Allah’ın varlığı ve birliği nasıl ispatlanır?

Allah'ın varlığı ve birliği nasıl ispatlanır?

Allah’ın varlığı ve birliği nasıl ispatlanır?

Oturduğunuz sıraların, yazı yazdığınız tahtanın, okul binanızın kendi kendine olabilmesi mümkün mü? Malzemeler bir araya gelerek tüm bunları kendiliğinden oluşturabilir mi? Akla aykırı olan bu düşüncelere evet dememiz mümkün değildir. Var olan her şeyin mutlaka bir yapanı, bir yaratanı vardır.

Hayranlıkla izlediğiniz her resmin bir ressamı vardır. Etkileyici bulduğunuz müziğin bir bestecisi vardır. Göz alıcı renkleriyle ve mis gibi kokularıyla bizleri büyüleyen çiçeklerin; yörüngesinden şaşmadan düzenli olarak doğup batan Güneş’in; etinden, sütünden, yününden, derisinden, hizmetinden faydalandığımız hayvanların; evrendeki her varlığın da bir yaratıcısı vardır. Bu yaratıcı, gücü her şeye yeten, hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’tır. Kur’an-ı Kerim’de bu konuyla ilgili pek çok ayet bulunur. Bunlardan birinde, “Allah, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı… İnsanı nutfeden (bir damla sudan) yarattı… Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için bir ısınma ve birçok faydalar vardır. Hem de onlardan yersiniz…” (Nahl suresi, 3 – 5. ayetler.) buyrulur. Başka bir ayette ise şu ifadeler yer alır: “O, gökten sizin için su indirendir. İçilecek su ondandır. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla meydana gelir. Allah o su ile size ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve her türlü meyvelerden bitirir… geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da onun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir…” (Nahl suresi, 10 – 12. ayetler.)

Allah vardır ve tektir. Ondan başka tanrı yoktur. Bu inanca tevhit denir. Kur’an’da Allah’ın birliğiyle ilgili olarak “İşte sizin Rabb’iniz Allah, ondan başka hiçbir ilah yoktur. O her şeyin yaratıcısıdır…” (En’am suresi, 102. ayet.) buyrulur.

Tevhit inancının zıddı “şirk”tir. Şirk, Allah’la beraber başka tanrıların da varlığını kabul etmek yani Allah’a ortak koşmaktır. Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. “Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah) ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz
büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. (Nisâ suresi, 48. ayet.) ayetinde bu durum açıkça belirtilir.

Evreni ve evrendeki her şeyi Allah yaratmıştır. Bu durum bir ayette şöyle belirtilmiştir: “Şüphesiz Rabb’iniz, gökleri ve yeri… yaratan… geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, Güneş’i, Ay’ı ve bütün yıldızları da buyruğuna tâbi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin yaratmak da emretmek de yalnız ona mahsustur. Âlemlerin Rabb’i olan Allah’ın şanı yücedir.” (A’râf suresi, 54. ayet.)

Yüce Allah tüm varlıkları olduğu gibi insanı da yaratmıştır. Varlıklar arasında ona özel bir konum vermiş, insanı Allah’ı tanıma, bilme yetisiyle donatmıştır. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de Allah’ın insanlara kendisini tanıttığı, niteliklerinden, sıfatlarından bahsettiği pek çok ayet vardır. Bu ayetler sayesinde bizler yüce yaratıcımız hakkında sağlıklı bilgilere ulaşabiliriz.

Allah her şeyi işiten, bilen ve görendir. Biz insanlar aklımız sayesinde araştırarak merak ettiğimiz bazı soruların cevabına ulaşabiliriz. Ancak her şeyi en doğru şekilde bilmemiz asla mümkün değildir. Oysa Allah, gizli ve açık her şeyi hakkıyla bilendir. Bu durum bir ayette, “De ki: İçinizdekini gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir.
Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir.” (Âl-i İmrân suresi, 29. ayet.) ifadesiyle belirtilir.

Bizim her şeyi işitmemiz mümkün değildir. Yüce Allah içinse böyle bir durum söz konusu değildir. O her şeyi, her sesi işitir. Allah yüksek sesle ya da fısıltıyla konuştuklarımızın hepsinden haberdardır. “Yoksa onların sırlarını ve gizli konuşmalarını duymadığımızı mı sanıyorlar. Hayır, öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar.” (Zuhruf suresi, 80. ayet.) ayetinde bu durum belirtilmektedir: “…O (Allah) hakkıyla işitendir…” (Ankebût suresi, 60. ayet.) ayeti de Allah’ın her şeyi işittiğini ifade etmektedir.

Kur’an’da Allah’ın her şeyi gördüğü, ona hiçbir şeyin gizli kalmadığı da belirtilmektedir. “…Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir.” (Bakara suresi, 233. ayet.) ayeti bu durumu açıklamaktadır. İnsanlar da görme sıfatına sahiptir. Ama tıpkı işitmede olduğu gibi görmede de sınırlarımız vardır. Bizler her şeyi göremeyiz. Allah ise herhangi bir organa ihtiyaç duymaksızın her şeyi görür.

İnsan, gücü sınırlı, bir varlıktır. Bu nedenle bizim her şeye gücümüz yetmez. Örneğin bir şeyi yoktan var edemeyiz. Bütün hastalıkları ortadan kaldıramaz, her sıkıntıya çare bulamayız. Ömrünü tamamlamış bir canlıyı geri getiremeyiz. Allah için böyle bir durum söz konusu değildir. Onun her şeye gücü yeter. Bir şeyi yapması için istemesi yeterlidir. “O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara suresi, 117. ayet.) ayetinde bu durum açıkça belirtilir.

“Allah, içinde rahat edesiniz diye geceyi ve (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak da gündüzü yaratandır… Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de bina yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır… O, sizi (önce) topraktan, sonra az bir sudan, sonra ‘alaka’dan yaratan, sonra sizi (ana
rahminden) çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır… O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde ‘Ol!’ der, o da oluverir.” (Mü’min suresi, 61, 64, 67 ve 68. ayetler.)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir