Vücudumuzun destek ve hareket sistemi nedir ve nasıl çalışır?

İskelet ve kas

Vücudumuzun destek ve hareket sistemi nedir ve nasıl çalışır?

Vücudumuzda sert bir yapıya sahip kemiklerden oluşan bir iskelet vardır.

Vücudumuzdaki kemikleri şekillerine göre gruplandırılır.

Kemikleri birbirine bağlayan eklemlerdir.

İskelet ve kaslar vücuda birlikte şekil verir.

Hareketi sağlayan kaslar iskelete bağlıdır.

Kaslar lifli yapısı sayesinde kasılıp gevşer ve kemikleri hareket ettirir.

İskeletin temel kısımları; kafatası, omurga, göğüs kafesi, kollar ve bacaklardır.

Kemik çeşitleri uzun, kısa ve yassı kemiklerdir.

Kasılma ile kaslar kısalır, gevşeme ile ise kas normal (dinlenme) pozisyonuna gelir.

Kemik gelişiminde beslenmenin (süt ve süt ürünlerinin) önemi büyüktür.

Beden eğitimi dersinde yapılan etkinliklerin kemik ve kas gelişimine olumlu katkısı vardır.

Yoğun kas gücü kullanımını gerektiren meslekler sporculuk, hamallık, inşaat işçiliği gibi mesleklerdir.

Sağlıklı yaşam için düzenli hareket ve spor yapmanın yararları çoktur.

Kemiklerin birbirlerine eklemlerle bağlıdır.

Kemik, kas ve eklemler bir bütün olarak hareket sistemini oluşturur.

Sporun beden üzerindeki (solunum, dolaşım, sindirim, sinir vb. sistemleri, metabolizma, yorgunluk, zindelik vb.) olumlu etkileri oldukça fazladır.

İskeletin nasıl bir yapısı vardır ve görevleri nelerdir?

İskelet

Binalarda demirin kullanıldığı sütunlardan oluşan iskeletin vücudumuzu dik tutan iskeletimize, binadaki duvarları da vücudumuzu saran kaslara benzetebiliriz.

Vücudumuzdaki birçok yapı ve organ farklı görevler üstlenmiştir. İskelet ve kaslarımızın görevi ise destek ve hareket sağlamaktır. İskeletimiz bir binayı ayakta tutan demir çubuklar gibi vücudumuza destek sağlayarak dik durmamızı sağlar. İskeletimiz ve kaslarımız vücudumuza birlikte şekil verir.

İskeletimiz dik durmamızı sağlayıp kaslarla birlikte vücudumuza şekil verir.

İskeletimiz, bir binayı ayakta tutan demir çubuklar gibi ayakta durmamızı sağlar.

İskeletimizin üzerini örten kaslarımız iskeletimizle beraber vücudumuzun son şeklini almasını sağlar.

Vücudumuza iskelet ve kaslar birlikte şekil verir, iskeletimiz vücudumuzun dik durmasını sağlar.

İskeletimiz kemiklerden oluşur ve destek sağlama, vücuda şekil verme, hareket etmeyi sağlamanın yanı sıra kalp, akciğer, beyin ve omurilik gibi hayati önem taşıyan organlarımızı korur.

İskeletle beraber kaslar kemiklerimizin üzerini kapatarak vücudumuza şekil verir.

Vücudumuzdaki kasların 400’den fazlası kemiklere bağlanır. Sert ve kırılabilir bir yapıya sahip iskeletimizle beraber destek görevi yapar.

Vücudumuzda doğduğumuzda 360 adet kemik bulunur, eksilen 154 kemik aslında kaybolmaz, sadece bazı kemikler birleştiği için yetişkin bir insanda bu sayının 206’ya düştüğü söylenebilir. Boyumuzun uzaması kemik sayımızın artmasıyla değil kemiklerimizin uzaması sayesinde gerçekleşir.

Röntgen filmlerine bakarak vücudumuzdaki kemikleri tanıyabilir ve bu kemiklerin çeşitlerini belirtebiliriz.

Kollar ve Bacaklar: Vücudumuzdaki hareketlerin çoğunu gerçekleştirmemizi sağlar

Göğüs Kafesi: Hayati organlarımız olan akciğerleri ve kalbimizi korur.

Kafatası: Beynimizi dış etkilerden korur.

Omurga: Vücudumuzun dik durmasını sağlayan bir yapıdır.

İskeletimiz birçok kemikten oluşmuştur. Bu kemikler vücudumuzun farklı bölgelerinde bulunabilir.

İskelet ve kemik çeşitleri

İskeleti oluşturan kemik çeşitleri nelerdir?

Kafatasımız, göğüs kafesimiz ve kalçamızdaki kemikler yassı kemiklerdir.

Kollarımız ve bacaklarımızda uzun kemikler bulunur.

El ve ayak bileklerimiz ile omurgamızda kısa kemikler vardır.

Yetişkin bir insanın vücudunda yaklaşık 206 adet kemik bulunur. Bebeklerin iskeletinde bu sayı daha fazladır. Bazı kemikler bebekler büyürken birbirine kaynar.

Yetişkin insan vücudundaki en küçük kemik 3 mm boyundadır. Bu kemik kulağımızda bulunur. En uzun kemik ise bacağımızın üst kısmında yer alan uyluk kemiğimizdir.

Doktorlar bazı durumlarda hastalarından, kemiklerinde bir sorun olup olmadığını anlamak için röntgen çektirmelerini ister.

Eklemlerin yapısı nasıldır ve görevleri nelerdir?

Yalnızca kemiklerimizi kullanarak hareket etmemiz olanaksızdır. Çünkü kemikler eğilip bükülemez.

Kemikleri birbirine bağlayan eklemlerdir. Kaslar ise lifli bir yapıya sahiptir. Kaslar iskeleti oluşturan kemiklere bağlıdır. Kemikler hareket edebilecek şekilde birbirine bağlanmıştır. Kaslar lifli yapıda ve esnek olduğundan hareket edebilirler.

Zımba, saç tokası, mandal, okulda, evde veya başka ortamlarda bulunan kapılardaki menteşe ve kapı pompaları gibi yapılarla eklemlerimiz arasında bir benzerlik bulunmaktadır.

Kemiklerimiz dışında hareket etmemizi sağlayan başka yapılara da sahibiz. Otururken, yürürken, koşarken, oynarken hatta kitabın sayfalarını karıştırırken kemiklerimizi rahatlıkla hareket ettirebiliriz. Kemiklerimizin hareketini kolaylaştıran yapılardan birisi eklemlerimizdir. Eklemler kemiklerin birleşme yerleridir. Eklemlerimiz olmasaydı yaşanması zor bir hayatımız olurdu.

Kasların yapısı nasıldır ve görevleri nelerdir?

Kemiklerimiz ve bunların bağlanma yerleri olan eklemlerimiz dışında hareketimizi sağlayan bir diğer yapı da iskelete bağlı olan kaslarımızdır. Kolumuzu büküp iç kısmına dokunduğumuzda kaslarımızı hissedebiliriz.

Kasta gördüğümüz bu ipliksi yapılar lif olarak adlandırılır. Lifler bir araya gelerek kas demetlerini oluşturur.

Vücudumuzun farklı yerlerinde farklı görevleri olan kaslara sahibiz. Bu kaslar kemikleri hareket ettirerek günlük yaşamımızdaki birçok hareketi yapmamızı kolaylaştırır. Eklemler de bu sırada harekete yardımcı olur.

Evde oturup televizyon seyrederken hareketsiz olduğumuzu düşünebiliriz. Çünkü o anda ne yürüyoruz, ne de konuşuyoruz ama kaslarımız çalışmaya devam ediyor. Açılıp kapanan göz kapaklarımız ve şaşırdığımızda kırıştırdığımız alnımız aslında sürekli çalışan kaslarımızın ipuçlarını bize veriyor.

Vücudumuzdaki eklemlerimiz sayesinde hareketlerin çoğunu gerçekleştiririz ve eklemlerimizin yokluğunda günlük hayatımızda bize çok basit görünen bazı hareketleri yapamayız.

Kaslarımız kemiklerimize bağlıdır. Ellerimizde bulunan çok sayıda kemik ve bunlara bağlanmış kaslar sayesinde elimizi birçok şekilde hareket ettirebiliriz.

Vücudumuzdaki kas demetleri çeşitli boyut ve uzunluktadır. Parmak ve bacak kaslarımız buna örnektir.

İskelet ve kaslar

Kaslarımız kasılma ve gevşeme yoluyla bağlı olduğu kemikleri etkileyerek hareket etmemizi sağlar. Hareket eklem, kemik ve kasların birlikte çalışması ile oluşur. Kasların kasılırken neredeyse boyu yarısına kadar kısalır, gevşerken eski hâline döner.

Sağ elimizi yumruk yapıp sol elimizle pazımıza dokunalım ve kolumuzu yavaşça açalım. Bu hareketi yapmamızı sağlayan kaslarımız, lifli yapısı sayesinde kasılıp gevşeyerek kemiklerimizi hareket ettirir.

Kemiğin üzerini kaplayan kaslar çiftler hâlinde çalışır. Aynı yönde hareket eden kaslarımız olduğu gibi zıt yönde hareket eden kaslarımız da vardır. Zıt çalışan kaslara en iyi örnek kolumuzu hareket ettiren kaslardır. Bu kaslardan bir tanesi kasıldığında kısalıp kalınlaşınca diğer kas gevşeyerek normal hâline döner ve hareketin oluşmasını sağlar.

Kasların kasılması

Kolumuzdaki ve vücudumuzdaki kasların kasılıp gevşemesi ile günlük hayatımızda birçok işi kolaylıkla yaparız. Bir kavanozu açabilir, su dolu bir sürahiyi masadan kaldırabilir, bir topa ayağımızla vurabiliriz. Bazı insanlar kaslarını çok daha fazla kullanabilir. Örneğin, tarlada çalışan bir çiftçi, maraton koşan bir atlet, onlarca kiloyu bir anda kaldıran halterci, inşaatta çalışan işçi ya da yük taşıyan hamal, kaslarını daha fazla kullanır. Bu yüzden kasları fazla gelişmiştir.

İskelet ve Kas Sağlığımızı Korumak için Neler Yapmalıyız?

Yetişkinliğe kadar iskelet ve kaslarımızın gelişimiyle büyürüz. İskelet ve kas sağlığımızı korumak için beden eğitimi dersinde uygulanan egzersizler çok önemlidir.

Hareketli bir yaşamın yanında yeterince uyuma ve beslenme de çok önemlidir.

Sert bir yapıya sahip olan kemiğe sertlik veren özelliğin ortadan kalkmasıyla kemik yumuşar ve kolay kırılabilir bir hâle gelir.

Kemiklerimizin sağlamlığını korumak için özellikle süt, peynir ve yoğurt gibi besinleri tüketmemiz gerekir.

İskeletimiz kaslarımızla birlikte vücudumuza destek ve hareket sağlar. İskelet ve kaslarımızın gelişimi sayesinde büyümeye devam ederiz ama sadece boyumuzun uzaması ve kilomuzun artması sağlıklı olduğumuzu göstermez.

Güçlü ve sağlıklı olmak için neler yapmalıyız?

Düzenli olarak spor yapan insanların hiç spor yapmayanlara göre çok daha sağlıklı olduğunu söyleyebiliriz. Beden eğitimi dersinde ve okul dışında yaptığımız egzersizler ile sportif faaliyetlerimiz sırasında dolaşımımız ve solunumumuz artar, vücudumuza daha çok oksijen girer. Kaslarımız daha güçlü olur ve kemiklerimiz daha iyi gelişir. Bu yüzden günlük hayatımızda daha çok hareket etmeli ve düzenli olarak sportif faaliyetlere katılmalıyız. Ayrıca kemiklerimizin sağlıklı olması için güneş ışığından yeterince yararlanmalıyız. Park, orman ve yeşil alanlarda yapılan yürüyüşler hem güneş ışığından hem de oksijenden yararlanmamızı sağlar.

Sağlıklı ve güçlü olmanın bir diğer yolu da beslenmemize dikkat etmektir. İskelet ve kas sağlığımızı korumak ve büyümek için bol miktarda süt, peynir, yoğurt tüketmemiz, et ve yumurta yememiz gerekir. Sağlığımızın bozulmasını istemiyorsak dışarıda satılan hazır gıdalardan uzak durmalıyız. Düzenli ve yeterince uyumak da büyümek için şarttır. Gelişme çağında olduğumuzdan ortalama 8-10 saat uyumamız gerekir. Uyurken büyüme ve gelişme daha hızlı bir biçimde gerçekleşir.

Ağır yükleri taşımaktan kaçınmak, güneşli günlerde yürüyüşe çıkmak, düzenli uyumak, hazır gıdalarla beslenmekten kaçınmak, süt, peynir, yoğurt tüketmek, bol bol hareket etmek iskelet ve kas sağlığımız için önemlidir ve gereklidir.

Doğru beslenmeyen ve spor yapmayan kişi daha hasta, sağlıksız, hatta ağrıları olan bir kişidir, sağlıklı beslenen ve spor yapan ise daha dik duruşlu ve mutlu bir kimsedir.

Röntgen filmleri daha çok hangi durumlarda kullanılır?

Röntgen filmleri daha çok kırık çıkıkların tespiti durumlarında kullanılır.

Hayatımız boyunca sağlıklı olmak ve yaşlanmanın etkilerini azaltmak için iskelet ve kas sağlığını korumamız gerekir. Alışkanlıklarımız iskelet ve kas sağlığımızı etkiler. Otururken, kalkarken, eğilip yerden bir nesneyi alırken, yolda yürürken yanlış hareketlerden kaçınmalıyız.

Ağır okul çantaları bizi kamburlaştırır. Yere düşen kalemi alırken diz çökmek yerine eğilmeyi tercih edebiliriz. Ağır bir eşyayı iterken ya da çekerken ani hareketler yapabiliriz. Sıramızda ya da bilgisayar karşısında eğik bir biçimde oturabiliriz. Bunlar vücut şeklimizi bozabilecek ve omurgamıza zarar verebilecek yanlış hareketlerdir.

Bir kaza anında ya da yanlış bir hareket sonucu yaralanmalar veya sakatlıklar yaşayabiliriz. Isınma hareketleri yapmadan egzersize başlarsak veya ters hareketlerle zorlarsak eklemlerimizde ve kaslarımızda zedelenmeler oluşabilir.

Vücudumuzdaki kırıkların tedavisi kırığın olduğu bölgenin alçıya alınmasıyla yapılır. Gelişen teknoloji ile kırıklar için farklı tedavi yöntemleri de ortaya çıkmıştır. Örneğin, günümüzde platin çubuklarla kırık kemikler birlefltirilir. Bir süre sonra kırık kemik uçları birbirine kaynayarak eski hâline kavuşur.

X ışınları nedir? Nasıl elde edilir? Nerelerde kullanılır?

Tarihte pek çok buluş gibi X ışınları da rastlantı sonucu bulundu. 8 Aralık 1895 gecesiydi. Alman fizikçi Wilhelm Conrad Röntgen (Vilhelm Konrad Röntgen), her zamanki gibi laboratuvarında çalışıyordu. Havası kısmen boşaltılmış bir cam tüpten elektrik akımının geçişini incelemek amacıyla deney yapıyordu. Tüpten elektrik akımı geçirmeye başladığı sırada tüpün yakınındaki floresan ekranın parladığını gördü. Bu, normalde şaşılacak bir şey değildi. Floresan, elektromanyetik bir ışınıma maruz kaldığında, zaten parlardı. Oysa onun masasındaki ekranın üzeri kalın, siyah bir kartonla örtülüydü. Elini tüpün önüne tuttu ve floresan ekranın üzerinde o ana kadar kimsenin görmediği bir görüntü oluştu. Elindeki kemiklerin hepsini tek tek görebiliyordu. Elinin içinden geçen gözle göremediği ışınlar bunu sağlamıştı. Bu ışınların, o güne değin bilinmeyen bir ışınım olduğunu düşünen Röntgen, niteliklerini tam anlayamadığı için bunlara “X ışınları” adını verdi. Röntgen’in bulgularına göre bu ışınlar, yansıma ve kırılma gibi ışığa özgü özellikler göstermiyordu. Bu durum, X ışınlarının görünür ışıkla bir ilgisi olmadığını gösteriyordu.

Röntgen, odasına günlerce kapanarak buluşu üzerinde çalışmaya başladı. Bu süre içinde kimseyle görüşmedi. Tüple ekran arasına birçok nesne yerleştirdi. Işınları kalın kitaplara, tahtaya, sakıza, kurşuna ve farklı metallere gönderdi. Metallerin oluşturduğu görüntüler, kitap ve tahta gibi maddelerin görüntülerinden daha netti. Aynı şekilde kemiklerimizdeki doku yoğunluğu da deri ve kaslardan fazlaydı. Bu durum, kemik dokusunun deri ve kas dokusundan daha belirgin olarak görülebilmesini sağlıyordu. Uzun süreli çalışmalar sonucunda Röntgen, eşinin el kemiklerini fotoğraflamayı başardı. Artık, bulduğu ışınların gücünü gösteren ilk kanıtı elde etmişti.

Aşağıda iskeletimizden bazı bölümler verilmiştir. Bu bölümlerde rakamlarla gösterilen kemiklerin çeşitleridir.

Kemik çeşitleri

1-uzun kemik 2-kısa kemik 3-yassı kemik
4-yassı kemik 5-kısa kemik 6-uzun kemik

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir