İletişim nedir? İletişim kurmanın yolları nelerdir?
İletişim nedir? İletişim kurmanın yolları nelerdir?
İletişim denilince aklınıza neler geliyor?
İletişim, duygu, düşünce veya bilgilerin çeşitli yollarla başkalarına aktarılmasıdır. İletişim en az iki kişi
arasında gerçekleşir. İnsan toplum içinde yaşayan bir varlık olduğuna göre diğer insanlarla iletişim kurmak zorundadır. Pazar, apartman, mahalle, okul, sinema… Hepsi toplu hâlde bulunulan yerlerdir. Kısacası insanın olduğu her yerde iletişim söz konusudur. İletişim sözcüğünün kökü “ilmek” yani “bağlamak” tan gelmektedir. Aslında insanlarla iletişim kurarken onlarla bağ da kurmuş oluyoruz. İletişim kurmak için en çok kullandığımız yol konuşmadır. Karşılıklı konuşarak yaptığımız iletişim, sözlü iletişimdir.
Yazı yoluyla da iletişim kurabiliriz. Mektup, gazete, dergi ve kitaplardaki yazılar veya yazılı işaretler
aracılığı ile yaptığımız iletişim yazılı iletişimi oluşturur.
İletişim kurmanın bir diğer yolu ise beden dilidir. Beden dili el, kol, baş ve vücut duruşunu kapsar.
Sözlü iletişimi destekler. Günlük yaşantımızda bu iletişim yolunu sıkça kullanırız. Beden dili kültürden
kültüre farklılık gösterir. Bu yüzden beden diliyle iletişim kurduğumuz insanla aynı kültürden olmamız
iletişimimizin sağlıklı olmasını sağlar. Genellikle işitme engelli insanlarımızın kullandığı bu iletişim şeklini işitme problemi olmayan kişiler de kullanabilir. Selam veren bir insanın selamını başımızı sallayarak kabul etmemiz beden diliyle yapılan bir iletişimdir.
Söze Selamla Başlamanın önemi nedir?
Sabah kalkınca anne ve babamıza “günaydın” deriz. Yolda bir tanıdıkla karşılaşınca “merhaba” deriz.
Vedalaşırken “Hoşça kal, Allah’a ısmarladık” deriz. Çalışan birine rastlayınca “Kolay gelsin.” deriz. Bu ifadelerle iletişimi başlatmış oluruz.
Yan yana dükkânları olan iki komşu esnaf varmış.
Yan yana dükkânları olan iki komşu esnaf varmış. Biri turşu diğeri bal satarmış. Turşucunun işi çok iyiymiş, müşterisi çokmuş. Hatta bazen kuyruk bile olurmuş dükkânın önünde. Bal satan adam bu duruma hayret edermiş. Çünkü o, çoğu zaman sinek avlarmış. Ve kendi kendine homurdanırmış. “Şu insanların işlerine akıl ermez.
Biz burada çeşit çeşit bal satıyoruz çeşit çeşit… Kimse gelmiyor. Acı turşu satan adam ise müşteriye yetişemiyor. Bal satan bir gün derdini bilge adama açmış. Bilge şöyle demiş:
“Evladım, sen bal satıyorsun ama suratın sirke satıyor! Komşun turşu satıyor ama yüzü bal satıyor. Turşucunun güler yüzü acının, ekşinin müşterisini artırıyor. Balcının asık suratı ise insanları nefis tattan uzaklaştırıyor.”
Konuşma iletişim kurma yollarından biridir.
Konuşma iletişim kurma yollarından biridir. Konuşma insanın duygu, düşünce, görüş ve isteklerini diğer insanlara sözle bildirmesidir. Bir iletişim süreci olan konuşma, bireysel ve toplumsal hayatımızda önemli bir yer tutar. Pek çok sorun konuşarak çözülür. Sevinç ve mutluluk dile getirilerek paylaşılır. Edebiyatımızın söz ustalarından biri olan Yunus Emre, sözün yaşamımızdaki önemini şöyle dile getirmiştir:
Söz ola kese savaşı,
Söz ola bitire başı,
Söz ola ağulu aşı ,
Bal ile yağ ede bir söz.
Padişahın biri rüyasında, dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü,
Padişahın biri rüyasında, dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü, yemek yiyemez hâle geldiğini görür. Rüyasını yorumlaması için tabirci başını ve bir diğer tabirciyi yanına çağırır. Onlara gördüğü rüyanın hayır mı şer mi olduğunu sorar. Tabirci başı padişahın rüyasını “Padişahım bütün yakınlarınız sizden önce ölecekler. Siz koskoca ülkenizde yapayalnız uzun bir ömür süreceksiniz.” diyerek tabir eder. Tabirci başının söylediklerinden hoşlanmayan padişah öfkeyle “ Tez zindana atın bu adamı, felaket tellalı olmak neymiş öğrensin!” der. Padişah rüyasını diğer tabirciye sorar. Tabirci sakin ve gülümseyen bir ifade ile “Rüyanız hayırdır, padişahım. Siz, bütün yakınlarınızdan daha uzun yaşayacaksınız ve uzun seneler ülkenizi idare edeceksiniz.” der. Bu habere çok sevinen padişah tabirciye iki kese altın verir. Olup biteni başından beri izleyenler ise şaşkınlıkla tabirciye şu soruyu sorarlar:
— Aslında sen de tabirci başı da aynı şeyi söylediniz. Padişah neden seni ödüllendirdi de onu cezalandırdı?
Tabirci tebessümle “Elbette aynı şeyi söyledik ancak ne söylediğinden ziyade nasıl söylediğin ve kime söylediğin önemlidir.” der.
Kişiler arasında yanlış anlaşılmadan doğan iletişim problemleri nasıl çözülebilir?
İnsandan insana ulaşma yoludur konuşmak. Duygu ve düşüncelerimizi olanca sıcaklığı ile ancak konuşma yoluyla iletebiliriz. Doğru ve etkili konuşma doğuştan getirilen bir yetenek değildir. Duygu, düşünce ve görüşlerimizi anlaşılır ve etkili biçimde anlatmayı öğrenerek olumlu iletişim kurabiliriz. Bunun için konuşurken
şunlara dikkat etmemiz gerekir:
• Karşı tarafa güven verici ve içten davranmalıyız.
• Konuşmalarımızı jest ve mimiklerimizle beslemeli, canlı ve doğal olmalıyız.
• Konuşmalarımızda “Bana öyle geliyor ki, böyle düşünülemez mi?” vb. ifadelerle anlatımı yumuşatmalıyız.
• Konuştuğumuz kimseyle yakınlık derecemize, yaş farkımıza, toplumdaki rolüne uygun tutumlar belirlemeli ve ona göre davranmalıyız.
• Söz dağarcığımız zengin olmalı, dili iyi bilmeli ve sözcükleri yerli yerince kullanmalıyız.
İletişimi olumlu bir şekilde sürdürebilmek için neler yapmalıyız?
• Karşımdakini dinlemeliyim.
• Konuşurken göz teması kurmalıyım.
• Beden dilime, özellikle yüz ifademe dikkat etmeliyim.
• Empati kurmayı öğrenmeliyim.
• Karşımdakine değer verdiğimi hissettirmeliyim.
• Samimi ve içten davranmalıyım.
• Ne zaman susmam gerektiğini bilmeliyim.
• İnsanlara karşı doğal olmalıyım ve olduğum gibi görünmeliyim.
• Karşımdaki kişi konuşurken onu dinlediğimi jest ve mimiklerimle belli etmeliyim.
• Şaka yapmadan önce iyi düşünmeliyim.
• İnsanlara adaletli davranmalıyım.
• Bencillikten kaçınmalıyım.
• Kendimi doğru sözcüklerle açık ve anlaşılır biçimde ifade etmeliyim.
• Konuşurken ses tonumu iyi ayarlamalıyım.
• Yapıcı eleştirilerde bulunmalıyım.
• Konuşanın sözünü kesmemeliyim.
• Konuyu değiştirmeye kalkışmamalıyım.
• Öfkemi kontrol altına almadan konuşmamalıyım.
• Öğüt ve emir verir tarzda konuşmamalıyım.
• Kendi görüşlerimi kabul ettirmeye çalışmamalıyım.
• Karşımdakine takma isimle hitap etmemeliyim.
• Argo içerikli konuşmamalıyım.
• Karşımdaki konuşurken başka şeylerle ilgilenmemeliyim.
• Biri konuşurken başkalarıyla fısıldaşmamalıyım.
• Karşımdakinin kişiliğini incitici şekilde davranmamalıyım.
• Aşırı ısrarcı davranmamalıyım.
• Başkalarını suçlayıcı şekilde konuşmamalıyım.
• Bana sır olarak emanet edileni başkalarıyla paylaşmamalıyım.
• Karşımdakinin özel alanını ihlal etmemeliyim.
Bir ağız iki kulak, iki dinle bir konuş
Atalarımız dinlemenin önemini anlatmak için “Allah bir ağız, iki kulak vermiş. Öyleyse iki dinleyeceğiz bir konuşacağız.” derler. Karşımızdakini dinlerken nelere dikkat edeceğiz? İletişimde bulunduğumuz kişiyi dikkatle dinlediğimizi göstermek için baş sallamak, gülümsemek, kaş kaldırmak gibi jest ve mimikler ile hı hı, evet, tamam gibi kısa, sözlü belirtiler gösterebiliriz.
İletişimde bir sorun varsa ne yapmalıyız?
İnsanlar her zaman olumlu iletişim kuramazlar. Bunun birçok nedeni olabilir. İnsanlarla kurduğumuz iletişimde bir sorun olduğunu düşünüyorsak önce sorunu keşfetmeye çalışmalıyız. Şimdi Hilal ile Mine’nin iletişiminde bir sorun var mı bakalım. Sorun olduğunda uzlaşmayı nasıl sağlıyorlar?
Beden dili ögeleri nelerdir?
Göz iletişi, yüz ifadesi (mimikler), duruş biçimi (jestler), el, kol, baş, parmak hareketleri, kişiler arasındaki mesafe beden dilinin ögelerini oluşturur.
Mine: Oh be! Sınavlar bitti. Hafta sonunu kendime ayırabilirim. Sahi, Hilal hafta sonu sen ne yapacaksın?
Hilal: Bilmem, daha karar vermedim.
Mine: Grup Körebe’nin konserine gidelim mi?
Hilal: Çok kalabalık ve gürültülü olur. Konserleri televizyondan seyretmeyi tercih ederim.
Mine: Öyleyse okul takımının basket maçını izlemeye gidelim. Maç cumartesi öğleden sonra 16.00’da. Biz 14.00’de buluşuruz. Önce bir şeyler yeriz. Sonra maça gideriz. Akşam hava kararmadan da evlerimize dönmüş oluruz. Ne dersin?
Hilal: Diyorum ki, sen bize gelsen, annem pasta yapsa, çay demlesek, sonra birlikte film izlesek. Maça gitsek herkes grup oluşturmuştur. Biz yalnız kalırız.
Mine: Böyle güzel havayı kış gelince bulamayız. Eve kapanmayalım. Hem biraz da hareket etmiş oluruz.
Hilal: Benim kilo sorunum yok. Çok hareket etmesem de olur.
Mine: Bu laf bana mı?
Hilal: Yoo! Öyle demek istemedim. Hemen gitme lütfen. Sadece çok yoğun bir sınav haftasından sonra biraz dinlenmek istedim. Bir de şimdi bütün okul oradadır. Canım arkadaşım, kalabalıkta eziliriz. Ben sana kıyamam.
Mine: Zayıf ve narin yalancı! Ezilen sen olursun. Ne de olsa ben şişmanım. Bunu bana açıkça söyleyebilirdin. O zaman daha uygun bir plan yapardık.
Hilal: O kadar çok ısrar ettin ki! Ben de seni kırdım. Özür dilerim. Tamam! İkimizin de zevkine uygun bir plan yapalım.
Mine: Tamam, öyleyse. Evde film izleyeceğimize sinemaya gidelim.
Hilal: Anlaştık, yarın görüşmek üzere…
Çatışma ve anlaşmazlıklarımızın temelindeki farklılıklar nelerdir?
Hilal ile Mine sonunda ortak bir noktada uzlaştılar. İkisini de memnun eden bir çözüm yolu buldular. Nasıl mı?
“Dış görünüşümüz birbirinden farklı olduğu gibi duygu, düşünce ve beğenilerimiz de farklı. Zihinsel fiziksel özelliklerimiz de farklı. Çatışma ve anlaşmazlıklarımızın temelinde bu farklılıklar var. Bunlar bizim bireysel farklılıklarımız olduğuna göre hoş görmemiz gerekiyor.
Birbirimizle aynı düşünmek, aynı şeyden hoşlanmak zorunda değiliz. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul ettik. Kendimizi birbirimizin yerine koyduk yani empati yaptık. Biz anlaşmak, çatışma ve problemlerimizi çözmek istiyorduk, incitmek ve incinmek istemiyorduk. Bu yüzden iletişimde “ben dili”ni kullandık. Çünkü ben dili iletişim dili sen dili çatışma diliydi. Bundan böyle birbirimize “sen”li değil hep “ben”li mesajlar vereceğiz.”
Sen Dili: Odanı çok dağıtıyorsun, düzenli olmayı bir türlü öğrenemedin.
Ben Dili: Odanı toplamak beni çok yoruyor. İş yapmaktan sana yeterince zaman ayıramıyorum.
Karşımızdakinden duymak istediklerimizi ona söyleyelim ki o da bize duymak istediklerimizi söylesin. Bu bakış açısı insanlar arasındaki anlaşmazlıkları uzlaşıya dönüştürür. İletişim ayna gibidir. Biz nasılsak karşımızdaki de bizim gibi olur.
ÇOK 👍👌👌😁😁😁
2016 ocak 20 mersinde doğdum
çok iyi yazılmış bir duadır bu kim yazdıysa eline koluna sağlık
Saçlarımız ne modeline örnektir
KELOĞLAN İLE NASREDDİN HOCA Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara…