürgün ve hapishanede geçirdi. O Hazret, Mu’tez, Muhteda ve Mu’temid adlı 3 Abbasi halifesi ile çağdaştı. O dönemde Abbasi halifelerinin baskı ve zulümleri doruğa ulaşmıştı,  bu yüzden  İmam Hasan askeri -as- ders sınıfları ve konuşma oturumlarını düzenlemek için daha az imkana sahipti ve halkın geneli veya İlim ve marifet arayanlarla çok zor şartlarda direkt bağlantı  kurabiliyordu.  Bu yüzden o Hazret çeşitli yöntemlerle, örneğin mektuplarla dinin anlamı ve öğretilerini  halka açıklıyordu. Ibni  Sabbag  olarak bilinen İslam dünyasının büyük bilginlerinden Ali bin  Muhammed Maliki,  İmam Hasan askeri -as- hakkında ” yaşadığı çağda eşsiz olduğu, kimsenin onunla eşit olmadığını,  bilginin doruğunda  kendi tedbirleri ile halkın sorunlarını  bir bir  çözdüğünü,  ayrıca kendi güçlü düşüncesiyle gerçekleri aydınlattığını”  belirtiyor.  Tarih yazarlarının tümü İmam Hasan Askeri’nin -as-,  kendi döneminin en muazzam ilim, marifet hazinesi  ve en bilgin insanı olduğu konusunda hem fikirler.  İmam Hasan askeri -as- akli ve nakli tüm ilimlerde döneminin  birincisiydi.

İmam Hasan Askeri’nin  İmamet dönemi  Abbasiler hükümetinin  en huzursuz dönemiydi.  Halifelerin liyakatsizliği  ayrıca yetkililer arasındaki keşmekeş,  halkın hoşnutsuzluğu ve ardı ardına yaşanan ayaklanmalar,  sapkın düşüncelerin yayılması, o dönemin siyasi ve sosyal sorunlarının sebepleri idi.  Hükümdarlar halkı sömürüyor, onların mal varlıklarıyla muhteşem ve muazzam saraylar inşa ederek, halkın felaket ve bedbahtlıklarına aldırış etmiyorlardı. İmam Hasan askeri -as-hükümet tarafından uygulanan tüm ağır kısıtlamalarına,  toplumdaki huzursuzluklara kısa haytına rağmen, her biri gerçek İslami maarifi ve kültürün yayılmasında önemli payı olan seçkin öğrenciler yetiştirmeyi başardı.

O hazretin öğrencilerinin sayısı en az 100 olarak belirtiliyor ki aralarında seçkin şahsiyetler de bulunuyor.  O Hazretin döneminde  Kufe,  Bağdat,  Nişabur,  Kum,  Horasan,  Yemen,  Rey,  Azerbaycan  ve Samerra,  müslümanların önemli üsleri sayılıyordu. O Hazret İslami kültürü yaymak ve ilim ve bilgiyi geliştirmek amacıyla bu kent halklarına mektuplar gönderiyordu. Nitekim o hazretin kum ve Nişabur şehrindeki müslümanlara yazdığı mektuplar tarihi kaynaklarda mevcuttur.  İmam Hasan askeri -as- ayrıca İslam’ın inanç sınırlarını korumak ve ilmi geliştirmek için de birçok kitap yazdı.  Bu kitaplardan Ku’ran-ı Kerim’in yorumuna değine biliriz,  o hazretin bir diğer kitabı helal ve haram konuları ve hükümlerini kapsıyor.  Hazret her zaman toplumda  ilim ve bilginin yayılarak gelişmesini ve toplumu aydınlanmasına sebep olan fikri eserleri toplayanlar  ve yazarları takdir ederdi.

Abbasi halifeleri,  İmam Hasan askeri’nin -as- evladının dünyaya gelmesinden  kaygılıydılar. Onlar dünyayı Kurtaran bir kurtarıcının doğumu ile ilgili hadisler duymuşlardır.  İslam peygamberi haleflerinin 12 kişi olduğu,  hepsinin de Kureyş’ten  olduklarını belirten hadis ehli sünnet kaynaklarında çokça zikredilmiştir. Ayrıca bu konuda” Mehdi’nin”  kureyş’ten veya ”  Mehdi’nin”  Fatıma’nın -sa- evlatlarından olduğu tabirleri de ehli sünnetin muteber kaynaklarında belirtilmiştir.  Bu yüzden Abbasi halifeleri İmam Hasan Askeri’yi -as- daha titiz bir şekilde kontrol ediyorlardı. Alınan önlemler İmamın belirli günlerde Abbasiler hükümetinin Merkezi’nde hazır bulunması veya Abbasiler’in hapishanesinde bazı günler geçirmesine kadar ilerledi, fakat Abbasilerin tüm geniş önlemlerine rağmen ilahi irade gereğince İmam Hasan Askeri’nin evladı İmam Mehdi -as-dünyaya geldi.

İmam Hasan askeri -as-,  İmam Mehdi’nin -as- veladetini gizliyordu.  Zira eğer düşmanlar bu Kutlu doğumdan haberdar olsaydı,  onu öldürerek yok etmeye çalışabilirlerdi. Fakat yine de İmam Hasan askeri -as- kendi güvendiği kişileri  bundan haberdar ederek kendi evladını onlardan bazılarına gösteriyordu. Böylece kendisinin şehadeti ardından insanlar kendi dönemlerinin İmamını tanımakta şaşkın kalmayıp sapmayacaklardı. Bu yüzden İmam Hasan askeri’nin -as- şehadeti ardından o hazretin yarenleri, evladının bir sonraki İmam olduğu konusunda görüş birliğinde  oldular.

İmamı Hasan Askeri’nin sahip olduğu öngörü ile yaptığı bir diğer gelişim ise, halkın zihnini gaybet dönemine hazırlamaktı. Zira İmam Zaman’ın -as- gaybeti sıradışı bir olaydı ve daha önceden ortamın hazırlanması gerekiyordu.  O zamana kadar Ehlibeyt dostları ve izleyenleri bizzat İmamın huzuruna çıkıp kendi bireysel ve sosyal sorunları ve konularını o Hazret ile paylaşıyorlardı.  Bu yüzden halk İmamlarla direkt bağlantıya alışmışlardı.

İmam Hasan askeri -as- toplumu bu şartlara ve gaybet dönemine hazırlaması gerekiyordu.  Bu gaybet halkın İmamdan ayrı kalması ve direkt olarak o hazretle bağlantıda olmaması anlamında idi.  Bu yüzden İmam -as- gaybet döneminin sorumluluklarını omuzlayabilecek Yarenler yetiştirdi.  İmam Hasan askeri -as- çeşitli yöntemlerle halkın gaybet döneminde,  İmamet mektebinde yetişen bilginler ve muhaddislere başvurmaya ve dini öğretilerini onlardan öğrenmeye teşvik ediyordu. Nitekim İmam Hasan Askeri’den -as- aktarılan hadis bu sözü doğrular niteliktedir.  İmam Hasan askeri -as- şöyle buyuruyor:  Öyleyse fakihlerden  iradeli olan,  nefsini koruyan  ve kendi dininin vasisi olan, kendi nefsiyle muhalefet eden ve mevlasına boyun eğen fakihlerin halk tarafından izlenmesi gerekir.

İmam Hasan askerinin -as- özelliklerinden,  o hazretin zalim, despot  halifelere teslim olmaması ve gerçek İslami düşünceyi savunmada halel götürmez iradesidir.  Abbasi halifesi Mu’temid İmam Hasan askeri’nin -as- toplumdaki manevi ve bilimsel  etkinliğinin farkındaydı, Abbasi halifesi halkın çeşitli kesimlerinin, Peygamberin –saa- aziz torununu kendisine tercih ettiğini görüyordu. Mu’temid o hazretin faaliyetinin devam etmesi  sonucu kendi zalim hükümetinin sarsılacağını hissediyordu.  Bu yüzden İmam Hasan Askeri’nin mübarek varlığını kendine engel  görerek o Hazreti şehit etmeye  karar verdi.  İmamet semasının parlayan bu yıldızı daha 28 yaşındayken şehit oldu.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir