Atatük’ün İlkeleri

Atatürk’ün İlkeleri

Atatürk ilkeleri, altı ana başlık altında toplanabilir:

1-CUMHURİYETÇİLİK:
Tanımı :
“Yönetim biçimi olarak millet egemenliğine dayalı, cumhuriyet rejimini öngörmek ve bunu bir yaşam biçimi olarak benimsemektir.”
Cumhuriyetçilik ilkesinin esasları:
Cumhuriyet; millet egemenliğine dayalı bir siyasi rejim yani demokrasidir.
Demokrasinin kul, mürit veya teba değil, birey ve vatandaş Bilincinde olan, yasalar karşısında hak ve sorumluluklarını Bilen bir insan tipi ile ayakta kalabilir.
Demokraside ; devletin ve milletin bütün eylem ve İşlemlerinin hukuk kuralları çerçevesinde olur.
Hiç kimsenin yasalara aykırı davranma ayrıcalığı yoktur.
Demokraside, siyasi görüş sahibi olma, siyasi parti kurma ve Periyodik olarak yapılan seçimlere katılma özgürlüğü Vardır.
Demokrasilerde seçme ve seçilme özgürlüğünün ayrım Gözetilmeksizin herkese tanınır.
Demokraside dil, din, mezhep, cinsiyet ve siyasal görüş farkı Gözetilmeksizin herkes yasalar önünde eşittir.
Cumhuriyetçiliğe candan bağlı bir birey; anayasa, yasa ve Diğer hukuk kurallarına uyması gerekir. Anayasada Belirtilen hukuk devleti, sosyal devlet, Atatürk Milliyetçiliği, insan haklarına bağlı devlet gibi Cumhuriyetin temel niteliklerini bir yaşam tarzı haline Getirir.

2-MİLLİYETÇİLİK:
Tanımı :
“Kişinin içinde yaşadığı toplumu sevmesi, onunla gurur duyması, onun yükselmesi ve ilerlemesi için her türlü fedakarlığı yapmasıdır.” :
Milliyetçilik ilkesinin esasları :
Milleti oluşturan unsurlar; dil, kültür, ortak geçmiş ve birlikte yaşama azmidir. Atatürk milliyetçiliğinde ırk ve din, milleti oluşturan unsurlar arasında sayılmaz, sadece ortak kültürü şekillendiren unsurlar olarak ele alınır. :
Atatürk milliyetçiliği ;birleştirici, bütünleştirici ve kaynaştırıcıdır. :
Irkçılık gibi, ayrıştırıcı yaklaşımlar reddedilir. :
Atatürk milliyetçiliğinde bireyler, kendi çıkarlarından önce milletin çıkarlarını gözetir. :
“Ne mutlu türk’üm diyene” vecizesinde ifade edildiği gibi kendini türk hisseden herkesi türk olarak kabul eder. :
Atatürk milliyetçiliği’ne benimsemiş bir birey,geçmişteki tarihi bağlardan güç alarak kendi milletinin tarihiyle gurur duyar.ancak diğer milletleri küçümsemez. :
Atatürk milliyetçiliği; günümüzde çağdaş ve modern devlet ve toplum yapılarının benimsediği“kültür milliyetçiliği”dir. :
Irkçı ve şoven milliyetçilik anlayışları tarihten günümüze (Bosna, Kosova ve Kafkasya örnekleri gibi) insanlığa kan gözyaşı ve yıkım getirmiştir. “Kültür milliyetçiliği” insanlığın barış ,huzur ve refah içinde yaşamasını öngörür. :
Gereksiz yanan bir ışığın söndürülmesinin boşa akan bir musluğun kapatılması ve devlet malının korunması atatürk milliyetçiliğinnin bir gereğidir.

3-HALKÇILIK:
Tanımı :
“Kişilerin dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet ve siyasi görüş farkı gözetilmeksizin kanunlar önünde eşit olması ve halkın devlet için değil devletin halk için varolmasıdır. kısaca “halkın halk tarafından, halk için idaresidir”
Halkçılık İlkesinin Esasları
Halkçılık ilkesinde insanlar dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet ve siyasi görüş farkı gözetilmeksizin kanunlar önünde eşittir.
Toplumsal sınıf kavramının yerine meslek gruplarının varlığını savunur. Toplumsal grupların çatışmasını değil,meslek grupları’nın dayanışmasını öngörür.
Yönetim biçimi olarak demokrasiye dayalı cumhuriyet rejimini öngörür.
Devlet;her türlü eylem ve işlemde halkın çıkarını gözetir.
Atatürk inkılaplarının hepsinin halkçılık ilkesi çerçevesinde, halkın yararları gözetilerek yapılmıştır.
Halkçılık ilkesine göre ülkemizde;ilkokuldan, üniversiteye kadar halka ücretsiz eğitim ve eğitimde fırsat eşitliği tanınmıştır.
Halkçılık ilkesine göre ülkemizde;ihtiyacı olanlara devlet hastanelerinde ücretsiz sağlık hizmetleri verilir.
Halkçılık ilkesine göre ülkemizde; ücretsiz kültür hizmetinin devletin ana görevlerinden biridir.
Halkçılık ilkesine göre ülkemizde; halkın ihtiyacı olan altyapı yatırımlarının tümü devlet tarafından yapılır.
En ücra köylere kadar okul, sağlık ocağı, yol, elektrik, su ve sulama hizmetinin , hiçbir çıkar gözetilmeksizin yapılan bir halkçılık ilkesi uygulaması olduğu bilinmelidir.

4-LAİKLİK:
Tanımı :
“Kişi, toplum ve devlet yaşamına egemen olan kuralların tümünün akla ve bilimsel gerçeklere dayalı olması, bireylerin hiçbir baskı altında olmadan dinsel inanç ve ibadetlerinin gereğini yerine getirebilmesidir.”
Laiklik ilkesinin esasları
Laikliğin ancak demokratik yöntimlerde uygulanabilir.
Laikliğin somut uygulama biçimi anayasamızın 24 üncü Maddesinde açıkça belirtilmiştir.
( Türkiye cumhuriyeti anayasası madde 24 : “ Herkes,vicdan,dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir…ibadet dini ayin ve törenler serbesttir.kimse,ibadete,dini ayin ve törenlere katılmaya,dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz,dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz…. Kimse,devletin sosyal,ekonomik,siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa,din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun,dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” )
Laiklik; temel hareket noktası olarak aklı ve Bilimi temel alır.
Laik ülkelerde akla ve bilime dayalı olan pozitif hukuk Kuralları uygulanır.
Dinsel hukuk kurallarının dogma olduğu için Güncelleştirilemez, dolayısıyla geçen dönem içinde Geçerliğini yitirerek toplum ve devlet yaşantısının İhtiyaçlarına cevap veremez.
Laik bir devlette herkes istediği dini ve inancı seçebilir, İstediği dini ayin ve töreni yapabilir.
Hiç kimse, dini ayin ve törenlere katılmaya veya Katılmamaya zorlanamaz.
Hiç kimse, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya Zorlanamaz.
Hiç kimse, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı Kınanamaz veya suçlanamaz.
Dini inanç, ibadet ve kanaat özgürlüğünün devlet Tarafından güvence altına alınır. Buna aykırı hareket Edenler, türk ceza kanununun ilgili maddelerince Yargılanarak cezalandırılır.
Laiklik, aklı kullanma becerisini en üst düzeye çıkaran Bir anlayıştır.
Her türlü akıl ve bilim dışı hurafe laiklik tarafından Reddedilir.
Laiklik ilkesi; bütün gelişmiş devlet ve toplum yapılarının Ortak anlayışıdır.

5-DEVLETÇİLİK:
Tanımı :
“Türk toplumunun ve devletinin ekonomik ve sosyal kalkınmasını gerçekleştirmek için devlet işletmeciliği ile özel sektör işletmeciliğinin birlikte ve uyum içinde çalışmasıdır.”
Devletçilik ilkesinin esasları
Devletçilik ilkesi; atatürkçü düşünce sistemi’nin ekonomi Teorisidir.
Devletçiliğin ana hedefi, türkiye’nin ekonomik ve sosyal Kalkınmasını ivedilikle gerçekleştirmektir.
Devletçilik ;devlet işletmeciliği ile özel sektör İşletmeciliğinin birlikte ve uyum içinde çalışmalarını Öngörür.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yeterli sermaye birikimi Olmadığı için özel sektör tarafından yeterli yatırım Yapılamamış, bu boşluğu devlet doldurmuştur.
Günümüzdeki güçlü ekonominin temelleri, cumhuriyetin İlk yıllarında devletçilik sayesinde atılmıştır.
Devletçilik ilkesi sayesinde türkiye Ekonomisi,günümüzde,dünya sıralamasında 17 nci sırada yer Almaktadır.
Devletçilik anlayışı; özel sektör işletmeciliğine karşı Değildir. Tam tersine türk özel sektörü devlet eliyle Oluşturulmuştur.
Devletçilik ilkesi çerçevesinde,günümüzde devlet özel Sektörün başarabileceği alanlardan çekilebilir.
Atatürk’ün devletçilik anlayışı, özelleştirmeye karşı Değildir.akıl,bilim ve toplumsal gerçekler özellştirmeyi Öngörüyorsa buna karşı çıkmaz.
Devletçilik ilkesi çerçevesinde,devlet; stratejik ve altyapı Yatırımlarından vazgeçemez.
Devletin gap projesi, enerji santralleri, karayolları, Demiryolları, limanlar, havaliman-ları, elektrik ve su Projeleri yapması, özel sektörün yatırım yapmadığı Bölgelere devletin yatırım yapması devletçiliğin Ölmediğinin en güzel örnekleridir.

6-İNKILAPÇILIK:
Tanımı :
“Atatürkçü düşünce sistemi’ne dinamizm kazandıran ilkedir. Toplumun ihtiyaçları doğrultusunda çağın, aklın ve bilimin gerektirdiği yeniliklerin en kısa zamanda yapılmasını savunan ilkedir.”
İnkılapçılık İlkesinin Esasları
İnkılap, devlet ve toplum düzenindeki aksayan kurumları Kaldırarak yerlerine ihtiyaca cevap verebilecek yeni Kurumların oluşturulması anlamına gelir.
Bu günkü demokratik, laik ve çağdaş devlet ve toplum Yapısına atatürk inkılapları ile geçilmiştir.
Köhnemiş ve geçerliliğini yitirmiş,topluma yarardan çok Zarar getiren kurumların kaldırılıp atılarak yerine aklın Ve bilimin doğrultusunda yeni kurumların getirilmesi İnkılapçılığın en önemli gereğidir.
İnkılabın durağan değil, sürekli ve dinamik bir biçimde Uygulanması gerekir.
Dünyanın sürekli değişmekte ve bu değişen şartlara ayak Uydurmak devletimiz ve milletimiz için en önemli Zorunluluktur.
Atatürk inkılaplarını çağın koşullarına göre geliştirmeyip Aynı şekilde korumak atatürkçü düşünce sistemi ve İnkılapçılık ilkesine aykırıdır.
20 nci yüzyılda ortaya çıkan bütün ideolojilerin Yıkılmasına rağmen atatürkçü düşünce sisteminin dimdik Ayakta durması gerçeği,inkılapçılık ilkesinin dinamik Yapısından kaynaklanmaktadır.
İnkılapçılıkilkesine göre;“değişmeyen tek şey, değişimin Kendisidir”
İnkılapçılık ilkesinin yaşatılması ile Atatürkçü düşünce Sistemi ve bu sistemi oluşturan atatürk ilkeleri çağlar Değişse de geçerliliğini ve önemini yitirmeyecektir.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir