Fatma Aliye

Fatma Aliye

Fatma Aliye

Fatma Aliye kimdir?

Fatma Aliye, 9 Ekim 1862’de İstanbul’da doğdu. Babası tarihçi, hukukçu ve devlet adamı olan Ahmed Cevdet Paşa, annesi Adviye Râbia Hanım’dır.

Son devir Osmanlı devlet adamlarından hukukçu ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa ile Adviye Râbia Hanım’ın kızıdır. Çağdaşlarından farklı olarak birçok özel hocadan ders aldı, Fransızca öğrendi ve iyi bir eğitim gördü. Babasının resmî görevleri dolayısıyla Halep, Yanya, Şam ve Beyrut vilâyetlerinde bulundu. 1878’de II. Abdülhamid’in yâverlerinden Kolağası Fâik Bey’le evlendi.

Türk ve İslam edebiyatının ilk kadın romancısıdır. Herhangi bir okulda okumamış ve özel bir eğitim de almamıştır. Abisinin evde aldığı özel dersleri dinleyerek kendisini geliştirmiştir. Fransızca da öğrenen Fatma Aliye’nin birçok romanı yayımlanmıştır. Fransızca romanları Türkçeye çevirmiştir. Ülkemizde ilk kadın roman yazarı olan Fatma Aliye’nin bu özelliğinden dolayı 50 TL’lik kâğıt paraların üzerine fotoğrafı konulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının bastığı ve piyasaya sürdüğü  50 liranın arka yüzünde fotoğrafı bulunan Fatma Aliye kimdir?

Türk banknotların üzerine resmi basılan ilk Türk kadını…

Tanzimat döneminin ünlü devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa’nın kızı.

Babasının konağında özel öğretmenlerden Fransızca, tarih, edebiyat ve felsefe dersleri aldı. Yazmaya Fransızcadan yaptığı çevirilerle başladı. İlk çevirisi George Ohnet’den Volente.

Bu çevirisi Meram adı ve “Bir Hanım” imzasıyla yayınlandı. Sonraları “Meram Mütercimi” olarak tanındı. Bir çok makalesi “Mütercime-i Meram” adıyla yayınlandı. Nisvân-ı İslâm adlı anı kitabı Fransızca, İngilizce ve Arapça’ya, Udî adlı romanı Fransızcaya çevrildi. Fatma Aliye Hanım’ın felsefeye merakı gençliğinde başladı. Olayları dikkatle incelemesi, çeşitli ailelerdeki gözlemleri onu felsefeye götürdü… Kahramanları kadın olan öyküler ve romanlar yazdı. En önemli eseri sayılan Muhâdarât’ta bir kadının ilk aşkını unutamayacağı tezini çürütmeye çalıştı. Romanlarında zaman zaman toplumsal sorunları ele aldı, felsefeye yer verdi. Udî adlı romanında müziğin felsefe ile ilişkilerine değindi.

Ünlü devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa’nın kızı,

İlk Türk kadın roman yazarı,

İlk Türk kadın çevirmen,

İlk “muhafazakar” feminist,

Eserleri batı dillerine ve Arapçaya çevrilen ilk Türk kadın yazar.

Ünlü bir devlet adamı olan Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı… Kitapları yabancı dillere çevriliyor. Gayet muhteşem bir hayatı var. Ama o ölümüne kadar öyle bir arayış içinde yaşadı ki…

Fatma Aliye kariyerinin zirvesindeyken bir evlilik yaptı. 4 kız çocuk annesi oldu.

Şimdi olduğu gibi; o dönemde de bütün muhafazakar islamcılar “Batı’nın iyi yönlerini almak lazım” diyordu.

Fatma Aliye Hanım dört kızından ikisini, Nimet ve İsmet’i okul çağına gelince İstanbul da yeni açılan Fransız okulu Dame de Sion’a kayıt ettirir.

Fatma Aliye’nin kızı Nimet okuldaki hocaların Hıristiyanlık telkinlerinden rahatsız olur ve okulu terk eder. Diğer kızı İsmet ise halinden şikayetçi değildir, okula devam eder ve mezun olur. Fatma Aliye daha sonra bu iki kız kardeşi Üniversite eğitimi için Fransa’ya gönderir.

Nimet tahsilini tamamlayıp İstanbul’a geri döner. Diğer kızı İsmet ise annesine bir mektup göndererek geri dönmeyeceğini bildirir. Anne-kız arasında uzun bir süre iletişim olmaz. Çünkü İsmet izini kaybettirmiş ve Fransa’da kalmış.

Aradan yıllar geçer ve bir gün  Fatma Aliye  haber alamadığı sevgili kızından bir mektup daha alır. Kızı İsmet Katolik olmuş ve bir kilesinin rahibesi olmuştur.

Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Faik Bey’den olma, Mecelle’nin müellifi anlı şanlı Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım’ın kızı İsmet Hanım rahibe olmuş.

Fatma Aliye Hanım bunu öğrenince “Ölmeden önce ölmek bu olsa gerek” der.

O haberden sonra Fatma Aliye Hanım yazarlığı, mütercimliği bırakır ve ömrünün geri kalan kısmını kızını aramakla geçirir. Yıllarca ne kendisi kızından bir haber alabilir, ne de kimse kendisinden bir haber alabilir.

Fatma Aliye Hanım, babasından kalan serveti kızını bulmak için harcar fakat nafile. İsmet’le bir daha ne görüşebilir ne de ondan bir iz bulabilir. İsmet hanım,  sır olmuş, izini kaybettirmiştir. Annesini babasını terk etmiş, Katolik rahibe olarak yaşamını sürdürmüştür.

Fatma Aliye yıllarca kızını arar, fakat onu bulamadan 1936’da vefat eder.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir