Haçlı Seferlerinin Sebepleri ve Sonuçları Nelerdir?

Haçlılar Kudüs tablo Emile Signo

Haçlı Seferlerinin Sebepleri ve Sonuçları Nelerdir?

Kudüs’ün Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler için önemi nedir?
Haçlı kavramı size ne ifade ediyor?

HAÇLI SEFERLERİ

Hristiyan dünyasının birleşerek Orta Çağ’da Kudüs ve çevresini alma bahanesiyle Türk İslam dünyası üzerine yapmış olduğu saldırılara “Haçlı Seferleri” denir. Seferlere katılanların savaşa giderken elbiselerinin ön kısmında, seferden dönerlerken ise sırtlarında bir haç işareti bulunmasından dolayı bu seferlere “Haçlı Seferleri” adı verildi.

Haçlı Seferleri XI. yüzyıl sonlarından XIII. yüzyıl sonlarına kadar sürdü (1096-1270). Haçlı Seferleri’ne karşı başta Türkiye Selçuklu Devleti ve Eyyûbî Devleti olmak üzere Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri mücadele ettiler. Bu seferlerin dinî, siyasi ve ekonomik sebepleri vardı.

HAÇLI SEFERLERİ’NİN SEBEPLERİ NELERDİR?

HAÇLI SEFERLERİ’NİN DİNÎ SEBEPLERİ NELERDİR?
• Hristiyanların, Müslümanların elinde bulunan Kudüs ve diğer kutsal yerleri (Antakya ve Urfa vb.) almak istemeleri
• Fransa’da ortaya çıkan Kluni tarikatının Müslümanlarla savaşılması yönünde yaptığı çalışmalar ve Katolik kilisesinin Ortodoks kilisesini hâkimiyet altına almak istemesi
• Katolik kilisesinin halkı seferlere teşvik etmesi
HAÇLI SEFERLERİ’NİN SİYASİ SEBEPLERİ NELERDİR?
• Malazgirt Savaşı sonrasında Türkler karşısında zor durumda kalan Bizans’ın Avrupa’dan yardım istemesi
• Türklerin Anadolu, Suriye, Filistin ve Akdeniz bölgelerinden uzaklaştırılmak istenmesi
HAÇLI SEFERLERİ’NİN EKONOMİK SEBEPLERİ NELERDİR?
• Ekonomik açıdan zor durumda olan Avrupalıların Doğu’nun zenginliklerini ele geçirmek istemeleri
• Doğudan gelen ticaret yollarının Türklerin denetiminde olması
• Bazı soylu ve derebeylerin yeni topraklar kazanarak ekonomik durumlarını daha da güçlendirmek istemeleri

Haçlı Seferleri’nden Türklerin diğer İslam devletlerine oranla daha fazla etkilenmelerinin sebepleri neler olabilir?

Haçlı Seferleri ile ilgili aşağıda diyalog etkinliği

PAYLAŞILAMAYAN ŞEHİR: KUDÜS
Haçlı Seferleri ile ilgili aşağıda verilen diyaloğu canlandırınız. Bu işlemi yaptıktan
sonra Haçlı Seferleri’ni Müslümanlar ve Hristiyanlar açısından değerlendiriniz.
Haçlı Seferleri tüm acımasızlığıyla devam etmekteydi. Papa’nın cennet vaadine kanmış askerlerden biri olan Wilhem, II. Haçlı seferi esnasında Eyyubilere esir düşmüştü. Zamanla Eyyubili Müslüman Türk askerlerinden Hasan’la da dost olmaya başlamışlardı. Bir ara savaşın bütün çirkinliğinden nasıl olduysa kurtulmuş, bir ağacın altında sohbet etmeye başlamışlardı.
Hasan merak içinde:
— Bizim kutsal topraklarımızda ne işiniz var?
Wilhem haklı olduğuna inanan bir sesle:
— Kudüs sizin için ne kadar kutsalsa bizim için de o kadar kutsaldır. Hristiyanlık Kudüs’ten dünyaya yayıldı. Hz. İsa, Kudüs’te çarmıha gerildi. Bu yüzden bu kutsal mekân Müslümanların elinden alınmalıdır.
Hasan, Wilhem’in bu cevabını yeterli bulmamıştı.
— Amacınız sadece Kudüs’ü bizim elimizden almak mı?
Wilhem:
— Benim amacım ve benim gibi düşünen arkadaşlarımın amacı bu. Bu yüzden ailemizi, tarlalarımızı ve bütün varlığımızı bırakıp buraya geldik. Çünkü kazanırsak Hristiyan dünyasına hizmet etmiş olacağız, ölürsek cennete gideceğiz. Zaten Papa ve Kluni tarikatı da bize bu yönde güvence verdi. Bunları söylerken Papa’nın kendilerine, esir düştüklerinde durumlarının ne olacağını söylemediği aklına geldiyse de üzerinde fazla düşünmedi. Çünkü Müslümanlardan hiç eziyet görmemişti.
Hasan:
— Peki diğerlerinin asıl amacı nedir?
Wilhem:
— Diğerleri derken kimleri kastediyorsun?
Hasan:
— Krallar, derebeyler, şövalyeler, Batı’nın halk üzerinde söz sahibi olan diğer grupları.
Wilhem, cennete gitme hayali ve Hristiyan dünyasına hizmet etme amacıyla coşku içinde olduğundan bunları hiç düşünmemişti. Derin bir sessizliğe daldı. Kafasını yavaşça kaldırınca Hasan’ın cevap bekleyen gözleriyle karşılaştı.
Wilhem:
— Evet. Krallar bu bölgenin zenginliğini ele geçirmek, derebeyler ekonomik sıkıntılarını gidermek, şövalyeler ise şan ve şöhret için katılıyorlar bu sefere.
Wilhem’in bu cevabı karşısında Hasan, endişelerinin gerçek olduğunu öğrenmenin acısını yüreğinde hissetti.
Hasan:
— Kilise senin temiz duygularından yararlanarak seni kandırmış. İslamiyet de bu topraklar üzerinde doğmuştur. Biz Müslümanlar şu anda burada yaşamaktayız. Varlığımızı devam ettirmek için de sonuna kadar malımızı, canımızı ve inancımızı savunacağız. Bu uğurda ölürsek şehit, kalırsak gazi olacağız. Umarım, gözlerini hırs bürümüş insanların bencillikleri ve çıkarları yüzünden yarattıkları bu savaşlardan hiçbir suçu olmayan masum insanlar etkilenmez.

I. Haçlı Seferi (1096-1099): Papa II. Urban ile gezginci bir keşiş olan Pierre L’Ermite’nin (Piyer Lermit) kışkırtmalarıyla toplanan ve yaklaşık 100.000 civarında olan bu düzensiz birlikler İstanbul önlerine kadar geldi. Bizans İmparatoru Aleksi Komnenos (Aleksi Komnen) bu orduyu hemen Anadolu’ya geçirdi. Ancak Haçlılar İznik civarında I. Kılıç Arslan tarafından büyük bir yenilgiye uğratıldı. Pierre L’Ermite canını güçlükle kurtarabildi. Bu yenilgiden sonra Alman, İngiliz, Norman, Fransız ve Belçika askerlerinden oluşan ve başlarında Fransız asillerinden Godefroi De Bouillon’ın (Godfray dö Buyan) bulunduğu 600.000 kişilik düzenli bir ordu 1096 yılında İznik önlerine kadar geldi.

I. Kılıç Arslan bu ordu karşısında tutunamadı ve İznik’i terk ederek devletin merkezini Konya’ya taşıdı. Bundan sonra I. Kılıç Arslan, Danişment hükümdarı Danişment Gazi ile birleşerek Haçlıları yıpratmaya yönelik saldırılar düzenledi ve Haçlılara çok ağır kayıplar verdirdi. Haçlılar Anadolu’dan Kudüs’e vardıklarında sayıları 50.000-100.000 kadar kalmıştı. Haçlılar, yetmiş günlük bir kuşatma sonrasında Kudüs’ü Fâtimîlerin elinden aldılar (Görsel 1.18). Şehirdeki Müslüman ve Yahudilerin çoğunu kılıçtan geçirdiler.
Kudüs’te bir Latin krallığı kurdular. Anadolu’dan Kudüs’e ulaşamayan Haçlıların bir kısmı ise Antakya ve Urfa’yı ele geçirerek buralarda kontluklar kurdular.

Haçlılar Kudüs tablo Emile Signo

II. Haçlı Seferi (1147-1149): Urfa ve Antakya’da kontluk kuran Haçlılarla Türkler arasında savaşlar devam etti. Musul Atabeyi Nurettin Mahmut Zengi 1144 yılında Haçlılardan önce Urfa’yı, daha sonra da Halep ve Şam’ı geri aldı. Bu gelişmeler üzerine Kudüs Kralı, Avrupa’dan yardım istedi. Fransa Kralı VII. Lui (Lui) ile Alman Kralı III. Konrad (Kanrıd) liderliğinde yeni bir Haçlı ordusu hazırlandı. Orduları ile Anadolu’ya gelen III. Konrad; Anadolu’da, Konya civarında yapılan savaşta, Türkiye Selçuklu Hükümdarı I. Mesut tarafından ağır bir yenilgiye uğratıldı. VII. Lui ise Antalya üzerinden Suriye’ye gitmek istedi ancak Toroslarda büyük kayıplar verdi. İki kral güçlükle Kudüs’e varabildiler. 1140’ta Şam’ı kuşatmak istedilerse de başarılı olamayıp ülkelerine geri dönmek zorunda kaldılar. II. Haçlı Seferi’nin en önemli özelliği bu sefere ilk kez kral ve imparatorların katılması oldu.

Haçlı Seferleri harita

III. Haçlı Seferi (1189-1192): Mısır’da kurulmuş olan Eyyübi Devleti Hükümdarı Selahaddin Eyyubi, 1187 yılında Haçlılarla yaptığı Hittin Savaşı’nı kazanarak Kudüs’ü ele geçirdi. Bu olay üzerine III. Haçlı Seferi başladı.

Fransa Kralı Philippe Auguste (Filip Ogüst), İngiltere Kralı I. Richard (Arslan Yürekli Rişard) ve Alman İmparatoru I. Friedrich (Frederik Barbaros), III. Haçlı Seferi’ne katıldılar. Alman İmparatoru Frederik Barbaros, Türkiye Selçuklu Hükümdarı II. Kılıç Arslan karşısında ağır kayıplar verdi. Silifke Çayı’nı geçerken boğuldu. Deniz yoluyla Suriye’ye gelen Philippe Auguste ve I. Richard, Suriye’de Akka Kalesi’ni ele geçirdilerse
de Kudüs kuşatmasında başarılı olamayarak ülkelerine geri döndüler.

TARİHTEN BİR YAPRAK
KUDÜS FATİHİ: SELAHADDİN EYYUBİ

Avrupa Hristiyan dünyası, Kudüs’ü kurtarmak gayesiyle tarihin o en barbar taarruzu olan Haçlı Seferleri’ne soyunmakta gecikmemişti. Haçlılar Hz. Ömer’in 637’de Kudüs’ü fethinden 550 yıl sonra I. Haçlı Seferi sonunda Kudüs’ü ele geçirmeye muktedir olacaklardı (1099). İşgal sırasında Haçlılar benzeri görülmemiş canavarlık numunelerini gösterime sunmaktan zerrece çekinmemişlerdi.

Selahaddin Eyyubi

Selahaddin Eyyubi aradan 88 yıl geçmesine rağmen Kudüs’ün Haçlıların işgali altında bulunmasını bir türlü içine sindirememişti. Hz. İsa’nın doğduğu, İslam’ın ilk kıblesi olan ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Miraca yükseldiği mukaddes şehrin Haçlı hâkimiyetinde bulunmasını kabullenememişti. Bu kahredici düşüncenin hafakan ve kederi ile geçen her gün, onun için cehennemden farksızdı. O kadar ki Sultan Selahaddin’in âdeta maşukunu arayan Mecnun gibi dolaştığını; yemeği ve uyumayı unuttuğunu; gülmeyi zevk ve sefayı kendine haram ettiğini ve Kudüs’ün fethine dek hep çadırda kaldığını tarih hazin bir biçimde kaydetmiştir.

Selahaddin Eyyubi, yaklaşık 10 yıldır hasretle beklediği zafer anını nihayet 1187’de Hıttin’de yakalamıştı. Ortaya koyduğu muazzam inanç, cesaret ve kahramanlıkla Haçlılara hadlerini bildirerek onları ağır bir hezimete uğratmıştı. Öyle ki Papa III. Urbanus kahrından ölmüştü. Sultan Selahaddin devletini kısa sürede bölgenin tek hâkimi durumuna getirmişti. 2 Ekim 1187 Cuma günü Miraç Kandili’nde Kudüs teslim olmuştu. Fethin ardından Mescid-i Aksa’ya gelen muzaffer Sultan, Haçlılarca tahrip edilen ilk kıblegâhı elleriyle süpürüp gül yağı ile yıkamıştı.
Ebu Bekir SUBAŞI

Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü Haçlılardan alması, İslam ve Hristiyan dünyasında nasıl
bir etki yaratmıştır?

IV. Haçlı Seferi (1202-1204): Kudüs’ün alınamaması üzerine Papa’nın kışkırtmalarıyla yeni bir ordu kuruldu. Haçlılar deniz yoluyla Suriye’ye geçmek için Venedik’te toplandılar. Bu sırada Bizans’ta taht kavgaları sonucunda tahtan indirilen İmparator Aleksios, Haçlı ordusundan yardım istedi. Bunun üzerine İstanbul’a gelen Haçlılar İstanbul’u yağmalayarak bir Latin İmparatorluğu kurdular.

XI-XIII. yüzyıl boyunca sekiz Haçlı Seferi gerçekleşti. İlk dört Haçlı seferinde Türkiye Selçuklu Devleti ve Anadolu Türk beylikleri başarı ile mücadele ettiler. Son dört Haçlı seferi ise Anadolu üzerinden yapılmayıp değişik yollar üzerinden yapıldı. Ancak Haçlılar bu seferlerden bir netice elde edemediler.

HAÇLI SEFERLERİ’NİN SONUÇLARI NELERDİR?

Yaklaşık iki asır süren Haçlı Seferleri siyasi, dinî, ekonomik, bilimsel ve kültürel açıdan önemli sonuçlar doğurdu. Haçlı Seferleri’nin genel sonuçları şunlardır:
HAÇLI SEFERLERİ’NİN SİYASİ SONUÇLARI
• Haçlı Seferleri’nde birçok soylunun ölmesi veya geriye dönebilenlerin parasızlık sebebiyle mallarını satması Avrupa’da derebeylik sisteminin zayıflamasına, merkezî krallıkların güçlenmesine neden oldu.
• Türkiye Selçuklularının, Haçlılarla savaşmasını fırsat bilen Bizans, Batı Anadolu topraklarını ele geçirdi.
• Türklerin, İslam dünyasındaki saygınlığı arttı ancak batıya ilerleyişleri bir süre durdu.
HAÇLI SEFERLERİ’NİN DİNÎ SONUÇLARI
• Katolik kilisesi ile Ortodoks kilisesi arasındaki ayrılıklar daha da arttı.
• Kudüs’ün Müslümanlar tarafından geri alınması, seferlerde birçok insanın ölmesi papalara ve din adamlarına olan güveni sarstı.
HAÇLI SEFERLERİ’NİN EKONOMİK SONUÇLARI
• Doğu-Batı ticareti büyük ölçüde gelişti. Batı Akdeniz ve limanları (Venedik, Cenova, Marsilya gibi) önem kazandı.
• Doğu-Batı ticaretinin gelişmesine bağlı olarak Avrupa’da bazı tüccarlar ekonomik yönden güçlendi.
• Seferlere gerekli parasal desteğin sağlanması için kralların Venedikli bankerlerden borç para almaları bankacılık sisteminin gelişmesine ortam hazırladı.
• Avrupalılar doğudaki bazı bitki, baharat, porselen ve cam eşyayı, ipek ve pamuklu kumaşları, halıları ülkelerine götürdüler.
• Seferler neticesinde Anadolu, Suriye ve diğer bölgeler tahrip oldu, tarımsal üretim azaldı, ticari hayat durgunlaştı.
HAÇLI SEFERLERİ’NİN BİLİMSEL VE KÜLTÜREL SONUÇLARI
• Avrupalılar Müslümanlardan pusula, barut, kâğıt ve matbaanın kullanımını öğrendiler.
• Avrupalılar İslam kültür ve medeniyetini yakından tanıma fırsatı buldular. Bazı İslam âlimlerine ait eserleri Latinceye çevirdiler. Bu durum Avrupa’da bilim hayatının büyük ölçüde gelişmesine ortam hazırladı.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir