29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları
1. Cumhuriyet
2. Cumhuriyeti anlamak…
3. Cumhuriyeti Anlamak ve 15 Temmuz
4. Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz
5. Cumhuriyet bizim için en büyük bayramdır.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları
Bugün, Cumhuriyet’in 100. yılını coşkuyla kutluyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını heyecanla kutluyoruz.
1. Cumhuriyet
Konuşmama iki dizeyle başlamak istiyorum.
Eğilmez başımıza, taç yaptık hürriyeti.
Zaferle kalbimize, yazdık cumhuriyeti.
Cumhuriyetin karşılığı, milletin kendisini yönetmesi anlamına gelir.
Cumhuriyet rejiminde iki unsur çok önemlidir:
İdare edilenler ve İdare edenler.
Bu iki unsurun, sahip olması gereken özelliklerin başında, dürüstlük gelir.
Atatürk’ün zamanımızdan yaklaşık yüz yıl önce, cumhuriyet için söyledikleri, bugün hâlâ bâzı batı ülkelerinin elde etmeye çalıştığı düşüncelerdir. O, söylediklerini bilimsel temellere oturtmamış olsaydı, bu kadar zaman sonra, düşünceleri hâlâ güncelliğini koruyabilir miydi? 29 Ekim 1923 günü ilan edilen cumhuriyetin alt yapısını Atatürk aşama aşama hazırlamıştır. Atatürk’e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir. Ona lâyık olmak da gereklidir. Bunun için de gereken yol, gene eğitimden geçiyor.
Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli, özverili, çalışkan gençler, savaş alanlarında şehit düşenler kadar iyi bilirler. Bağımsızlık, hürriyet ve cumhuriyet, bundan böyle savaşarak değil, bunların değerini bilerek korunacaktır.
Ne mutlu cumhuriyeti anlayıp yaşayabilene ve yaşatabilene.
Nice 29 Ekimlere …
Bayramınız kutlu olsun!.
…
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları
2. Cumhuriyeti anlamak…
Cumhuriyet; hürriyet, adalet, sadakat ve samimiyetin halk iradesi şeklinde devlet yönetimine egemen olması demektir…
Onu anlamak ancak demokrasi kültürünün yaşanması ile mümkün olur… Demokrasi kültürü, insanın şahsında başkalarının haklı olabileceğinden yola çıkarak danışma, meşveret ve toplantı kültürüdür… Başka bir deyişle halkın, milletin sesini duyabilme yeteneğidir… Bu yetenekten mahrum olanların cumhuriyeti anlama dolayısıyla onu koruma ve yüceltme şansları oldukça azdır…
İnsan öncelikle kendine ve yakın çevresine karşı demokrat olmak durumundadır… Çevresiyle, arkadaşlarıyla nezaket ve saygı kuralları ölçüsünde ilişki kuramayanların demokrasi kültüründen fazla bir şey aldıkları söylenemez…
Cumhuriyet gençliğimize emanettir…
Emanete vefalı ve sadık olmak sorumluluklarımızın başında gelir… Özellikle vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda etmekten kaçınmayan şühedanın unutulması hafızamızın bize yapacağı en büyük ihanet olur…
Bu büyük millet var olduğundan beri istiklali ve vatanı için sayısız mücadele vermiş akıl almaz sıkıntılara göğüs germiştir… Gün gelmiş bedenlerini kanları ile yoğurmuş etten bir duvar örerek vatanı müdafaa etmiş gün gelmiş varını yoğunu vererek fedakârlığın hakkını göstermiştir… Önemli olan ne zaman neyin feda edileceğinin tespit edilmesidir… Bazen vatan için ölmek tek çaredir nitekim Çanakkale ve Sakarya’da bunun destansı örnekleri görülmüştür… Bazen de yaşamak ölmekten daha zor ve daha çok fedakârlık gerektirir… Yaşamak ve sorumluluk duygusuyla çalışmak gerçek bir vatanperverliktir. Yoksa savaş ve ölüm asla istenilecek bir şey değildir… Doğrusu birçok kimse ne savaşı ne de ölümü tam anlamıyla kavrama bilgisine sahiptir… savaşların çoğu barışı getirmek için başlatılır fakat bu uğurda binlerce kişi zarar görür…Savaşın gerçek yüzü bazen cephede bazen de gerisinde anlaşılır… Cephede kan ve barut kokusu genizleri yakarken geride açlık ve korku yürekleri soldurmakla meşguldür… Savaşın gerçek yüzü ölümün sevdiklerimizi alarak bize yaklaştığı gibi evlerimize kadar sokulduğunda anlaşılır… Gerisi sadece hamasetten ibarettir… Ölümün gerçek yüzünü cephede arkadaşının yaralı bedeni üzerine yığılınca ürperen Mehmetçikten başka kim hakkıyla hissedebilir ki… Evet, birlik ve beraberliğimize her zamankinden daha fazla muhtaç olduğumuz bu günlerde… Akıllı temkinli fakat duyarlı davranarak vatanseverliğimizi sadakatimizle beraber çalışarak göstermek sanırım daha dürüstçe olacaktır… Ama bir gün veya bu gün canımızı verme sırası gelirse en önde olma düşüncesini hatırdan çıkarmama şuuruyla…
Ne mutlu “Cumhuriyeti “anlayan ve onun için vefa ve sadakatin anlamını bilenlere…
…
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları
3. Cumhuriyeti Anlamak ve 15 Temmuz
Eğilmez başımıza, taç yaptık hürriyeti.
Zaferle kalbimize, yazdık cumhuriyeti.
Cumhuriyet, milletin kendi kendisini yönetmesi demektir.
Cumhuriyet yönetiminde İdare edilenler ve İdare edenler çok önemlidir.
Cumhuriyet yönetiminde İdare edilenler ve İdare edenlerin sahip olması gereken özelliklerin başında, dürüstlük gelir.
29 Ekim 1923 günü ilan edilen cumhuriyetin alt yapısını Atatürk aşama aşama hazırlamıştır. Atatürk’e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir. Ona lâyık olmak da gereklidir.
Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli, özverili, çalışkan gençler, savaş alanlarında şehit düşenler kadar iyi bilirler. Bağımsızlık, hürriyet ve cumhuriyet, savaşarak değil, bunların değerini bilerek korunmalıdır.
Ne mutlu cumhuriyeti anlayıp yaşayabilene ve yaşatabilene.
Cumhuriyet; hürriyet, adalet, sadakat ve samimiyetin halk iradesi şeklinde devlet yönetimine egemen olması demektir…
Onu anlamak ancak demokrasi kültürünün yaşanması ile mümkün olur… Demokrasi kültürü, insanın şahsında başkalarının haklı olabileceğinden yola çıkarak danışma, istişare ve toplantı kültürüdür… Başka bir deyişle halkın ve milletin sesini duyabilme yeteneğidir… Bu yetenekten mahrum olanların cumhuriyeti anlama dolayısıyla onu koruma ve yüceltme şansları oldukça azdır…
İnsan öncelikle kendine ve yakın çevresine karşı demokrat olmak durumundadır… Çevresiyle, arkadaşlarıyla nezaket ve saygı kuralları ölçüsünde ilişki kuramayanların demokrasi kültüründen fazla bir şey aldıkları söylenemez…
Yıllardır hoşgörü diye diye bu milleti kandıran, cumhuriyetimizin baş düşmanı Amerika ve İsrail gibi terör destekçisi ülkelerin dış desteği ile devlet kurumlarımızı gizli gizli ele geçirmeye çalışan, İslamiyetten ve insaniyetten nasiplenmemiş din sömürücüsü terörist yapılanmaların da demokrasi kültürüne ve halk iradesine ne kadar uzak ve ne kadar düşman olduklarını da 15 Temmuz gecesi kalkıştıkları darbe girişimi ile gördük ve Cumhuriyetin ve halk iradesinin sahip çıkılması gereken çok önemli bir değer olduğunu bir kez daha idrak ettik.
Cumhuriyet gençliğimize emanettir…
Emanete vefalı ve sadık olmak sorumluluklarımızın başında gelir… Vatan ve mukaddesat uğruna, cumhuriyet uğruna, canlarını feda etmekten kaçınmayan Çanakkale şehitlerinin, Milli Mücadele şehitlerinin, bölücü terörle mücadele şehitlerinin, özellikle de 15 Temmuz şehitlerinin unutulması, hafızamızın bize yapacağı en büyük ihanet olur…
Bu büyük millet var olduğundan beri istiklali ve vatanı için sayısız mücadele vermiş akıl almaz sıkıntılara göğüs germiştir… Gün gelmiş bedenlerini kanları ile yoğurmuş etten bir duvar örerek cephelerde dış düşmanlara karşı vatanı müdafaa etmiş, gün gelmiş ihanet içinde bulunarak ordumuzun tankını topunu bize yönelten hainlere karşı tankların önüne geçip iç düşmanlara karşı kendini feda etmiş, gün gelmiş varını yoğunu vererek fedakârlığın hakkını göstermiştir…
Önemli olan ne zaman neyin feda edileceğinin tespit edilmesidir… Bazen vatan için ölmek tek çaredir. Nitekim Çanakkale’de, Sakarya’da, 15 Temmuz’da bunun destansı örnekleri görülmüştür…
Bazen de yaşamak ölmekten daha zor ve daha çok fedakârlık gerektirir… Yaşarken sorumluluk duygusuyla çalışmak gerçek bir vatanperverliktir.
Evet, birlik ve beraberliğimize her zamankinden daha fazla muhtaç olduğumuz bu günlerde… Akıllı, temkinli fakat duyarlı davranarak vatanseverliğimizi sadakatimizle beraber çalışarak göstermek sanırım daha dürüstçe olacaktır… Ama bir gün veya bu gün canımızı verme sırası bize gelirse en önde olma düşüncesini hatırdan çıkarmama şuuruyla…
Ne mutlu “Cumhuriyeti “anlayan ve onun için vefa ve sadakatin anlamını bilenlere…
…
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları
4. Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz
28 Ekim akşamı Atatürk arkadaşlarını yemeğe davet etti. Yemekte tarihî kararını açıklayarak:
– Arkadaşlar, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz, dedi.
Bu habere arkadaşları hem şaşırdı hem de çok sevindiler. Daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi toplandı. Bu karar Meclis tarafından kabul edildi. Milletvekillerinin alkışları ve “Yaşasın cumhuriyet!” seslenişleri
arasında yeni Türkiye Devletinin yönetim şekli belli oldu.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
Cumhuriyet Bayramı millî bayramlarımızdan biridir. Bin dokuz yüz yirmi üç yılından bu yana 29 Ekim günü bütün milletçe Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanır.
“Cumhuriyeti biz kurduk, onu siz yaşatacaksınız.” (Atatürk)
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları
5. Cumhuriyet bizim için en büyük bayramdır.
Bu bayram kuşkusuz ki bizim için önemli ve değerli bir gündür. Çünkü bugün yani 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimiz kurulmuş ve insanlar Cumhuriyet kazanımlarıyla beraber özünde var olan özgürlük ve eşitlik gibi kavramları kavramıştır.
Cumhuriyet bir halk yönetimi rejimidir. Cumhuriyet sisteminde egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.
Çünkü Cumhuriyet rejimi bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik gibi unsurları içinde barındırmaktadır. Bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik Türk Milleti’nin en çok önem verdiği unsurlar olduğundan, Türk Milleti ancak Cumhuriyet şeklindeki bir yönetim anlayışı ile yönetilebilir.
Cumhuriyete kavuşmamız elbette ki de kolay olmamıştır. Çünkü atalarımız uzun yıllar bu uğurda savaşmış ve de kanlarını ve canlarını yine bu uğurda hiç çekinmeden vermişlerdir.
Onlar ki bu uğurda cesurca savaşıp bizlere rahat, huzurlu ve mutlu bir toplumsal yaşamı bırakmamak için ellerinden geleni yapmışlardır. Biz Cumhuriyet sayesinde huzura, rahata ve mutlu bir yaşama kavuştuk. Bu yüzden bizden öncekilerin bizlere bıraktığı Cumhuriyetin anlam ve önemini her zamankinden daha da çok kavramak için her yıl 29 Ekim’de kıvançla bu milli bayramımızı kutlar, milletçe seviniriz.
Unutmayalım ki! CUMHURİYET bizim için en büyük bayramdır ve de hep öyle kalacaktır.
ÇOK 👍👌👌😁😁😁
2016 ocak 20 mersinde doğdum
çok iyi yazılmış bir duadır bu kim yazdıysa eline koluna sağlık
Saçlarımız ne modeline örnektir
KELOĞLAN İLE NASREDDİN HOCA Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara…